12

5K 210 21
                                    

"Küçükken saçlarını iki yandan bağlar ve buklelerinin gümüşi rengi ile sürekli oynardı." Michael, ne zamandır karıştırdığından emin olmadığı kahvesinin kaşığını bırakıp Adam'a baktı. "Ve Daisy o ince, kemikli parmaklarına dolardı saçlarını."

Michael gözlerini sanki uzak diyarlara bakıyor gibi hastane kantin duvarına dikti. "Bunları neden anlatıyorsunuz Bay Smith?"

"Lütfen bana Adam de, Michael." Adam boğazını temizlemek için öksürdü ve devam etti. "Daisy her zaman Hope'a iki ebeveyn oldu. Bir keresinde Hope, lastik salıncaktan düştüğünde dizlerini kanatmış ve evde Daisy olmadığı için odasında sessizce ağlamış, benim çalışma odama gelememiş. Neden biliyor musun?"

Adam sessizce akan göz yaşları arasından burnunu çekti ve Michael ağlamaktan yanan gözlerini ovuşturdu. "Bunları bilmek istemiyorum."

"Çünkü... Çünkü çalışma odasında veya başka yerde, Daisy yoksa mutlaka orada bir kadın ile birlikte olurdum ve Hope bununla büyüdü."

Michael kahvesinden bir yudum aldı. "Aile mevzularınızı yabancı insanlarla paylaşmamalısınız."

"Şimdi Hope bir genç kız ve hala sorunu olduğunda annesine sığındığını biliyorum. Benimle pizza gecesi yapıyor ama ertesi sabah her şeyi annesine anlatıyor, gece bana anlatmadıklarından bile fazlasını. Annesini hep kendine daha yakın gördü, öyleydi de."

Michael yeniden yanmaya başlayan gözlerinin yavaş yavaş dolduğunu hissetti. Önce burnunun ucu sızladı ardından çenesi ritimsiz şekilde seyirdi. "G-Genç kızlar, daima annesine yakın olur,"

"Kızlar daima babasına aşık olur ama Hope bu konuda yaralı bir ceylan." Michael bu sefer gözünü yere indirdi ve perçemini yüzünün bir kısmını kapatacak şekilde ayarladı.

Hope'un ilk ve tek yakınını kaybetmek üzere olmasının sorumluluğunu kaldırmak istemiyordu, kaldıramazdı. Hope zaman zaman Michael'in gözlerine öfke ile bile baksa nefret ile bakacak olması, çok suçluluk duygusu hissettiriyordu.

"O yüzden evlat, bana neler olduğunu anlatacak mısın?"

Michael kafasını kaldırıp Adam'a baktı. "Ne demek istiyorsunuz?"

"Anlamamazlıktan gelme Michael. Baban gibi sinsilik yapıyorsun ama göz kaçırıp, tırnaklarınla oynayan bir ergenden fazlası değilsin, yalan söylerken." Adam soğumuş kahvesinden bir yudum aldı. "Bir şeyler bildiğin o kadar belli ki, bende bilmek istiyorum."

"Sizin aksine ben aile meselelerimi başkalarına açmıyorum." Michael sırtından beline süzülen soğuk terleri hissediyordu ve yalan söylemek zorunda hissediyordu kendini. Üstelik yaptığı boku bu kadar pislik bir insana anlatmaya da niyeti yoktu.

"Ben yabancı değilim dostum, Hope'un babasıyım."

"Az önce Hope için ne kadar yabancı olduğunuzu kendiniz anlattınız," dedikten sonra ayağa kalktı. "Evli bir adam için geç bir saatte buradasınız, gitseniz iyi olur Bay Smith."

Michael kantinden çıktıktan sonra derin bir nefes verdi. Asıl sinsi olan Adam Smith'di. Kendisini konuşmak için gece yarısı kantine indiriyordu ve acıtasyon ile ağzından laf almaya hedefliyordu.

Michael bileğindeki deri bilekliklerin uzun zamandır altında kalan bileğini kaşıdı. Yorgunluğunu iliklerine kadar hissediyordu ama hastanede destek olmak ve vicdan azabı için bulunduğunun farkındaydı, uyumak istiyorsa eve gitmeliydi.

