Günler geceleri, sessizlik tekrar aydınlığı bekledi. Atlattığım sarsıntının izleri yavaş yavaş silindi. Nale olanları unutmuş gibi yapmayı sürdürdü. Bense buz gibi hissin silikleşmesinden memnundum. Kraliyet o günden sonra tedbirleri arttırmıştı. Öyle ki ev ev dolanıp kişilerle o gün ne yaptıkları konusunda bilgi topluyorlardı. Kulübemize giren iki asker olanları ve ne kadar yaralı olduğumu bildikleri için asıl suçlunun ben olduğumu düşünmedi bile. Yine de sınırın yakınlarına gitmememiz için uyarıda bulundular. Bu şekilde geçen günlerin ardından artık normale dönmüştük. Nale bütün yaptıklarıma karşılık olarak beni ihtişamlı seçim gününe hazırlamak için kıyafet seçmeye götürmeyi başarmıştı. Ya da daha çok tehdit etti demeliydim.
"I ıı olmadı." Nale oturduğu yerden rahat bir tavırla bilmem kaçıncı kez aynı şeyi söylediğinde kardeş katili olmayı düşündüm.
"Yeter ama! Nesini beğenmedin ki? Cidden giyinip soyunmaktan bıktım. Birisini alalım da bitsin bu işkence. Yoksa hiçbir şey almadan çıkıp gideceğim haberin olsun." Nale'in oturduğu küçük koltuğun önünde duran bir basamak yüksek platformda kabarık eteğin arasında sinirle duruyordum.
"Hayır! İtiraz hakkın yok! En güzelini alacağız."
"En güzeli bu!" dedim ellerimi kaldırarak. Ama o ayağa kalkıp dükkanın içinde gezinmeye ve bana başka bir elbise aramaya başlamıştı bile. Yanımızdaki tüccar kadın ikimizi gülerek izliyordu. Arada bir "Ah gençlik..." diye iç geçirdiğini duyuyordum. Nale sonunda elinde koyu mor bir elbiseyle döndüğünde nefesimi yanaklarımda topladım ve ona doğru üfledim. "Bu son."
"Hadi hadi. Bu kesinlikle senin rengin. Sen denerken ben de sana eldiven bakacağım." Bir elimde yeni bir elbise diğer elimde üzerimdeki elbisenin eteğiyle tekrar kızların olduğu küçük deneme odasına girdim. Genç kızlar annesine yardım ederek dükkanda çalışıyorlardı. Ve beni soyup giydirmeye pek meraklılardı. Birisi korseyi gereğinden fazla sıklığında gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. "Kızlar çok sıkmadınız mı? Nefes alamazsam güzel görünmenin anlamı yok diye düşünüyorum."
"Hayır elbisenin düzgün görünmesi için bu gerekli." Ellerimi iki yana açarak beni giydirmelerine izin verdim. Ama geçek antremanlarda giydiğimiz zırhlar bile şuan ki halimden daha rahattı. Omuzlarım gerginlikten milim kımıldayamıyordu. Sırtım dümdüzdü. Ve ellerim göbeğimin üzerinden başka bir noktaya ilerlemekten acizdi. Sonunda kızlar geri çekilip bana hayranlıkla baktıklarında bayılmak üzereydim. Güzel olmak için bunca zahmete katlanan her kadın rahatlıkla birer savaşçı olabilirdi.
"Bu kesinlikle mükemmel." dedi birisi ama bedenim elbisenin eline geçtiği için ona dönememiştim.
"Nale bu kıyafetle düşmeden tek bir adım bile atamam. Yemin ederim. Hatta düşmemeyi bırak nefes bile alamıyorum." Benim dönemediğimi fark edince kendisi karşıma geçti ve işaret parmağını dudağının üzerine iki kere vurarak gülümsedi. "Hanım efendi?" Kadına seslenerek.
"Buyurun?"
"Elbisede birkaç değişiklik istiyorum." Yanıma gelerek önündeki eteği kaldırdı. "Öncelikle ön kısmının kısa olmasını istiyorum. Ama arka kısmı kalsın. Belki biraz fırfır. Sonra arkama geçerek elbisenin zincirleme giden iplerinden tuttu. "Ve sanırım bel kısmını bir beden büyütmeniz gerekecek. Ayrıntılar size kalmış. Ayrıca şu siyah dantel eldivenleri de alıyoruz."
Kadın şaşkınca Nale baktı. "Yani önü kısa arkası uzun mu olsun?" Nale en masun sesiyle. "Evet." dedi. "Böylelikle basıp düşmesini engelleriz. Ve yeni bir model olur. Merak etmeyin güzel olacak. İsis elbisenizi en güzel şekilde taşıyacak."
...
Dükkandan çıktığımızda kendi kıyafetlerime ulaştığım için mutluydum. Kollarımı gererek kaskatı kesilen boynumu kütürdettim. Ellerimdeki eldiveni dirseğime kadar çekip düzelttim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kraliçe Arı
AdventureZamanın ötesinde büyünün varlığını sürdürebildiği topraklarda bir lanet ile artık çocukları olamayacağını ve ülkelerinin sınırlarından ileriye gidemeyeceklerini öğrenen topluluk kendi kurallarını koyarak hayatta kalmaya devam ederler. Yıl boyunca s...