Gecikmenin üzerine 4350 kelimelik bir bölümle geldim, umarım telafi edebilirim :)
Durumdan memnunuz çok şükür :) Şu sıralar ufak bir ilham eksiliğim var, umarım sizler beni şevklendirip yazma aşkıma kavuşturursunuz ♥
Bölüm ithafı baloncukz için, beğenmen dileğiyle tatlım ♥
Multimadiamız var ♥ Bölüm şarkısı Tuna Velibaşoğlu - Kal Ölene Kadar. Dinleyerek yazdım, şiddetle tavsiye edilir :D
Size keyifli okumalar, yorum atmayı ve oycuklarınızı vermeyi ihmal etmeyin lütfen, seviliyorsunuz ♥♥
------------------------------------
Rahatsızca kıpırdandı yatakta kadın çok geçmeden de araladı gözkapaklarını. Loş ışıkla aydınlatılmış odaya göz gezdirdi. Hava hâlâ karanlıktı ama Zerya uyuyamamıştı, huzursuzdu. Yavaşça esnerken gayri ihtiyari bir şekilde yatağın yan tarafına kaydı gözbebekleri. Adamın yokluğunun bıraktığı ize baktı boş boş. Ardından kalktı yataktan. Yavaşça ilerledi banyoya. Işığını açtığı an kamaşan gözlerini kısıp elini hızla onlara siper etti. Yavaşça banyoya girerken gözlerini kısmaya devam etti. Tam aynanın önünde durduğunda şöyle bir baktı kendine. İçinde yankılanan tüm soruları gördü kendi gözlerinde. Milyonlara ulaşan soru tufanına her saniye yeni bir soru eklenirken yumdu gözlerini. Gözlerini yummasıyla yüz yüze geldi kendiyle. Karşısındaki başladı soruları sormaya. Acımasızdı aksi. Bu toprağın insanı kadar acımasızdı hem de.
"Mutlu musun?" dedi karşısında duran kendisi. Başı öne düşerken döküldü tümceler dudaklarında.
Bundan çok uzağım.
"Ruhun nerede peki?" düşündü Zerya.
Arkamda bıraktıklarım ile gömdüm toprağa.
"Pişman mısın?" istese de olamazdı ki. Kendini yakarken, ailesini yaşatmıştı. Annesinin artık gömebileceği bir yüreği kalmamıştı. Bu fedakârlığı yapmayıp, ailesinden birinin daha ölümünü izleseydi daha beter olurdu!
Ailem için bir şeyleri feda etmem gerekiyordu, kendimi ettim.
"Değer mi?" değmeyecekse eğer boşu boşuna bir feda ediş olurdu bu, öyle değil mi?
Onlardan birinin bile nefes almasını sağlayabildiysem...
"Susacak mısın?" aksi mümkün müydü ki?
İçimde büyüyenlere rağmen, evet...
"Yaşıyor musun?"
Yaşamak nefes almaksa eğer, evet yaşıyorum. Gözümdeki ferin sönüşüne tanıklık ederek, içimde her saniye daha fazla ölüme yaklaşan bir şeyler olduğunu bilerek yaşıyorum.
"Ölecek misin?"
Bu soruyu sormak için çok geç kaldın be ücralarımın en tekinsiz yanı.
Aynadaki aksiyle olan konuşmasına son noktayı koyarak yavaşça ayırdı ellerini lavabonun mermer gövdesinden. Son kez baktı aynadaki aksine. Ardından çevirdi başını çıktı oradan. Işıkların tamamını, oda tam anlamıyla karanlık olsun diye kapattı. Açık olan gece lambasını bile.
Odaya sızan ayın ışığından başka ışık kalmadığında derince bir soluk çekti içine. Ardından yavaşça ilerledi pencereye. Semada asaletle salınmakta olan aya baktı. Gecenin karalığına inat bembeyaz bir inci gibi duruyordu tepede. Her şeyi görüp, biliyordu. Ne ağır yüktü bilmek. Ne acıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gelinim [TAMAMLANDI]
Ficção GeralBen kim miydim? Ben gelip geçtiğim, adımımı değdirip kendimi kazıdığım bu topraklarda bahtsız bir bedeviden fazlası değilim. Yaptığım tek hatanın, doğmak, olduğu karanlık dünyamda, yaşamak için acınası bir halde umut arayanım. Ben, insanlar...