Çıktığı merdiven basamaklarının dördüncü kata geldiğini gördüğünde babası Daryl'in yerini Calum almasına şaşkınlıkla baktı. Calum, bir kolunu Hope'un omzuna atmış, Hope'un minik bedenini göğsüne yaslamıştı. Uzaktan Calum ve Hope'a bakmayı sürdürdü. Henüz ikisi de Michael'i farketmemişti ve bu Michael'in sinir sistemini yerle bir etmeyi başarmıştı.

Michael Umursamaz Hislerin Kralı Clifford, sabahtan beri en üzülmeyecek kişilere ve olaylara üzülüyordu ama bunun Hope için bir anlamı yok muydu? Hope'un şu Calum'un belini saran koluna da bakın! Michael daha bu sabah Hope'a sarıldığında Hope tek parmağını bile kıpırdatmamıştı.

Michael cebini yokladı ve ev anahtarının cebinde olduğuna emin olduktan sonra hala Ashton'un arabasının da kendinde olmasına sevinerek hastane çıkışına hızlı adımlarla ulaştı. Aynı zamanda sosyal hesaptan da Claire'ye ulaştı.

Calum'un bütün ısrarlarına daha fazla dayanacak gücü olmayan Hope onunla birlikte hastane terasında sabah dörtte kahve içiyordu.

"Bu kahveden sonra eve gidiyoruz, değil mi?"

Hope donuk bakışlarını Calum'a çevirdi. "Eve gitmek istemiyorum,"

"Annenin yanında olmak istiyorsun ama güç toplamalısın Hope. Söz veriyorum uyandığında seni annene getireceğim ve sen yokken de annenin başında bekleyeceğim."

"Teşekkür ederim Calum Hood." Hope, Calum'a en sıcak gülümsemesini yolladı. "Hastane de bile uyuyabilirim aslında."

"Evinde, normal şartlar altında uyumanı istiyorum. Doktorlar annenin durumunun hayati tehlikesi kalmadığını söyledi, sende duydun."

Hope, annesinin kalbi durduğunda nasıl nefessiz kaldığını hatırladı ve bu anıyı kafasından silmek için gözlerini sımsıkı kapattı. En çatlak sesi ile konuştu. "Her şey yoluna girecek."

"Elbette, hadi." Calum, Hope'un elini tuttu ve asansörle birlikte zemin kata indiler. Hastanenin önünde ki taksiye bindiklerinde Calum ev adresini verdi ve taksi hareket etti.

Hope, Calum'un iyi niyetleri karşısında güvende hissediyordu. Bugüne kadar Calum onu bir şey için zorlamamıştı veya Calum onu baskı altında bırakmamıştı. Aksine, genelde yanında olmuş, güldürmüş, kafasını dağıtmış ve mutlu etmişti.

Eve geldiklerinde Calum taksiye ücretini ödedi ve neredeyse havada süzülecek kadar halsiz görünen Hope'un elini tuttu. Michael'in odası dahil bir kaç odanın lambası yanıyordu. Küçük bahçelerini geçip kolayca kapı girişibe ulaştıklarında Hope'un eli çantasına gitti ama Calum kapı zilini tercih etti.

"Zahmet etme,"

"Pekala," diye mırıldandı Hope ve biraz geçtikten sonra ayak sesleri geldi. Kapı açıldığında Michael belinde sadece havlu ile duruyordu. Calum normal bir tepki verip Michael ile selamlaştığında Hope tepki veremedi.

Çünkü arkadan sadece çamaşırları ile gözüken Claire oldukça şaşırtmıştı. En yakın arkadaşının abisine kendisini siktirtmek hoşuna mı gidiyordu bu kızın? Dostluk mu penis mi savaşını neden penis kazanıyordu?

Hope, Calum'un elini daha sıkı kavradı ve hiçbir şey olmamış gibi Calum'un gözlerinin içine gülümsedi. "Burada rahat edemeyiz, size veya bildiğin boş bir yere geçelim mi?"

Claire dahil olmak üzere herkes şaşkınca Hope'a baktı. Calum başı ile onayladı ve "Nasıl istersen leydim." dedi. "Görüşürüz Mikey, kazı çalışmanda başarılar."

Ardında sinirle küçülen penisi ile Michael bıraktıklarında tüm caddeyi uyandıracak gürültüde kapı çarpma sesi yankılandı. "Orospu çocukları." diye bağırdı evin içinde.

brother || m.cHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin