| Noktasız Olaylar |Hayatta bazı olaylara anlam vermek hep zordu. Bazı olaylar gizli saklı ve nedensiz gelişirdi. Sorduğun hiçbir sorunun cevabını karşılayamaz, seni hiçbir sonuca itemezdi. Beklentisiz ve bir o kadar da sinir bozucuydu.
Noktasız olaylar.
Hiç bitmezdi çünkü. Hep bir virgülle devam eder ama noktayı koydurmazdı. Hayatımın büyük bir parçasıydı bu olaylar. Ara ara bana uğrar ve beni her şekilde sıkıştırmayı başarırdı.
Durum hikayesi değil, olay hikayesi yaşıyordum.
"Daha iyisin değil mi Mina?" Duvarda yaklaşık yarım saattir asılı kalan bakışlarımı yanımda oturan Aisha'ya çevirdim.
Oradan geldiğimden beri hiçbir şekilde konuşmamış ama düşünememiştim de. Kafam allak bullaktı. Yaşadığım olay hâlâ tüylerimi diken diken ediyordu.
"Senin orada ne işin vardı Aisha?" Kendimi geçmiş ve aklımda merak konusu olan şeylerden birini Aisha'ya sormuştum.
"Jessica söyledi." Telaffuz ettiği isim kanımdaki siniri harekete geçirmişti.
"Okuldan çıkmadan önce Jessica ile karşılaştım bana senin kaybolabileceğini ve bulmam gerektiğini söyledi. Başta anlamadım ama sonradan taşlar yerine oturunca ne yapacağımı şaşırdım. O sıra Lee In tam okuldan çıkıyordu. Ondan yardım istemem saçmaydı fakat aklıma başka bir şey gelmemişti." Hiç soluklanmadan anlatmıştı.
Tepkisizdim.
Artık neye, ne şekilde inanacağımı bilmiyordum.
"O adamı da Jess ayarladı." Hemen odamın çaprazında duran boy aynasında kendimi gördüm. Gözlerimin rengi hiç bilmediğim bir koyuluğa bürünmüştü. Bugün ki kişi kesinlikle ben değildim.
"O kadarını yapar mı ki?" Aisha'nın sesinde şaşkınlık vardı. Jess'ten beklemediği kesindi.
Evet asıl soru buydu.
O kadarını yapar mıydı?
Aklıma Defne'nin intiharı geldi. İçimdeki kuvvetli bir his onun ölümünde Jess'in de parmağı olduğunu söylüyordu.
O zaman sorunun cevabı açıktı.
Jess o kadarını da yapardı.
"Bilmiyorum Aisha, aklımdaki bazı şeyler birbirini tutmuyor. Bazı sorularım cevapsız kalıyor. Umarım bir şeyler gerçekten de düşündüğüm gibi değildir."
Saniyelik gözlerimi kapattım ve tekrar açtım. Aklıma nedensizce çantamda bulduğum adı sanı belli olmayan not gelmişti.
Ondan Aisha'ya bahsetmeli miydim?
Onun da adı geçiyordu kâğıtta. Aisha her şeyi biliyor yazıyordu. Ne kadar bu notun manasız olduğunu düşünsem de içimde bir yerlerde beni rahatsız eden şeyler vardı.
"Mina benim gitmem gerek. İstersen sen de bize gel, bugün evde tek kalma." Aisha'nın sesiyle aklımdaki şeyler uçup gitmişti.
Söylediği şeye gülümsedim.
"Teşekkür ederim Aisha ama gerek yok. Evde daha iyi olurum." Kolunu sıvazladım. Dediklerimi başıyla onayladı ve odamdan çıktı.
Onu geçirmek istesem de reddetmişti. Ben de üstelemedim ve onun gitmesine izin verdim. Kapının açılıp kapanma sesini duyduktan sonra evdeki derin sessizlik yine kulaklarıma işlemişti.
Yalnızdım.
Hiç olmadığım kadar.
Masanın oraya ilerledim ve küçük çekmecemi açıp içerisinden buruşmuş notu aldım. Bir iki kere parmağımla üzerine vurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küllere Boyanmak
Teen FictionBu ben değildim, biliyordum fakat kurallar artık değişmişti. Ortada dönen bir oyun vardı ve kartlar bana uzatılmıştı. Hepsinin üzerinde resimleriyle birlikte isimleri yazıyordu. Önüme atılan diğer bir kanlı kartta ise Defne'nin adı vardı. Hepsini ya...