14.│Bul Beni.│

39.4K 2.2K 63
                                    

İlyas Yalçıntaş Bu Nasıl Veda bölüm şarkısıdır, dinleyebilirsiniz.

Aranın çok uzadığının farkındayım lâkin bilmiyorum biliyor musunuz, Romantik Komedi hikayem kitap satırlarına taşınıyor. Kitap oluyor anlayacağınız. YGS'yi atlattım, güzel bir sonuç elde ettim çok şükür. Şimdi önümüzde LYS var. Bu sene bir bitsin neler neler yapacağımda, sabır be güzellikler. Bölüm kısa gelebilir ama elimden bu kadarı geliyor maalesef ki. Telafi edeceğimi biliyorsunuz, seviliyorsunuz canlar. Yeni bir bölümde görüşene kadar, esen kalın ♥♥

İyi uykular :* ♥

Bölüm ZeynepYzrs için, umarım beğenirsin canım ♥

▬▬▬▬▬▬

Elini o umman kadar uçsuz ve bucaksız simsiyah saçlarda gezdirirken, Rabbi'nin ona verdiği mucizeyi izliyordu huşu içinde. Gözleri perdelenmiş olan her şeyden uzak, mutluluğuna neşe düşürebilecek her şeyden ırak bir şekilde bakıyordu kadına. Parmak uçlarının okşadığı her bir saç telinde içinde hayat bulmuş olan hislerin yoğunluğuyla sarsılıyordu. Bu kadındı onun sınavı, bu kadındı belki de anlamı...

"Ah Dicle, yaktın yüreğimi lâkin söndüremedi gözyaşların. Aksine, körükledi yangınlarımı gözünden akan her bir katre."

Mırıldanan adamın dudaklarından dökülen her bir sözcüğü işitti kadın. Göz kapaklarının ardına hapsettiği yaşlara mani olmasını bildi. Yüreğinin söz geçiremediklerinin önüne kapkalın bir sur örmeyi başardı. Sevdiği adamın hasta bedenine bir de kendi yük olsun istemiyordu. Allah'ın izniyle yakalandığı kanseri yenebileceğini biliyordu. Pek sık rastlanmazdı bu yaştakilerde belki ama kocası kan kanseriydi. Onun yaşlarında daha bir ölümcüldü lâkin Süheyl'in şansı bir hayli yüksekti. Sonuçta bir sürü kardeşi vardı, anası vardı. Dicle vardı... Biliyordu ki kendi iliğinin uyma şansı çok az lâkin gerekirse yüreğini söküp kocasına vermeye hazırdı Dicle. Gerekirse, yapardı!

"O güzel ahuların örtülü belki şimdi ama ben biliyorum altında yatan o şah güzelliği," derken yutkundu Süheyl. Bu kadını tek başına bırakıp gitmekten ölesiye korkuyordu. Hele de daha gerçekleşmemiş onlarca hayal kapının önünde nöbet tutarken. Yaşaması gerektiğini biliyordu fakat Takdir-i İlahi böyleyse, bunu değiştirmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğinin de farkındaydı.

Bu farkındalık kemirip duruyordu ya beynini.

"Ah be kadın..." dedi yüreğinden dökülen bir, ah, ile. "Çaldın bu koskoca adamın yüreğinin zillerini. Şimdi kapım sana ardına kadar açık lâkin korkuyorum. O kapıdan girdiğin zaman yanında olamamaktan ölesiye korkuyorum..."

Dicle daha fazla dayanamayarak derhal doğruldu yataktan. Yaşlı gözlerle adamın çehresine bakarken küçücük avuçlarıyla da kapamıştı ağzını. Daha fazla konuşmasın, dağlamasın yüreğini diye. Onu kaybetme korkusu bu kadar ortadayken birde onun ağzından duyarsa bu sözcükleri, bir değil bin kez ölürdü Dicle.

"Sus Süheyl.." dedi soluk soluğa. "Allah'ın rızası için sus. O ihtimali çıkar aklından, koy bir rafa. Rabbim bilir ne olacağını, işine karışmak haddimiz değil."

"Dicle," diye konuşmaya çalışan adamın sesi, dudaklarını kapatan eller yüzünden boğuktu. Lâkin Dicle ellerinin yeterli olmayacağını anladığından olsa gerek, bir hışımla yükselivermişti adamın dudaklarına. Yürekleri haykırırken, lâl olsun diye dilleri dudaklarını kapatmıştı sevdiği adamın dudaklarına.

Gelinim [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin