Cihan...
Abimin söylediği kelimeden beynim sadece "Cihan" kelimesini algılamıştı. Denizin ortasında tek başına bir can simidine tutunan biri gibi o kelimeye sıkıca tutundu beynim.
Cihan...
Abimin sandığından fazlası aslında. Bunu kendime itiraf etmekten bile korksamda o benim için farklı biri. Onunla beraber büyüdük. Abimle kardeş gibiydiler. Hatta benimle bile...
O midemde uçuşan kelebeklerin zinciri. Kalbimin kelepçesi. Ortaokuldan beri abimle aynı sınıftalardı ta ki Ersin amcanın tayini çıkana kadar. Onu yollamaya bile sürünerek gitmiştim. Ağlamamak için gözlerime olabileceğim en kaba halimle kızdıktan sonra burnumun sızlamasına aldırmamaya çalışarak gitmiştik onlara. Herkezle vedalaştıktan sonra sıra bana geldiğindeyse gözyaşlarım isyan çıkararak bulundukları yerleri bir bir terk etmeye başlamıştı. Hatice teyzeyse hemen yanıma gelip bana sarıldı ve gözyaşlarımı sildi. Bizi ziyaret etmeye geleceklerine dair birşeyler söyledikten sonra arabaya bindiler ve öylece gittiler. Arkalarında parçalanan şeyleri toplamadan öylece gittiler.
Ersin amca ve Hatice teyze bize ne yetimliği, ne de öksüzlüğü hissettirdiler. Onlardan ayrılmak beni öyle bir yıkıma uğratmıştı ki uzunca bir süre o yıkımın içerisinde yaşadım. Gitmelerinin üzerinde 5 sene geçti.Hep gelmelerini bekledim ama bir türlü gelmediler. Sanırım hiç gelmeyecekler.
O günden sonra abim hiç Cihanla konuşmadı. Onun hakkında da konuşmadı. Küsmüş olamazlar böyle bir şey olsa haberim olurdu. Abimin Cihan'ı hatırlayıp, hatırlamadığımı neden sormuştu ki. Sonuçta hatırlamak unutanlar içindir...
Usulca abimi başımla onayladım ve asıl konuyu dinlemek için yavaşca vücudumu ona doğru çevirdim. Ama gözleri hala aynı noktadaydı. Yavaşça nefes aldı ve fısıltıya yakın bir tonda konuşmaya başladı "Neden gittiğini biliyor musun?" dedi. Hadi ama abi söylemek istediğin bu değil asıl konuya geç diye içimden bağırmaya başladım.
"Evet, Ersin amcanın tayini çıkmıştı" dedim iç sesimin aksine fısıltıyla çıkan sesimle. Yüzü gerilmişti. Gözlerini kapattı ve bankın arkasına boynunu yasladı ve derin bir "Af" çektikten sonra boynunu kaldırdı ve bana doğru döndü. Yüzü ifadesiz bir şekilde arkamda takılı kaldı. Arkamı dönsemiydim acaba. Abimi bu duruma sokacak şey pekte hoş olmasa gerekti. Ama merakım küçük bir kız çocuğu gibi içimde arkanı dön ve bak diye tepiniyordu. Küçucük bir kızı üzmek olmazdı değilmi? Yavaşça vücudumu abinin baktığı yöne doğru çevirdim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fatıma'nın Gözyaşları
AléatoireAğır ağır yürüyorum çöllerde, ayaklarım kuma bata çıka. Her adımımda onu yaşıyorum, her adımımda onu hissediyorum, her adımımda onu görüyorum. Yaklaşıyorum adım adım ona...