Okul bahçesi ana-baba gününe dönmüştü.Müdür sanki kışın soğukta,biri ensesinden aşağıya kar atmış gibi kıpkırmızı kesilmiş ve sinirlenmişti.Etrafta kimi görse ona söylicek bi laf buluyodu bizim hızlı ve parlak müdür.
Evet hızlı ve parlak diyorduk biz okulca müdüre.Tabiki okulca dedim ama siz o 'okulcadan' inekleri ve not yalakası öğrencileri çıkarın öyle.Çünkü onlar hiç bir zaman öğretmenler hakkında kötü bir şey söylemez ve kötü bir şey düşünmezdi.Nedenini hepiniz çok iyi biliyorsunuz.Neyse bizim müdüre parlak diyorduk çünkü kel kafası o kadar yansıtıcıydı ki,kafası sayesinde aynı anda 4-5 kişi düğüne hazırlanabilirdi.Artık siz hayal edin parlaklığı.s.s
Hızlı ve parlak müdür hala "bu şakayı kim yaptı,çıksın ortaya!!" diye haykırırken gözüm ilerde bankların olduğu kısımda iki arkadaşıyla yüzü asık şekilde konuşan Büşra'ya takıldı.Büşra artık ne anlatıyorsa; arkadaşlarıyla sanki bi şey olmuş yada olacakmış gibi kötümser bi surat ifadesiyle konuşuyordu.Ben Büşra'ya bakmaya devam ettim çünkü sorunun ne olduğunu anlamam lazımdı.Sonra hiç gerçekleşmeyeceğini düşündüğüm bir şey oldu ve Lara Büşra'nın yanına gidip Büşra'ya sarıldı.Onu teselli etmeye çalışıyo gibi hareketler yapıyordu.İki eliyle Büşra'nın her iki omzunu tutmuş gözlerine bakıp bir şeyler söylüyordu.Büşra da üzgün surat ifadesiyle kafasını sallıyordu.Noluyo lann!!
Ben donakalmış bir şekilde durumun ne olduğunu çözmeye çalışırken Ahmet'in omzuma dokunmasıyla kendimi onlara bakmaktan alıp;
"Efendim, kardeşim?" dedim bir gözümle Ahmet'e bakarken diğeriyle hala onları izleyip.
"Müdüre söylicek miyiz bizim yaptığımızı? " dedi fısıldayarak.
Ahmet'in bu sorusuna şaşırmak için yüzümü tamamen Ahmet'e çevirip;
"Biz ? Ne bizi Ahmet? Ben yaptım ve söylicem.Ama şuan bi şeyi anlamaya çalışıyorum."
"Saçmalama Kerem.Beni kurtarmak için yaptın,biz yapmış oluyoruz."
Saç malanmaz,taranır.Espirisini yapmak istiyordum ama şuan hiç yeri ve zamanı değildi.
"1.si ben yaptım,sen bi şeye ellemedin.2.si sonra konuşuruz gerçekten şuan uğraşamam onunla."
"Bi şey mi oldu Kerem?" Diye sorunca Ahmet belli etmemek için gözümü hemen Büşrayla Lara'nın konuşmasından aldım.
"Yoo,bi şey yok.Sadece şimdi müdür çok kızgın sonra söylersek ceza hafifler."
"Haklısın kardeşim.Sonra söyleriz."
Ahmet bunu dediği sırada,Ali ve Can'ın yanımıza kalabalığı aşa aşa geldiğini gördüm.Saniyeler sonra Can ve Ali nefes nefese kalmış bir şekilde yanımızdaydı.Halleri çok tuhaftı.Sanki çok kötü bir şey olmuş onu söylemek istiyor gibiydiler.Ben tam "Ne oldu oğlum?" diye sormaya hazırlanırken Can söze girdi;
"Kerem okuldan çıkmanız lazım!!"
"Neden,ne oldu? Çıkmanız derken kiminle?"
"Ahmet ve sen.." devamını getirmek için biraz eğilip nefes aldı."Murat,okul çıkışında eski okulundan ve başka yerlerden topladığı adamlarla senin önünü kescek,şu Salı sabahı sen ve Ahmetten kaçarken arkadaşını dövdüğünüz için hesap sorcakmış!!"
Ben Ahmet'e dönüp şaşkın ifadelerle bakarken Can devam etti."Kerem bunlar tekin adamlar değil.Yanlarında bıçak falan taşıyorlar.Sen ve Ahmet çıkış zili çalmadan ne yapın edin çıkın okuldan!!"
İlk şaşkınlığımı üzerimden attıktan sonra Ahmet'e;
"Can,ben o Murat kıl kuyruğundan korkar mıyım? İsterse tüm tanıdıklarını getirsin benim kimseden korkum yok!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben KEREM #wattys2016
Teen Fictionİstanbul'un Beykoz ilçesinde,balta girmemiş ormanların içinde garip bir okul.Okulun garipliği öğretmen ve öğrencilere de yansımış gibi.Kerem ve Murat'ın Büşra kavgasıysa okulun vazgeçilmezlerinden.Ya Yaşayan Ölü Cevdet'e ne demeli? Sapsarı dişleri v...