~9~Köpek

43 1 4
                                    

Kuzenn? Hamza'nın bir tane kuzeni vardı o da... İçimden derin bir iç çektikten sonra istemsizce arabadan tarafa baktım. Bize doğru yavaş yavaş yaklaşan bir çift ayak gördüm. Ah kalbim lütfen daha fazla beni rezil etmeden burayı terket. Allah'ım bu Cihan.
Gözlerimi tekrar Hamza'nın ayaklarına çevirdim aradığım cesareti oradada bulamayınca gözümü kaldırım taşlarında gezdirdim. Aa oraya yanlış renk koymuşlar deseni bozmuş. Cı cık çok ayıp ya. O kadar yapmışınız niye yanlış renk koyuyonuz. Hiç yakıştıramadım. Ayrıca o ne ya kaldırımın ortasında çukur oluşmuş. Hadi takılıp düşseydim. Hiç can güvenliğim yok benim bu memlekette. Derhal bu şehri terketmeliyim. Hatta ben şimdiden yola çıkim bari. Eşyaya falan da gerek yok. Nereye gitsem acaba. Imm bunu iyi düşünmeliyim. Çok uzak bi yer olmalı. Ya ben direk başka gezegene gidim bari ya. Bu kadar saçmalamayla bu dünya beni kaldıramaz. Bu dünya için cidden fazlayım. Hamza'nın sesiyle saçmalama kuyumdan kendi ipimle çıktıktan sonra elhamdülillah beynim sanırım çalışmaya karar vermiş olacak ki "Neyse sorun değil ben okula geç kalıyorum gitmeliyim dedim ve tam adım atmaya yeltenmişken Hamza Cihan'a beni göstererek "bak bu da bizim sümüklü Fatma" dedi. Allah aşkına musait bi yerde ölebilirmiyim. Sümüklü ne ya. Bi kere ben hiç te sümüklü değildim küçükken. Bu sanırım çocukken tanıyıpta sonradan görülen kişilerin kalıp cümlelerinden biri ve ben o kalıp cümlenin içindeyim. Cihan biraz şaşkın birazda heyecanlı ses tonuyla "Fatma! Çok değişmissin cidden." dedi. Allah'ım ya sanane değiştiysem değiştim. "Hıı öyle" dedim fısıltı gibi çıkan sesimle. "Be-ben okula geç kalıyorum. Allah razı olsun sayenizde otobüsüde kaçırdım. Allah'ım ben o tenha yollardan nasıl geçecem." sonlara doğru kendi kendime konuştuğumu anlayınca hemen sustum. Cihan hemen araya atılarak "Biz seni bırakalım zaten bizde ordan geçiyoruz" dedi. Tabikide çocukluk arkadaşlarım olsalar bile binmiycektim arbaya. Sonuçta Haram. "Allah razı olsun ama ben kendi başıma giderim" dedim ve hemen karşıya geçip ara sokaklara daldım. Çok şükür bu sefer beni durduran olmamıştı. Tedirgin tedirgin ıssız sokakta ilerlerken beynimin tekrar çalışmaya karar vermesiyle aklıma balyoz etkisiyle bir soru gelmişti. "Cihan benim okulumu nerden biliyodu da yanından geçiyoruz dedi..."
*****
Düşünce denizimde boğulmak üzereyken bir köpek sesiyle kendime geldim. Arkamı döndüğümde pitbull(sanırım böyle yazılıyor) cinsi bir köpek görmemle kaçmam daha doğrusu kaçmaya çalışmam bir göz açıp kapama süresinde gerçekleşmişti. Normalde hayvanları severim fakat oldum olası bu köpekler bana ürkütücü gelmiştir. Allah'ım sen bana yardım et. Zaten sabahın erken saati olmasına rağmen sokaklarda kimse yoktu ayrıcada ben alışkın değilim ya böyle koşmalara. Bugün fazlasıyla koştum. Hala nefes nefese koşuyordum ki sağ tarafımdaki evlerden birinin bahçe kapısının açık olduğunu fark ettim. Benden beklenmiycek bir hızla hemen bahçeye girdim. Kapıyı ardımdan kapattım ve bir süre kapının ardında soluklandım. İstemsizce dizlerimin üstüne çöktüm ve usul usul ağlamaya başladım. Gittikçe ağlama şiddetim artıyor nefesim daha da kesiliyordu. Bu gün yaşadıklarım beni fazlasıyla yormuştu. Saate bakma için feracemin cebinde telefonumu aramaya başladım. Olamaz yaaa! Nerde bu telefon. "Bravo Fatıma koşarken düşürdün dimi. Şimdi o köpekte onu yesin. Aferin abin arayınca da sana ulaşamaz. Artık akşam bu kadar yorgunluktan sonra güzel bir fırça yersin üzerine de bi bardak soğuk su içersin. Nasıl sindirirsin bunca şeyi bilmem artık." kendi kendime sesli konuşmamı bitirmemiştim ki arkamdan gülüşme seslerini duydum. Mahcup ve utanmış bir ifadeyle yavaş yavaş yerden doğruldum. Ellerimi