Dilimin döndüğünce, aklımın yettiğince bir şeyler yazmaya çalıştım. İnşAllah kalemimden yanlış şeyler dökülmemiştir satırlara. Eğer bir kusurumuz olduysa affola. Yorumlarınızı ve tavsiyelerinizi eksik etmeyin İnşAllah. Allah'a emanet olun
Ağır ağır yürüyorum çöllerde, ayaklarım kuma bata çıka. Her adımımda onu yaşıyorum, her adımımda onu hissediyorum, her adımımda onu görüyorum. Yaklaşıyorum adım adım ona...Ben Fatıma Kızgın çöllere attığım bedenim, bedenimde akan her damla kan onu anıyor.Kalbim onun için atıyor. Ayaklarım ona koşuyor. Ve ben Fatıma her nefeste onu hissettiğim, onu gönlüme ilmek ilmek nakşettiğim. Ve yine ben Fatıma varlığımın sebebi, gözümün nuruna dğru adım adım yaklaşıyorum. En sevgili, ey sevgil! sana geliyorum, seni yaşıyorum, seni hissediyorum...
Sen nur kokulu sevdiğim, bir damla gözyaşına dünyayı yaktığım ve sen nebiler nebisi, resuller resulü, iki cihan serveri. Ve yine sen kainatın efendisi,herkezin en sevdiği sana geliyorum aç kollarını. Şu aciz bedenimle sana koşuyorum adım adım. Kızgın kumlar bana dokunmuyor. Açılıyor yollar sana. Serinleyiveriyor ortalık. Gül kokusu sarıyor etrafı Rabbim yardım ediyor bana. İbrahim'in ateşini cennet bahçesine çeviren Rabbim kızgın kumları serinletiyor. Sana açılıyor yollar sadece sana... Ve görünüyor Rabbimin evi, gül kokusu dahada bastırıyor çevremi. Ağlıyorum, akıyor gözyaşlarım , süzülüyor yanaklarımdan ta yüreğime. Daha hızlı koşuyor ayaklarım,daha da atıyor kalbim... Dayanamıyorum ona oan hasretime. Daha da, daha da hızlanıyorum... Ve işte! işte karşımda bana bakıyor. Ardında Kabe, bir siyah inci. Nasılda parlıyor öyle... Ben Fatıma hiçbir erkekle gözleri buluşmayan. Ben Fatıma başını yerden kaldırmayan. Ve yine ben Fatıma hayasına,iffetine bürünmüş genç bir kız. Şimdi hayalime kavuşmuştum ancak bedenimin en derininden bir ses şimdi değil, daha değil diyor. Ama nasıl?
Heybetli gencin gözlerinden damla damla yaşlar süzüldü. "Ben" dedi. Sadece küçük bir ben sözcüğü döküldü dudaklarından. Ardından ayakları onu bıraktı, dizüstü düştü genç. Sanki yer sallandı, titredi tüm Medine-i Müdayin. Tekrar başladı söze, tane tane "Ben Ebu Talip oğlu Ali. Kainatın efendisi, yüceler yücesi şimdi en sevdiğinin, en sevildiğinin yanında" dedi. Bir tebessüm belirdi yüzünde ama yaşları dinmiyor. Damla damla akıyor gözlerinden. Ağladım, ağladım hiç durmayacaktı gözyaşlarım. Yanında bir inci tanesi, ay yüzlü bir genç kız. Huriler hurisi, sanki cennetten gelen bir melek. Dökülüyor gözlerinden inci taneleri, ıslanıyor Mekke'nin kavrulan kumları. Bir bir, damla damla inci taneleri söndürüyor Mekke çöllerinin ateşini. Sanki onun ateşini söndürmek için gönderilmiş cennetten. Dünyada ona en çok benzeyen, adaşım, yol rehberim... O Resul'ün kızı Fatımatüz Zehra...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fatıma'nın Gözyaşları
CasualeAğır ağır yürüyorum çöllerde, ayaklarım kuma bata çıka. Her adımımda onu yaşıyorum, her adımımda onu hissediyorum, her adımımda onu görüyorum. Yaklaşıyorum adım adım ona...