8

6.4K 219 65
                                    

yicem

---

Tam olarak Hope'un, Michael'e pansuman yapmasından iki hafta geçmişti. Ondan sonra Michael pek fazla evde kalmış bile değildi. Aslında.. O günden sonra kimsenin haberi olmamıştı. Michael, Hope'un aklında bir zanlı olarak kalmıştı.

Calum'a bir kez sorduğunda Michael ile görüşmediğinden bahsetmişti. Mesajın arkasına gelen küfürlerden sonra da Michael'in üzerine düşmemişti.

Yazın sonuna doğru okullarında başlayan zayıf dersler için açılan yaz sınıflarına gitmesi gerekiyordu. Fransızca ve ilerletilmiş fransızcadan kalmıştı. Lise.. Hayatının en kötü okul dönemiydi. Bugüne kadar hep çalışkan ve örnek öğrenci olmuştu ama lise de götü başı dağıtmış gibi hissediyordu.

Sabahın ilk ışıkları ile gözünü araladığında geç uyumasına rağmen dinlenmiş hissediyordu. Tam olarak ayılabilmesi için girdiği soğuk duşun ardından sessizce hazırlanarak evi terk etti.

Güneşli bir gün.. Harika (!) diye düşündü Hope. Siyah pantolonu ve siyah ayakkabısı sayesinde vücudunun belden aşağısı cehennem ateşinde gibiydi. Ve Hope sıcaktan nefret ederdi. O.. Kesinlikle kış insanıydı, bu tartışılamaz ve değişmeyecek bir gerçekti.

Okuluna ulaştığında bahçede ki kalabalık ile midesine yumru yemiş gibi hissediyordu. Okulda gözlük kullanmayan ve yanında okul kitabı taşımayan herkes buradaydı.

Bedenini bahçe kapısının girişine yasladı. Regent Caddesi yine sakinken açıldığı McCulloch Caddesi fazla gürültülüydü. Her zaman böyle olmuştu.

Bedenini Norwest Christian'ın duvarlarından çekip Regent Caddesi ile McCulloch'un birleştiği yere doğrudu.

Oralarda bir tane daha lise vardı ve daha önce eve gitmek için o yolu kullandığında öğrencilerin okul bahçesinde bile ot içtiklerini gördüğünde ürkmüştü ve başını yere eğip hızlı adımlarla eve doğru yürümüştü.

Michael ritmik bir ıslık tutturarak okul bahçesine girdiğinde suratı hala köpek balığı siki görmüş gibi etrafa bakan Calum'a baktı. Uyuyup uyandığında her zaman yüzü şişerdi. Dudakları daha da büyür, gözleri şişerdi. Ama şimdi annesinin peşinde zorla sürüklediği, yeni yürümeyi öğrenmiş bir kız çocuğu gibiydi. Yere oturup uyumak için ağlasa Michael şaşırmayacak durumdaydı.

Michael alaycı bakışlar ve ıslığı ile Calum'un mimiksiz suratına bir kez daha baktı ve kıkırdadı.

Calum bu sefer kaşlarını çattı ve Michael'e döndü. "Yine başlama dostum, gece senin yüzünden uyuyamadım."

"Tanrımm! Bir şey yapmadım ki!" diye kahkahalarla yürüdüler ve öğrenci girişinden okula girdiler. "Hem okula gelmek isteyen sendin, ben yaz okuluna bile gelmeyi düşünmüyordum."

"Sik kafalı Gordon, senin yüzünden matematikten kaldım ve ben bu kusmuk işkenceyi çekeceksem partnerim sen olmalısın."

"İşkence mi çekeceğiz? Ben genelde başka şeyler çekerim." diye söylendiğinde Calum sabahtan beri ilk defa gülmüştü.

"Tam bir orospusun Michael. Tanrım. Sabaha kadar uyumadın ve şuan testis torbanda bir tane bile sperm yokken nasıl bu kadar enerjik olabiliyorsun?"

