11.Bölüm: Şeytan BoynuzuHerkesin sahipsiz olduğunu düşündüğü anlar vardır. Bu anlar salise de sürse herkes yaşar. Benim için o anlar hayatımın büyük bir bölümü oluşturuyordu. Bunu küçükken yaşamasam da veya yaşadığımı anlamasam da şu an özellikle Defne'nin ölümünden sonra çok net anlıyordum. Ben yalnızlığa her kucak açtığımda sahipsizlik ardın sıra beni buluyordu.
Düşüncelerim sahipsizdi. Öyle ki çoğu zamanlar benim hissiyatımda olmadan beliriveriyorlardı. Bu gerçekten berbattı.
Sizin hiç öldüren düşünceleriniz oldu mu?
Benim hep böyleydi. Mutlu olduğum zamanlar bir düşünce canlanıverir ve gülücüğümü yavaş yavaş söndürürdü. Bu yüzden birçok kez psikoloğa gitmeyi düşündüm.
Sahi hangi insan mutluyken acaba ne zaman mutsuz olacağım diye düşünürdü ki?
"İyiyim teyzecim merak etme. Allah'a emanet ol." Dedim ve telefonu kapattım. Eve ne şekil girdiğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Koşar adım kendimi banyoya atmış ve üzerimdeki ıslak kıyafetleri çıkartmıştım.
Kulaklarımda hâlâ Black'in sarf ettiği sözler yankılanıyordu.
Bir tarafım delicesine inanmak isterken diğer tarafım onun ismi gibi siyah bir karaktere ve kişiliğe sahip olduğunu söylüyordu ve ben salaklık etmeyip ikinci ihtimali düşünecektim.
Ben sadece Mina değildim çünkü. Ben Defne'nin kuzeni Mina'ydım. İntihar eden ya da intihara sürüklenen Defne'nin kuzeniydim.
Saf ve masum düşünmeyecektim. Çünkü bu okulda ve bu insanların hiçbirisinde o masumluğu ve saflığı görmüyordum. Hepsinin arkasında sakladıkları şeytan boynuzu vardı. Bunu biliyordum.
Yine kafamın allak bullak olduğu zamanlardan biriydi ve ben her zamanki şeyi yapıp başımı yastığa koydum. Belki de en sevdiğim huylarımdan birisi ne düşünürsem düşüneyim bir şekilde uykunun kolları arasına girebilmemdi. Hafif gülümsedim ve gözlerimi o kararlılıkla kapattım.
- - -
Gözlerim artık alışagelmiş bir durumla hızlıca açıldı. Kesinlikle zorluk çekmiyordum. Değişik bir şekilde dinç kalkıyordum. Üzerimi hızlıca giyinip kahvaltı etmeden çantamı alıp kapıyı açtım.
Kar yağıyordu. Pekâla üzülmüştüm çünkü gerçekten karı sevmiyordum. Yağarken sıkıntı yoktu ama gittiğinde değişik bir soğuk bırakıyordu ardında. Şu ayaz dediğimiz olaydan bahsediyordum.
Ayakkabılıktan botlarımı çıkartıp giyindim ve eteğimi düzelttim. Atkımı da bir yerlerden bulup taktıktan sonra artık hazırdım.
Genellikle yürüyüşüm kulaklıkta çalan müziğime göre uyum sağlıyordu ki ben genellikle slow tarzı dinlerdim. Tabii bu durumlar kesinlikle geç kaldığım zamanlar için geçerli değildi. Öyle ki o zamanlar en hareketlisini de açsanız koşmam parkura dönüşürdü.
Aklıma aniden eski okulum geldi. Kesinlikle hiçbir güzel anım yoktu fakat şu sözün ağırlığının farkındaydım. Gelen gideni gerçekten hep aratıyordu. O okulumu kesinlikle bu züppe okula tercih ederdim.
Okul kapısından girerken güvenlikçiye gülümsemeyi ihmâl etmemiştim. Bunu sevmiyordum ama teyzem sağolsun bu bizim için bir rutin hâline gelmişti. Anlayacağınız kesinlikle iradem dışı oluyordu. Köşede gördüğüm Miranda ve Jess olmayan üzgün suratımı yüzüme takmıştı. Aldırmadım ve yürümeye devam ettim.
"Hadi ama Mina bugün kar güzeli mi olmaya karar verdin?" Kulaklarıma ulaşan cızırtı sesin kime ait olduğunu ne yazık ki biliyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küllere Boyanmak
Teen FictionBu ben değildim, biliyordum fakat kurallar artık değişmişti. Ortada dönen bir oyun vardı ve kartlar bana uzatılmıştı. Hepsinin üzerinde resimleriyle birlikte isimleri yazıyordu. Önüme atılan diğer bir kanlı kartta ise Defne'nin adı vardı. Hepsini ya...