küçük bir çocuk gibi önümde birleştirmiştim, başımıda ayakkabımın ucuna sabitledikten sonra arkamı dönmek için derin bir nefes aldım ve yönümü onlardan tarafa döndüm. Hala başım öne eğikken bir yandan da çenemi tutamayıp mırıldanmaya devam ettim "İnşAllah bu kadar saçmalamamı duymamışlardır"dedim ve sanırım yine sesli söylemiştim. Tekrar bir gülüşmeden sonra yaşlı bir kadın sesi "Duyduk yavrum sen hiç merak etme" dedi ve ağzından ufak bir kıkırtı havadaki korkumla harmanlandı ve benimde yüzümde ufak bir tebessüm oluştu. Yanındaki adam da konuşmaya dahil olarak "Al bakalım buda senin telefonun. Ayrıca köpekler telefon falan yemez" dedi bu sefer ikisi birden gülmeye başladılar. Bu kahkahaya bende ufak tebessümlerimle ortak olnuşken bahçe kapısı yeniden aralandı. Başım giren kişinin ayaklarında kalmıştı. Bu ayakkabılar bana tanıdık geliyordu. (Buradan dost başa, düşman ayağa bakar diyen atalarım bir Müslüman sadece ayağa bakar) Ardından ağzından salyalar akarak gelen şeyde sanırım o şeyde... Allah'ım sana geliyorum...
*****
Gözümü açtığımda beyaz ve mercan yeşiliyle birleşmiş müthiş bir odada açtım gözlerimi. Bunlar benim en sevdiğim renklerdi. Bir anda gözlerimde dolar işareti yerine kalpler belirdi sanırım. "Allah'ım bu kadar güzel bi oda olurmu ya yerim ben burayııı" sona doğru iğreti çıkan ses tonuma bir göz devirdikten sonra yatağın içinde bağdaş kurdum. Dirseklerimi dizlerimin üstüne, suratımı da ellerimin içine aldıktan sonra başımı hiç kımıldatmadan odayı gözlerimle incelemeye başladım. "Yok, yok. Kesin ben öldüm ya." dedim kendimi ikna edermişcesine çıkan ses tonumla. İçeri elinde tepsiyle bahçede beni güldüren teyze girmişti. Yine yüzünde samimi tebessümü vardı öyle içtendiki insanın o tombiş yanaklarını sıkası geliyordu. Daha ilk defa görmeme rağmen sanki yıllardır tanıyormuşum gibi kanım kaynamıştı. Onu görünce benimde yüzümde bir tebessüm belirdi. Yüzündeki gülüşü daha da genişleterek "Uyandın mı kuzum" dedi bir yandan da oturmak için yatağın üzerine yerleşmeye çalışıyordu. Oturması için biraz daha kenara kaydım. Tepsiyi dizlerinin üzerine koydu ve kucağındaki tepsideki kaşığı eline aldı. Bir yandan da nasıl olduğumu soruyordu. Ne kadar itiraz etsem de çorbayı kendisi içirmeye başladı.
*****
Çorbam çoktan bitmişti. Hatta 1 saate yakındır Meryem teyzeyle konuşuyorduk. İlk önce bana bayıldıktan sonra kendi evlerine getirdiklerini ve 2 saate yakındır da uyanmadığımı anlattı. Bende bu sabahki macera filmlerinden hiç farkı olmayan günümü anlattım. Daha fazla rahatsızlık vermek istemediğim için "Ben artık gideyim. Allah razı olsun bana evinizi açtınız" dedim. "Biraz daha kalsaydın kızım yemek yer öyle giderdin"dedi. Abimin beni merak etmiş olabileceğini okula da gitmediğimi ve daha fazla rahatsızlık vermek istemediğimi anlattıktan sonra yataktan yavaşça doğruldum. Meryem teyzede hemen odadan çıktı. Biraz sonra elinde feracem, çantam ve telefonumla geri geldi. Daha sonra "Arkadaşın da ne zamandır burda bekliyor zaten. Gidebilirsin sen biz uyanınca ararız dediysekte bekledi seni. Şimdi de arabada seni bekliyor" dedi. Arkadaşım mı? Ben buraya tek gelmemişmiydim? Ayrıca benim hiçbir arkadaşımın arabası yok ki...
Selamun aleykum cici mi cici okurelerim. Hepinizi çoookk seviyorum. Hikaye hakkında eleştirilerinizi eksik etmeyin. Her türlü yoruma açığım. Birde belki aranızda kafasına takılanlar olmuştur. Fatıma Cihan'a karşı birşeyler hissediyor. Ve kendi içindede olsa nefsiyle mücadele etmeye çalısıyor. O mükemmel bir müslüman değil. Bu yüzden onunda zayıf yönlerine yenildiği oluyor. Ve biz birazda Fatıma'nın nefsiyle mücadelesini göreceğiz burada. Hepinizi kocamannn öpüyorum. Allah'a emanetsiniz...

Fatıma'nın GözyaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin