Anlatıcı:
Terra sommnia da işler istendiği gibi gitmiyordu, düşler diyaru olan o ülke nina'nin tahta geçmesi ile kabusların ve kötülüklerin diyarı olmuştu, belkide Nina'nin istediği buydu? Karmaşa, kaos, kan, ölüm, çığlıklar ve vahşet!
Ama şuan mutluydu elinde bir liste ile geri geri yürüyordu"Alberto hmm hayır!,
Jansen, ismini sevmedim yaaaa!
Max, köpek mi bu nasıl isim?!
George, ayy bunu istiyorum!!!!"O sirada Nina'nin odasinin kapisi büyük bir gürültü ile açıldı
"Benimle geliyorsun"
"Baba??"
Babasi onu zorla kolundan sürükleyerek toplantı odasına doğru götürdü
"Sen kafayı ni yedin anneni öldüremez sin!!"
"Sanane baba hem ilacı kendisi içti"
"Çayına katmışsin biliyorum"
"Sen ne biliyorsun ki baba"
"Benim sözümü dinlemen gerektiğini biliyorum!!!"
"YA BABA KRALİÇE BENİM!"
"SEN KRALİÇE OLABİLİRSİN AMA BÜYÜLÜ ANLAŞMAYI BOZAMASIN!"
"ANNEMİ NE ZAMANDİR BU KADAR DÜŞÜNÜYORSUN SEN??"
"ANNENİ HEP DÜŞÜNÜYORUM BEN!!"
Nina elini masaya vurdu ve dalga geçiyormuş gibi güldü
"Niye boşandın o zaman aşık adam larson?!"
Larson sinirle yumruğunu sıktı:
"Hiç bişi bilmiyorsun kızım hiç bişi!"
"O zaman söyle de bileyim BABACİM"
İkisini arasındaki bu hararet saray çalışanlarını korkutuyordu sonunda ne olacağı belli olmayan bir kavga ucuz kurtulabilirler miydi?
Nina tahta çıktığı günden beri ki 6 hafta olmuştu,
Ve 600 kişiye idam cezasi vermişti..
O manyağın teki olma yolunda gidiyordu"Benim küçük kızıma ne oldu nina?"
"Elini bıraktığın gün öldü!"
Larson kafasını çevirdi kızı haklı olabilirdi ama kendisi asla haksız olduğunu kabul eden biri değildi. Bu hayatta tek bi kişiye yenilmişti ve onunda şuanda nerde olduğunu öğrenmek için belgeyi kullaniyordu sihirle o büyülü kötüluk ve iyiliğin uyum belgesini...
"Baba annemi bulmak için yaptığın hic bir şey işe yaramicak ölmek için gün sayıyor kadin ve o öldükten sonra anlaşma sonu ericek kalkanlar kalkicam ve karanlık diyardakiler buralara gelicek"
"Hayir bunu yapmicaksin ve annende ölmicek"
"Bekle ve gör baba gücümü ve kudreti mi yeşillerimin elektriğini gör baba"
Larson hiddetle ayağa kalkti ve:
"Keşke Hanna gibi olsaydın seni biraz da olsa sevebilir dim ama hain bir evlat istemiyorum"
Dedi ayni şiddetle odayı terk etti
Larson kötü biri değildi aslında olmaya zorlamıştı. Annayı da o bırakmamıştı, o muhteşem kadını bulan hic bir erkek aptal değilse onu birakmaz istemezdi;
𝕱𝖑𝖆𝖘𝖍𝖇𝖆𝖈𝖐 :
Gökyüzü kurşuni bulutlarla kaplanmıştı, güneşin soluk ışıkları ancak sisin arasından belli belirsiz süzülüyordu. Rüzgâr, sokaklarda ıslak taşların üzerinde yankılanan yağmur damlalarını savuruyor, ince bir sis perdesi gibi havayı sarıyordu. Ağaçların dalları ağırlaşmış, yapraklardan süzülen damlalar toprağa usulca düşüyordu. Caddelerde insanlar şemsiyelerine sarılmış, acele adımlarla ilerliyor, ayaklarının altında su birikintileri titrek halkalar oluşturuyordu. Yağmurun ritmik sesi, uzaktaki gök gürültüsüyle birleşerek melankolik bir melodiye dönüşüyor, kentin üzerine ince bir hüzün örtüsü seriliyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düş Kafesi 🎀
Fantasysiz hiç bir sabah uyandığınız da herşey elinizden alınmış gibi hissettiniz mi? her şeyinizi.... çok acıtıyor biliyor musunuz? çok.... Bir gün bakarsınız kuşlar ötüyor, salıncakta sallanıyorsunuz anneniz arkanızda salıncağınızı sallıyor, sonra bir...