"Sana üst katı bana bırakmanı söylemiştim, Ashton gibi akıllılık yapıp garajda ki eski kanepede uyusaydın gerçekten uyuyabilirdin."

Dolaplarını başına geldiklerinde Calum kısık seslerle küfür ediyordu. "Siktir, ah!"

"Kız gibi inliyorsun," dedikten sonra Mikey hafifçe pantolonunu çekti. Ardından duvara yasladı ve koridoru inceledi. Okulu bakımdan geçmişti ve her yer tam olarak yeni kokuyordu. Yaklaşık 3.000 öğrencili okulunda şuan 2.999 kişi olduğuna yemin bile verebilirdi. "Neden ilk gün geldik? Sonuna doğru gelebilirdik. Luke şuan kaçıncı rüyasındadır."

"Luke bir fen dahisi, bunu hep söylersin. O yüzden bazılarımız uyuyacak, bazılarımız küfredecek. Bu bir kısır döngü."

Michael alt çenesini içeri çekti ve gözlerini şaşı yaparak Calum'a kafa salladı.

"Ciddiyim dostum benimle taşak geçme!" diye gülmeye başladı.

"Evet ama şuan birine gerçekten taşaklarımı geçirmem lazım."

"Seni adi," dedikten sonra Calum dolabını kapattı. Sene sonundan unuttuğu kirli ve terli tişörtü neredeyse dolabını küflendiriyor gibi kokuyordu. Dolabını havalandırdı ve tişörtü kimseye fark ettirmeden yere attı. Tişörte bakteri yuvası gibi baktıktan sonra da çaktırmadan ayağı ile iteledi. "Yarım saat sonra ikinci katta ki Matematik-2 sınıfında ol. Yarım saatin var ve ben büfeye gidip yiyebileceğim bir şeyler bulacağım."

Michael yerde ki gözlerini kaldırdı ve dolabını kapatıp kiliti kuran Calum'a baktı. Omzuna elini geçirdi ve güldü. "Anlaştık." dedi.

Şimdi bulması gereken sarışın bir sürtüktü. Evet, kesinlikle sürtük ile seks yapmak istiyordu. Ve en son okulda seks yaptığı gibi iğrenç bir yer seçmeyecekti.

En son seks yaptığı yerin yemekhane olduğunu hatırladığında hayatında yaptığı en büyük döllüğün bu olduğunu biliyordu. Son anda kucağında ki kızı itip erkekliği elinde bir şekilde geldiğinde spermleri öğle yemeği kazanının içine gitmişti. O gün öğle arasında sadece bir yeşil elma yiyerek herkesi izlemiş ve hiç gülmediği kadar gülmüştü. Luke en son siniri bozulup kaşığını fırlatmıştı ve Calum'da bir tabak daha yemişti.

Michael sevişmek için toplantı salonunun güzel bir yer olacağını düşündü. Üstelik yanında kondomuda varken sağlıklı ve kısa süreli seks her zaman en sevdiği olmuştu.

Toplantı salonunun önüne geldiğinde tamda aradığı gibi makyajlı bir sarışın kalçalarını saran dar eteğine inat kıvırtarak yürüyordu koridorda. Michael avını bulmuş aslan gibi gözlerini kıstı ve bu katın boş olmasından faydalanarak bağırdı.

"Hey!"

Kız yerinde dönerken suratı ifadesizliğini koruyordu ama Michael tam anlamı ile o kızın rujlu dudaklarını parçalamak istiyordu.

"Bana mı seslendin?"

Mikey kızın sesinin kedi yavrusu gibi tiz olduğunu düşününce iyice gülümsedi ve kıza doğru yürümeye başladı. On dokuz dakikası vardı ve çabuk olmalıydı. "Ayakkabıların çok güzelmiş, hadi seks yapalım."

Kızın önce gözleri açıldı ve kaşları yay şeklini aldı. "A-Ama ben Claire'yim?"

brother || m.cHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin