-5. BÖLÜM-
Ateş bacayı sarmaya başlar!~~~~~
Ve bölüm ile karşınızdayım. Tatilime kaldığım yerden devam ederken boş durmadım ve telefondan yazıverdim bölümü. 2 yıllık Wattpad kullanıcısıyım ama ilk kez tüm bölümü telefondan yazıyorum. Çok kontrol ettim hatalarıma, elimden geldiğince düzeltmeye çalıştım lakin hâlâ varda affola.
Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi deli gibi merak ediyorum. Telefonda olduğumdan bölümü kimseye adayamıyorum kusura bakmayın.
Bölüm şarkısı, Barış Akarsu - Rüzgâr. Multimedia var bakabilirsiniz.
Oy ve yorumları unutmayalım lütfen, elimizden geldiğince destek olalım. Hepinizi çok seviyorum.
Keyfli okumalar ❤️❤️❤️
~~~~~
Beyninin içinde çarpışan düşüncelerin birbirlerine olan temaslarını işitiyordu genç kadın. Adamın bakışlarında geçen tüm duygulara yabancı, ruhani bir çöküş yaşıyordu. Belki alışmalı bilakis öğrenmeliydi adamın bu tür tepkiler verdiğinde nasıl bir ruh hali içerisinde olduğunu. Fakat öyle bir korku kaplamıştı ki biçare yüreğini, emin olunki o adamın ne düşündüğüyle ilgilenemeyecek bir haldeydi. Mani olamıyordu akıp giden hislerine, içinden geçenlere. Belki yalnızca adıyla seslenmişti, korkmamalıydı ama karşısındaki adam Viyan Barzan olunca ne yapıp ne yapmayacağını kestiremeyince yanılgılar içerisine giriyordu insan. Yapacağını, edeceğini unutturuyordu kara elması anımsatan gözleri.
"Bir daha sakın!" Diye tısladığını işitti adamın. Öfkeyle karardığını anladı harelerinin. Hem de öyle bir öfkeydi ki bu, yutkunmaktan aciz bırakmıştı kendisini. "Sakın bana ne yapacağımı söyleme!"
Korkuyla yutkunmaya çalıştı ama nafile, yutkunmak şu an için yitirdiği işlevlerinden yalnızca bir tanesi idi. Kim bilir bu adam daha neler neler yitirttirecekti kendisine de haberi yoktu Zerya'nın.
Ağzını açtı ama söyleyecek tek bir kelime dahi bulamamak ağzını gerisingeri kapatmasına neden oldu. Bu adam söyleyecek sözlerini de tüketmişti. Susmanın kendi hayrına olacağını bilerek, sıkı sıkı tuttu çenesini. Yoksa başına gelecekleri az çok tahmin edebiliyordu. Adam tüm iyiliğini yitirmişçesine bakıyordu gözlerine. Korkutuyordu bu vicdandan nasibini almamış bakışları. Bu bakışların adamın yüreğini gösterdiği yanılgısına kapılıyordu ister istemez. Nefretinin canlı kanıtı olduğuna emindi.
"Şayet yapacak olursan..." Tehditkâr ve tıslar bir tonda çıkan sesi, ister istemez ürkmesine neden oldu. "Karım falan demem ve ağzının payını veririm."
Bu öfkenin çoğunluğu kendine idi Viyan'ın. Bu kadının kendisine ismi ile seslenmesine o kadar şaşırmasa elinden kaçmazdı o hadsiz kardeşi Azad. Bu kadın olmasaydı daha kolay olabilirdi her şey. Evet, Azad'la başlayan tüm düşünceleri anında bu kadına kayıyor ve içini yakan bir öfkeye bürünüyordu. Elinde değildi, uzun bir süredir görmezden geldiği o nefret artık dizginlenemiyordu. Anasının dediği gibi bahtsız bir kızdan fazlası değildi belki ama engel olamıyordu yine de. Nasıl olsundu Allah aşkına? Bu kadına her baktığında elinde babasının ve ağabeyinin kanı olan insanlar geliyordu aklına. Yitirdiği canları anımsıyor, kendini tutmakta zorlanıyordu. Zorlanmak ne kelime, ölüyordu ölüyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gelinim [TAMAMLANDI]
Aktuelle LiteraturBen kim miydim? Ben gelip geçtiğim, adımımı değdirip kendimi kazıdığım bu topraklarda bahtsız bir bedeviden fazlası değilim. Yaptığım tek hatanın, doğmak, olduğu karanlık dünyamda, yaşamak için acınası bir halde umut arayanım. Ben, insanlar...