Bölüm 15: Kan Yemini

57 0 0
                                    

Derin bir kuyunun dibinden gelen sesin yankılanarak etrafına yayılırken yardım çığlığına koşan birisi olmadığı sürece ne kadar ileriye gittiğinin bir önemi olmazdı. Uzak diyarlar, kalabalık kasabalar hatta bütün diyarı dolanan bir çığlık dahi olsanız size birisi el uzatmadığı sürece duyurduğunuz sesiniz sessizliğiniz olurdu. O derinlik ise sonsuz ızdırabınız... Bunun yanında fısıltınıza dahi kulak kabartan bir yoldaş bulduğunuz zaman sessizliğiniz bile bir anlam kazanıyordu. Canınızı yakan şeyler için ağlamanıza, acı içinde bağırmanıza gerek kalmıyor, karşınızda sizi duyan birisi olduğunda bunu anlıyordu. Gözlerinize içtenlikle bakarak saçlarınızı okşuyor. Hayatınızın ve yaşamınızın bir anlamı olmasını sağlıyordu. Sizi kuyunun dibinden çekerek kurtarıyordu. Bugüne kadar bir amaç uğruna oradan oraya sürüklendiğim serüvende şimdi yeni bir serüvene yanımda benimle savaşacak birisi ile hazırlanıyordum. Bu savaşın bütün kraliyete karşı olmasını umursamadan kazanacağımızı biliyordum. Gücümüze inanıyordum. Czar'ın planına ise pek inandığımı söyleyemezdim.

"Doğru anladım mı?" Diye araya girdi Samuel. Küçücük masanın etrafında oturmuş Czar'ın şahane fikrini dinliyorduk. "Ben Kraliçe'nin fedaisi oluyorum. İsis, Kızıl Kara'nın kıçını tekmeliyor. Sen nasıl olacağını asla anlatmadığın şekilde krallığa sızıyorsun ve baş büyücüyü hallediyorsun. Hepimiz bütün..." Elini saçmalığını ve büyüklüğünü anlatmaya çalışır gibi iki yana açtı. "Bütün o muhafızlar yokmuşçasına elimizi kolumuzu sallayarak Kraliçe olan bak burası mükemmel bir detay. Kraliçe olan Nale ile dışarı çıkıyoruz. Kraliçeyi sınırlarından geçemediğimiz sıkışıp kaldığımız bu yerde nasıl saklıyoruz onu zaten hiç sormuyorum."

Czar Samuel'in dile getirişi ile planın çok saçma olduğunu anlamış yüzünü buruşturmuştu. "Ayrıntılarla daha güzeldi ama evet genel hatları bu."

"Aynen. Mükemmel plan. Müthiş. Nasıl benim aklıma gelmedi hayretler içerisindeyim. Yoksa yani İsis'in kendine gelmesini beklemezdik bile. Hemen ertesi gün gider alırdık Nale'i" Samuel bulduğu eğlenceye Czar'ın bakışlarına rağmen devam etti. "Bak daha iyi bir plan buldum olabilirliği seninkinden yüksek inan bana. Şimdi biz üçümüz el ele kraliyete gidiyoruz. İsis özür dileyip lütfen kardeşimi geri verir misiniz, ölsün istemiyorum hepimiz perişanız, diyor. Onlar da Nale'i veriyorlar. Nasıl?"

İstemeden gülme başlangıcımı Czar'ın bakışı ile öksürüğe karıştırarak masaya doğru eğildim. Onu desteklediğimi göstererek elimle işaret yaptım. "Samuel, lütfen." Dedim gözlerimle devam etmemesini işaret ettim.

"İşte aynı böyle. Böyle lütfen dersek bence ikna olurlar."

Czar sandalyesinde geriye yaslanarak kollarını göğsünde birleştirdi. "Kolay olacak demedim."

"Pardon? Kolay olmayacak mı? Arkadaşlar siz söylediğiniz şeyin imkansızla ne kadar benzer fikirler olduğunun farkında değil misiniz?"

"Bir hafta içerisinde Kraliçe kendisine bir erkek seçecek. Seni seçmesini sağlamalıyız. Ardından planımıza başlayabiliriz."

"Nale beni seçti diyelim. En yakın arkadaşımla yatmamı beklemeni de umursamıyorum diyelim. Bütün bunlar olsa bile. Ne diyeceğim ona, canım dostum yaşadıklarımız bir yana bir de şey var, gece pencerenin orda bekle seni alacağız, mı?"

Derin bir nefesle uzun bir tartışmaya gireceklerini anladığım iki erkeğin arasına girdim. Czar'ın karaladığı parşömeni kendi önüme doğru çektim. "Bize Jared lazım." Dedim kağıdın kenarına adını karaladım. Dikkatlerini çekmeyi başarmıştım. "Eğer bize yardım etmeye onu ikna edebilirsek planın ilerleme şansı yüksek."

"Jared kim?" Dedi Samuel haklı olarak. Czar ise onun yeteneklerinin bizim için ne kadar gerekli olduğunu anlamıştı. "Eski bir dostumun kardeşi. Bir kopyacı." Samuel de tıpkı Czar gibi arkasına yaslanarak söylediğim şeyi kafasında tarttı. "Kopyacı demek. Evet çok yararlı olur. Ama bu ölüm oyununa katılacak kadar yakın mısınız? Ve bizi satmayacağını nereden bileceğiz? Ya bu devasa mükemmel planı kraliyete öter hepimizi yakalatırsa."

Kraliçe ArıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin