12. │İntikâm│•│Kısım 2│

54.8K 2.5K 176
                                    

                  

Sonunda yeni bölüm ile karşınızdayım :)

Arkadaşlar uyduruktan teyyare selam söyle o yare türünde bir bölüm yazmamak için üzerinde baya duruyorum. Eh birde benim bu Üni sınavı durumlarını biliyorsunuz, onun yüzünden de bu süreç uzuyor ve böyle gecikiyor bölümler. Ah lütfen kusuruma bakmayın. Normalde yorumlarınızı asla cevapsız bırakmam hatta geriye dönük yorum yanıtlaması bile yaparım ama ah işte bu sene çok zor bu sene :'(

Sıkıntıları geçelim demek istesem de Türkiye gibi bir ülkede sıkıntı geçilmiyor maalesef. Ankara olaylarında vefat edenleri, Kürt ya da Türk, diye ayırmaksızın Allah'tan rahmet diliyorum. İnsanlığın en temel hakkı, yaşama hakkı, bile tanınmıyor bizlere. Ülkemiz kan kaybediyor. En büyük duamdır Rabbim'in bizi tez zamanda düzlüğe çıkartması, bu saçma salak, düşmanlarımıza istediğimizi verdiğimiz ayrılıklarında son bulmasını diliyorum. Amin.

Gelelim bölüme. İlginç, merak uyandırıcı ve telaşlandırıcı. Ben böyle üç kelimeyle ifade ediyorum, sizler neler diyeceksiniz; aşırı merak ediyorum. İşler bayağı karıştı. Tam Bahar'dan kurtulacağız derken, yeni bir gelişme... Kalpçiklerinize sabır diliyorum :')

Bölüm şarkısı Mazhar Alanson - Yandım. Allah'ım mükemmel şarkı ya!

Multimediaya bakabilirsiniz şekercanlar, keyifli okumalar ♥

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

"Canının kıymetini, kaybettikten sonra anlayacaksın Viyan Barzan," diye kükreyen adam, insanlıkla çok yabancıydı. Gözlerine çökmüş, yüreğine çöreklenmiş hırs ve nefret onu başkalaştırmıştı sanki. Ruhuna sirayet edip onu karartan acı, acının sebebi olana olan tüm vicdanı silip atmıştı. Öyle bir öfkeydi ki şimdi adamın damarlarında cirit atan, ne dağlar ne taşlar durduramazdı artık adamı. "Canından can kopartmak, ruhunu sevdiğinle toprağa gömmek neymiş anlayacaksın. Karını ellerinle toprağın altına koyup, o güzelliğine tezat kapkara toprağı bembeyaz kefeninin üzerine atarken; anlayacaksın hissettiklerimi, öfkemi ve nefretimi bağrında hissedeceksin!"

***

72 Saat Önce

Bir kez daha okşadı karnını Zerya, ruhunda oluşan şenlik havasını yüreğinde de hissederken. Bebeğini, canının parçasını hissederken tarifi mümkün olmayan hislerle dolup taşmıştı. Yüzüne doğan güneşten, gönlünde esen ferahlatıcı rüzgârlardan belliydi. Mutluluğu çok uzaklarda aramasına gerek kalmamıştı artık Zerya'nın. Sol yanındaki adamla ve şu an karnında büyüyen yavrusu tam tamına mutluluğun sözlükteki karşılığıydı işte.

"Çok hareketli bir şey olur bu, benden söylemesi," diyen kadın, kulaklarına varan ağzını bir türlü zapt edemiyordu. Aslında içinden de hiç zapt etmek gelmiyordu ya, neyse.

"Bana benzerse, yandın Zerdali. Git anama sor, anlatsın sana çocukluğumu," diye uyku mahmurluğuyla konuşan adam uzandığı yatakta yan dönerek daha rahat bir pozisyon aldı. Gözlerini yeni güne açmamıştı lâkin uyanıktı Viyan. Karısının doğmamış bebekleriyle olan konuşmasını dinliyordu büyük bir hoşnut içerisinde. Zerya'ya anneliğin ne denli yakışacağını düşünüyordu. Onun gibi gönlü salt, vicdanı salt, ruhu salt bir evladı olmasını deli gibi istiyordu. Onunkinin aynısı iri, ela ve sürmeli gözlü; küçücük ama dolgun dudaklı, yüzünden masumluk akan bir kızı olsun isterdi Viyan. Böyle minik adımlarla paytak paytak koşup, tüm konağın altını üstüne getiren bir erkekte olabilirdi. Düşündükçe usunda canlanan siluetlerle yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi Viyanın ve içinden yalnızca şu sözleri geçirdi.

Gelinim [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin