Büşra; ailesi tarafından ağır başlı ve soğukkanlı olarak yetiştirilmiş alçakgönüllülüğüyle kısa zamanda yeni tanıştığı insanların bile kendisine hemen yakın hissettiği biriydi.
Masmavi gözleri onun ilk bakışta masumluğunu ele veren ilk ipuçları gibiydi.Gök mavisi gözlerindeki durgun ve anlamlı bakışları güzelliğinin imzası gibiydi.Kahverengi ve uzun saçları ve ortalama bir boyu vardı.Ailesi onu şımartmadan büyütmüştü.Annesi Büşraya;
"Ne olursa olsun bir insan hakkında kötü birisi diye düşünme"demişti.
İşte böyle büyütülmesi onun herkesin iyi bir insan olduğunu,kötü insan diye bir şeyin olmadığını düşünmesine neden olmuştu.Herkesi ilk önce tanır,ondan sonra onunla yakın olup olmaması gerektiğine karar verirdi.
Büşra güzelliğini 'meleğim' dediği annesinden almıştı.Annesi de Büşra kadar güzel ve iyimser biriydi.Annesi hayatının aşkı olarak gördüğü kocasını işi sebebiyle fazla göremediği için tüm sevgisini iki çocuğuna vermişti.Ama asıl onu üzen tarafı ise bu kadar sevgi içinde büyütülmesine rağmen sert,sinirli ve soğuk bir oğlunun olmasıydı.Büşra için 11 yıldır okula gittiğinden beri bir ufak şikayet olmamasına rağmen,Büşranın abisi Cenk'in 3-4 kere okuldan uzaklaştırma cezası vardı.Oğlunun böyle sinirli ve sert olmasını babasını hiç görmemesi ve küçükken arkadaşlarının Cenk'e;
"Senin baban yok dimi,yazık sana!!!" diye dalga geçmesine bağlıyordu.Annesi Cenk'in okuldan kaçmasının sadece arkadaşlarıyla gezmek için olduğunu düşünüyordu ama bilmediği o kadar çok şey vardı ki...
Cenk Büşrada olan tüm iyi özellikerin tersine sahip,farklı bir kişilikti.Annesinin de düşündüğü gibi bu kadar sert ve soğuk biri olmasının nedeni,babasını 2 yılda 3-4 gün görmesi bazen hiç görmemesiydi.Etraftaki arkadaşlarının dalga geçmeside onun bu kişilikte olmasının büyük etkenlerinden biriydi.Babası gibi kahverengi gözleri hep sinirli bakardı.Kimseye kolay kolay inanmazdı.Zaten genellikle hiç bir şeyi umursamayan bi tipti.Okuldaki hiç bir öğretmen onu sevmezdi çünkü öğretmenlere bile kafa tutar, dersi yarıda bırakıp sınıftan çıkardı.En son kavgasında bir çocuğu ona;
"Biz yetimlere bulaşmayız." dediği için çok fena dövmüştü.Okuldan kaçıp,serseri arkadaşlarıyla birlikte her zaman gittikleri okulun arka tarafında kalan boş inşaata gider,orada sigara içer ve yeni alıştırdıkları uyuşturucuyu kullanırdı.Evet annesinin gezmek için kaçtığını düşündüğü oğlu,aslında sigara icmek ve uyuşturucu kullanmak için okuldan kaçıyordu.2 haftadır başladığı uyuşturucu onu daha asi biri haline getirmişti.Annesini kırmamaya her şeyden çok dikkat eden Cenk,annesine ters ters cevaplar vermeye başlamıştı.Annesi bir kaç haftadır Cenk'in gözle görülür değiştiğini fark etsede ses çıkarmamış,oğlunun düzelmesi için dua etmişti.Cenk'in hayatında annesinden sonra en çok değer verdiği ikinci kişide Büşraydı.Onun saçının teline zarar getirene cezasını kendi elleriyle verirdi.Bir keresinde Büşranın telefonuna Murat diye birinin mesaj attığını görmüştü.Mesaja baktığında mesajda;
"Seninle acilen konuşmalıyım."
Mesajını görünce sinirlenip,Büşraya bağırıp çağırıp;
"Bu çocuk kimde seninle acilen konuşmak istiyo Büşra!!!" Diye sorunca Büşra ağlamış ve;
"Sadece grup ödevi için demişti."
Cenk,Büşra'nın dediğine pek inanmasada ağladığı için fazla üzerine gitmek istememiş ve konuyu kapatmıştı.O günden sonra Büşra'nın en büyük korkusu Cenk'in Murat'ı öğrenmesi oldu.Büşra abisini çok sevmesine rağmen bu kadar agresif ve sinirli olmasını istemiyor,tıpkı annesi gibi bu durum onu çok üzüyordu.Cenk'in eve çok sinirli geldiği bir gün,Büşra,Cenk'e;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben KEREM #wattys2016
Teen Fictionİstanbul'un Beykoz ilçesinde,balta girmemiş ormanların içinde garip bir okul.Okulun garipliği öğretmen ve öğrencilere de yansımış gibi.Kerem ve Murat'ın Büşra kavgasıysa okulun vazgeçilmezlerinden.Ya Yaşayan Ölü Cevdet'e ne demeli? Sapsarı dişleri v...