Yıkılış'

197 30 122
                                    

Herkese merhabalar!
Buralarda beni hatırlayan kaldı mı bilmiyorum, ama siz hep benim aklımın bir köşesindeydiniz. ✨
Sağlık sorunlarım buranın varlığını unuttursa da bu hikayeyle geri döndüm ve bazu eskilere de devam etmeyi düşünüyorum lakin ilham gelirse.
Hemen hasret giderebilmeniz için keyifli okumalar dileyerek aradan çekiliyorum. 💕

“ Babam beni korudu.. “

Zeynep kardeşi Mira’nın sağ salim o deccalin yanından gelmesine çok sevinmiş, ayrıca gerçekten içine su serpilmişti.Biliyordu çünkü Vahid’in yapabileceği kötülük kapasitesini. Hatta aslında bilmiyordu, elindeki güçleri nasıl kullanabileceğini.

İşte bu yüzden içi rahatlamıştı rahatlamasına, lakin duyduğu cümle içinde bazı duyguların aslında ne kadar eksik olduğunu fark ettirmişti. Mesela “baba sevgisi“ gibi..

Zeynep evvelden beri babasının kendisine olan baskıcı ve annesine olan zulümcü tavırlarına boyun eğmek zorunda kalmış, hep onu bir şekilde kabul edip sevmeye çalışmıştı. Aslında dışarıdan bakılınca Naim’in sevgiyi gram haketmeyen biri olduğunu kendisi de çok iyi biliyordu, ama öyle temiz bir kalbi vardı ki “ o benim babam, kanımdan, canımdan “ diyerek onu da her yaptığı şeye rağmen sevmeye çalışıyor, yaşadığı şeylerden dolayı ona acıyarak bakıyordu. Lakin ilk defa babasına karşı gram merhamet, acıma duygusu ya da sevgi hissetmedi. Hatta ilk defa “kanımdan” dediği babasına karşı bu kadar kırgın, kırgın olduğu kadar da öfkeli hissetti.

14’ünde Cüneyd’le zorla evlendirirken gururla rıza vermişti. Babası yaşında bile diyemeyeceği kadar büyük Vahid’le zorla evlendirilmek üzereyken de aynı şekilde hiç çekinmeden, acımadan “hak razı olsun” demişti. Zeynep bunlardan hep kendi çabalarıyla kurtulmuştu. Aynı şekilde 8 ayı dergahta, her gecesi korkuyla ve kabuslarla geçerken de kimse içten bir şekilde “ Zeynep, nasılsın?” veya gerçek anlamda “ seni kurtaracağız ” dememişti. Bunları düşündükçe gözlerinde öfke ve kırgınlık gözyaşları daha da artıyor, etraf daha da buğulanıyor gibi oluyordu.

Mira ambulansla hastaneye götürülürken Zeynep hala şoktaydı. Kıpırdayamıyordu. Mira olsa bu durgunluğu 5. saniyeden fark edilirdi, lakin Zeynep 2 dakikadır kesik kesik nefesler alarak orada dikiliyordu ve kimse de “ Zeynep, noldu? “ dememişti. Babası birkaç adım ötesinde olmasına rağmen.

Kısa bir süre geçtikten sonra Cüneyd geldi. Olan biten hakkında Arif’ten bilgiler aldıktan sonra gözleri etrafta gezindi. Gözleri öncelikle Naim’i gördü, ardından da garip bir şekilde durgun ve nefes alış verişleri dahi garip duran Zeynep’i buldu. Bu halini görünce hafifçe kaşları çatıldı. Tam o sırada Cüneyd’in Zeynep’e bakışlarını görünce Naim de bir şeyler olduğunu anlayabilip Zeynep’e döndü. O da Zeynep’i garip görünce hayatının nadir anlarından olan bir an olarak Zeynep’te bir şeyler olduğunu anlayarak ona birkaç adım yaklaşıp koluna dokundu. Zeynep ise sanki bu dünyada değilmiş gibi korkuyla sıçradı. Naim onun bu halini görünce kafası karıştı. Cüneyd de Zeynep’i pür dikkat izliyordu.

“ Zeynep? Kızım noldu? “

Zeynep sanki yabancı biri koluna dokunmuş gibi kaşlarını çatıp ani bir hareketle kolunu çekti. Gözleri bir Naim’e, bir dalgınca yere bakıyordu. Cüneyd Zeynep’i hiç böyle görmemişti. Kızgın görmüş, kırgın görmüş ama böyle görmemişti.

Zeynep kolunu çektiği an “dokunma bana!” diye bağırınca bu sefer Naimin de kaşları çatıldı. Zeynep’in aklı ise tamamiyle karışmıştı. Dergahta olduğunu biliyor, lakin sanki zamanı bilmiyormuş gibi kendini bir sınavdan çıkar çıkmaz La Edriler tarafından kaçırılıp dergaha getirilirken görüyor, bir de Vahid’le evlenmeye giderken görüyordu.

Kırgınlıklar ve Zeynep ❤️‍🩹Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin