Bölüm 4-Poyraz

192 95 6
                                    

Kendimi alamadığım o kahverengi gözler açtı kapıyı.Sanki aramızda önceye dayalı bir bağ varmış gibi. Bu bakışlar da neydi böyle.Çok oyalandığımı anladım ki. Cebimden mektubu çıkardım. Adres sayfanın altında yazdığından sadece adres okunacak şekilde katlayıp kapıdaki adama uzattım."Şey, bana bu adrese gelmem gerektiği söylendi de. Acaba bu adres bu evin mi?"diyebildim.Ama hâlâ gözlerimi alamıyorum ki ben. Adam ilk başta bana sonra elimde ki mektuba baktı. "Evet doğru Adres Burası.Sen kimsin? "dedi.Umursamaz bir tavırla. Ay ben sanki seni çok takıyorum.Gerizekalı. "Ben Defne Yılmaz."Dememle. Gülmeye başladı cidden gerizekalı. "Pardon ama komik olan ne."dedim sinirle."Komik olan şu ki. " cümlesini bitiremeden, bana bakıp tekrar gülmeye başladı.Hatta kendini kahkaha atmamak için tutuyor gibiydi."Gülmeye devam edecekmisiniz. " Dememle sanki kendini toparlamaya çalışıyor gibiydi. "Defne."dedi yere bakarak. Daha demin kahkaha atmak üzere olan adamdan eser kalmadı. "Öldü."dedi.Bunu demesiyle bu sefer ben gülmeye başladım yok artık ben mi ölmüşüm.

Sanırım 10-15 dakikadır gülüyorum.Ve hâlâ karşımda ki kişi kim bilmiyorum.Beni içeri evine aldı sesimi çıkarmadım.Hatta şuan da karşımda oturuyor. Kendime engel olamadan gülüyorum."Yeter!"dedi.Bağırarak. Benimse, gülen yüzüm bir anda dona kaldı."Poyraz benim anladınmı.Ama sen Defne değilsin. Çünkü ben Defne yi 16 yıl önce gömdüm. Anlıyormusun.Buda mı oyun,buraya hiç gelmemem gerekirdi."Cümlesini bitirdikten sonra ayağa kalktı.Şoka girdim sanırım.Dünyadaki tek Defne Yılmaz ben değilim sonuçta.Bir dakika o Poyraz mı demişti.Benim diğer yarım o muydu. "Diğer yarım."dedim. Yüzüne bakıp kendimin duyacağı sesle. "Ne diyorsun."dedi.Bir cevap beklermiş gibi.Sanki ani bir hareketimde üzerime atlayacak gibi.Ben burada ne arıyorum ki zaten. Ya adam beni kesip atsa kim duyar beni.Kim hatırlar ki.Ama yinede içimde anlam veremediğim bir his vardı. Daha önce hissetmediğim bir duygu.Adam bana öldün diyor, ben ne düşünüyorum."Bak kimsin bilmiyorum.Tamam mı. Mektupta Poyraz'ı bul yazıyordu ve diğer yarım olduğuda.Bu olanların ne demek olduğunu bilmi-."Cümlemi bitiremeden üstüme doğru gelmeye başladı. Öldürecek gibi."Gidiyorum. Valla gidiyorum. Lütfen bana zarar verme daha yetimhaneden bile yeni çıktım. Lütfen. "dedim.Acizlik içinde. Ama o beni umursamadı bile. Olduğu yerde kaldı. "Dediğin mektubu ver! " diye bağırdı bu seferde. Korkuyordum ama bir o kadarda tuhaf dı.Cebimden yavaşça çıkardığım mektubu, hışımla çekip aldı elimden.

Güneş kendini karanlığa bırakmış. Etraf sessiz ve serindi.Hâlâ Poyraz'ın neden diğer yarım olduğunu bilmiyor.Mektubu okuduktan sonra koltuğa oturmuş ve ağzını bir kez olsun açmamış,yüzüme bakmamış.Sorduğum sorulara cevap bile vermemişti.Burada çok oyalandığımı daha yeni kafam alınca ayağa kalktım.Hareketlenmemle yüzünü bana doğru çevirdi. Ve yine o öldürücü bakışlar. Umursamıyormuş gibi yapıp valizlerimi iki elime yerleştirdikten sonra kapıya doğru yürümeye başladım."Hiç bir yere gitmiyorsun."dedi.Evet burada kalayımda öldür beni dimi.Acaba bu düşündüklerimi dıştanda söylesem beni direk mi öldürür, yoksa işkence ederek mi.Ah Defne ah napacaksın şimdi. Nerede kalacaksın. Nerede işe başlayacaksın.Hayatın zorlukları yüzüme bu kadar çabuk çarpmak zorunda mı ki.Birden bileğimi tutmasıyla yüzüm Poyraz'a döndü. "Beni hatırlamıyormusun? "dedi.Sesi oldukça sakin çıkmıştı bu adam cidden anında duygu değişimi yaşıyordu sanırım.Çünkü kendisini zor tutuyor gibiydi.Ayrıca sen kimsin ki ben seni hatırlayacağım.Bana öldüğümü söylüyor ama tüm sorularımı cevapsız bırakıyor. Ölmek. Kulağa ürkütücü geliyor.Ne diyeceğimi bilmeden gözlerine baktım.Benden bir umut cevap bekleyen gözlere hayır dermişcesine kafamı salladım.Kolumu bıraktı sonra ellerini boynunda birleştirerek boynunu yere eğdi.Normal de benim bu durumda avazım çıktığı kadar bağırmam gerekiyordu. Ama birşey buna engel oluyordu."Ya bak Poyraz mısın nesin.Belki bu mektup başka birine aitti başka bir Defne Yılmaz'a olamaz mı olabilir. O yüzden beni bırak gideyim."dedim. Yüzüme baktı onaylamazca salladı başını.Sen kim oluyorsun da benim gitmeme izin vermiyorsun be. Hangi dünyada yaşıyoruz. Ayrıca hep ben bir açıklama yaptım oysa o hep beni dinledi tabi işine gelen kısımlarda oda ayrı bir konu."Yeter ama cidden yeter anlamıyormusun hâlâ hiç bir şey bilmiyorum o yüzden bir umut geldim buraya. Çevremdekiler buraya gelirsem eğer pişman olmayacağımı söylediler. Ya ben pişman mıyım hemde hiç olmadığım kadar.Sen kimsin ha, kimsinde bana gidemessin diyorsun,bana bağırıyorsun, üzerime yürüyorsun. "burnumu çekmemle ağlayarak kaldığım yerden devam ettim."Bugün benim doğum günüm."dedim onu ittirerek."Hayatımda hep sordum kendime Defne neden buradasın, neden bu hapis hayatı yaşıyorsun diye.Benim neden kimsem yok diye.Annem ve babamın beni yetimhaneye bırakırken bir kez olsun pişman olduklarını bilmek istedim.Ama olmadı işte. Annem ve babam kim bilmiyorum bile. Yüzlerini bile hatırlamıyorum. Hayatımın ilk iki yılı yok hafızamda. Ama ne var biliyormusun. "dedim. Valizin içinde olan beni yetimhaneye bıraktıkları gün üzerimde olan kıyafetimi Aldım ve elimde tutup tekrar Poyraz a döndüm. "Bak işte bu var. Bu kumaş parçası. Ben kimim. Ailem kim bilmiyorum.Ben hep bunları düşünürken berbat olan hayatıma birde mektup girdi.Anlamsızca ümitlendim bunu kendime inandıramasamda ümitlendim.Ama bir o kadarda karşıma çıkacak her şey den korktum.
Hatta üniversite kazandım derece ile o gün şunu anladım ki beni tebrik eden sadece arkadaşım Yasemin oldu. Başımı okşayarak tebrik eden babam olmadı. Aferim benim kızıma diyen bir annemde. Şimdi Anlıyormusun beni. Ne kadar acınacak halde olduğumu şimdi anlıyormusun?"Cümlemi bitirmemle yere yığıldım.Göz yaşlarım durmak bilmiyordu ki. Kendimi ben bile acınacak halde görürken Poyraz beni kim bilir nasıl görüyordur.İlk defa böyle ağlıyordum. Her şey üst üste gelmişti. Poyraz elimdeki elbisemi aldı. Sonra üst kata çıktığını gördüm. Allahım neden durmuyordu bu göz yaşlarım. "Kalk."dedi yine bağırarak. Evet ben senin kuklanım ya zaten. Ayrıca ne çabuk gelmiştiki bu. Yüzüne bakmadan kalktım. Elinde bir resim vardı arkasını çevirdiği için göremiyordum ki."Elbisene iyice bak."dedi.Ben bu elbiseyi ezbere biliyorum. Yinede kızmasın diye som kez baktım. Sonra bana o elindeki resmi uzattı. Resme bakmamla o garip his tüm vücudumu ele geçirdi Yine.Resimde küçük bir kız vardı saçları iki kulak şeklinde bağlanmış. Üzerindede benim elbisem vardı. O bez parçası dediğim elbise hiç bu kadar canımı yakmamıştı.Gözlerimi resimden çekip sonunda Poyraz'a çevire bilmiştim.Yine yüzüme bakmayarak konuştu."Beni hâlâ merak ediyormusun?"dedi.Eğer canımı yakacaksa hayır demek istiyordum.Bilmek istemiyorum demek istiyordum.Ama olmuyordu. Vereceği cevaptan öylesine korkuyordum ki. Ama kendime dinletemedim işte.Kafamı salladım onaylarcasına. Yüzüne bakmaktan, vereceği cevaptan korkuyorum."Ben."dedi duraksayarak."Senin abinim."

~BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin