4.│Viyan!│

80.3K 3.4K 378
                                    

Bölüm şarkısı Hakan Tunçbilek ft. Deniz Sipahi - Yüzün Güneşe Baksa

Bölüm multimediasına bakmayı ihmal etmeyin.

Bekletmenin ardından uzuuuun bir bölümle geldim, bol bol yorum dileğiyle.

Bölüm günleri konusuna da değinecek olursak, ne zaman bitirirsem o zaman yayınlıyorum arkadaşlar ama yaz boyunca dört günde bir bölüm eklemeye gayret! edeceğim. Umarım sıkıştırılmam bu konuda.

Gecikme konusunu da profilimde belirttim, merak eden gidip bakabilir.

Bölüm arkadaşım, dostum, kardeşten öte candostum Merve için. Beğenmen dileğiyle kuzusu ♥

Keyifli okumalar, oy ve yorumu unutmayalım öpüldünüz ♥

Facebook sayfamıza katılmaya davet ediyorum hepinizi. Wattpad/Sosyalbukalemunn Hikayeleri. Umarım gelirsiniizzzzzz.

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

Üzerine geçirdiği entarilerin serin kumaşını hissetti teninde. Gözlerini yumdu ve bir süre sessizlik içinde bekledi. Banyodan gelen su sesini bu sessizlikte çok rahat işitebildi. Alt dudağını dişleyip, gözüne batan yaşları geri iteledi. Masum değildi artık, saf hiç değildi. Elin oğlu ondaki masumluğu koparıp almıştı. Ve baktığında avuçlarında sakladığı kuşu göremiyordu artık. Sanki iyi ne varsa terk edip gitmişti artık tam bir 'kadın' olan Dicle'yi.

Mümkün mertebe yataktan uzak duruyordu. Şu banyonun içindeki adamın ona sahip oluşunun izlerini taşıyordu o yatak. Kararan hayatının görsel şöleniydi o yatak. Düşünmeyi reddetti bir kez daha. Onu elleriyle bu adama sunan ağabeyine kırıldı bir kez daha. Hiç sevmediği ve bir ömrü ona zehredecek bir adamla evli olmak, ondan çocuk doğurmak o an için öyle ağır bir düşünceydi ki, altında kalacağını hissetti. Dolu dolu gözlerine inat ağlamadı. Boğazındaki o koca yumruyu da sineye çekip, sessiz kaldı.

Açılan banyo kapısını duyduğunda başını camdan çevirip bakmadı 'kocasına'. Ona sahip olduğu anlar usuna geldiğinde, sertçe bir soluk aldı ciğerlerine. İstedi ki bu soluk parçalasın ciğerlerini, bir daha ömrü boyunca nefes alamasın. Ama olmadı.

"Ne çevirmişsin yüzünü?" diye soran bir ses işitti. Aheste aheste çevirdi başını sesin geldiği yöne. Delici kahve harelerle yüzüne bakan adamla buluşan gözlerini birkaç saniye sonra geri çevirdi.

"Mümkün olduğu sürece sizi görmemeyi diliyordum," derken sesi bir kez olsun titrememiş ve tonu dalga geçmediğini belli etmişti.

Süheyl, öfkeyle dişlerini birbirine bastırıp, sakin olması gerektiğini hatırlattı kendine. Yoksa çok çok kırıcı olacaktı. Fakat biliyordu ki bir kadını incitmek, bir gülü toprağından koparmakla aynı şeydi. Asla tamiri olmazdı ve günbegün solduğuna şahit olurdunuz.

"Dicle!" dedi tüm düşüncelerinin aksine sert bir sesle. Hatta öyle ki, bu ses tonunun genç kadını irkilttiğini bile fark etti. Bir sabır çekip öyle devam etti konuşmasına. "Karşında kocan olduğunu unutuyorsun. İnan bana hatırlatmaktan hiç gocunmam!"

Dicle, Süheyl'in sözlerinin altındaki imayı yakaladığında sımsıkı yumdu gözlerini. Ardından alaylı bir gülüş yükseldi dudaklarından. Biraz sonra ağzından dökülecek olan sözlerin getirisinin ağır olacağını biliyordu. Zaten dün gece ona incitmekten korkar gibi sahip olan adam yerine ona kötü davranan adamı tercih ederdi. Çünkü ona iyi davranarak nefretini köreltmesine izin veremezdi. Nefretini diri tutan bir adamı tercih ederdi.

"Bizi susturmak için ya gücünüze ya da erkeliğinize ihtiyacın var tabii," diye tısladı kapkara hareleriyle adamın gözlerini kendi gözlerine hapsederken. Sesinde öfke, nefret, kin ne ararsan vardı. Sözlerinin barındırdığı anlamlar o kadar ağırdı ki, hiçbir erkeğin gururuna yediremeyeceğini biliyordu. Bildiği için ediyordu o sözleri.

Gelinim [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin