Bölüm 7 - Özgürlüğün Beyazı

249 39 14
                                    

Bölüm şarkısı;
Adele - Daydreamer

Her şey seni bekliyor, her şey gelmeni. İçeri girmeni, senin elinin değmesini, gözünün dokunmasını. Ve her şey tekrarlıyor seni nice sevdiğimi...
CEMAL SÜREYA

Kucağımdaki laptop o kadar ısınmıştı ki neredeyse bacaklarım yanacaktı. Yan koltukta duran mor yastığı alıp laptopun altına yerleştirdim.

"Ne yapıyorsun sen bir saattir?" Dolunay yatağında bana dönmüş merakla bakıyordu.

Sorun da oydu işte, bir saattir hiç bir şey yapamıyordum. "Hiç..."

O tekrar tabletine döndüğünde bende yine arama motoruyla bakışmaya başladım.
Elim tekrar klavyede G harfine gittiğinde bütün cesaretimi toplayarak yazıp arama tusuna bastım. Sanki onun hakkında araştırma yaptığımı anlayacakmış gibi hissediyordum.

Hayat hikayesi tarzı seyleri okumak bana saçma gelirdi. Önüme çıkan fotoğraflara baktım ilk önce. Genellikle derslerde çekilen fotoğraflardı. Tuhaf olansa dans ederken hiç fotoğrafı olmamasıydı.

Fotoğrafların sonuna geldiğimde öneriler kısmına takıldı gözüm. Gölge Poyrazoğlu ve kız arkadaşı.

Demek sevgilisi vardı. Bir an kendime geldim. Ne saçmalıyordum ben!

Hemen laptopun kapağını kapatıp yan tarafa koydum. Dirseklerimi kucağımdaki yastığa koyup ellerimle de çenemi destekledim.

"Neden Gölge'ye bu kadar hayransın?"diye aniden sorunca Dolunay şaşkınlıkla yüzüstü uzandığı yerden doğruldu.

"Neden Gölge'ye bu kadar hayranım? Çünkü Afra, o adam siyah kapaklı gizem dolu bir kitap gibi. Her sayfasında farklı bir gizem... Sır küpü. Merak uyandırıcı." Ellerini havada sallayarak anlatıyordu.

"Herkes böyledir zaten. Bu şey onu farklı kılmaya yetmez."

"Anlamıyorsun Afra. Herkesin görmezden geldiği şeyi görmeye çalışıyorum ben. Onda farklı bir şeyler var."dedi tekrar gözlerini kırpıştırarak.

"Bence sen mesleki bir şekilde düşünüyorsun."

"Bunun psikoloji okumamla alakası yok. O farklı biri. Bunu görebiliyorum." Yataktan ayaklarını sarkıtıp ellerini dizlerinin üzerine koydu ve omuzlarını dikleştirdi. "Hatta sende görebiliyorsun."

"Ah, hayır."diye mırıldandım.

Dolunay'ın sorduğum soruyu yanlış anlamasından korkuyordum.

"Magazin dergisinde ropörtajını okumuştum. Araştırmaya başladım sonra. Ama internette fazla bilgisi yok. O Amerikaya gitmeden önce ise Uras ve Hece ile gittiğimiz bir kafede gördüm onu. Sarışın sevgilisiyle oturuyordu. Gözgöze geldik onunla. Daha sonra dedim ki kendi kendime; Dolunay, kızım sen bu adamın gizemini çözmelisin."

Kelimeleri arasından 'sevgilisi' dikkatimi çekmişti. Neden bilmiyorum ama o adama, sevgilisinin olmasını konduramıyordum.

"İlerleyebildin mi bu çözüm yolunda?"

"Eğer seçmelerde beni takımına alsaydı ilerleyebilirdim." deyip dudaklarını büzdü.

Bir anda suçluluk duygusu sardı bedenimi. Belki de benim yüzümden, arkadaşım üzülüyordu. Onun benden daha iyi dans etmesine rağmen... Benim seçilmemin hala haksızlık olduğunu düşünüyordum.

"Ama... Bu görevi sana devrettim. Çöz o gizemi Afra!" Dedi heyecanla.

"Ben kahve yapmaya gidiyorum. İster misin?" Dolunay'ın sorusuna başımı olumlu anlamda sallayarak cevap verdim.
O odadan çıktıktan sonra yine yarı aydınlık odada boş boş bakınmaya başladım.

Özgürlüğün DansıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin