1.3

825 80 15
                                    

İlk gündü bu gün... Arkadaşlarından ve bebeğinden ayrılmasına sebep olan sürenin ilk günü... Bir hafta çok az değil miydi sevdikleriyle vedalaşması için? İçindeki bu korkunun sebebi neydi? Hayatını cehenneme çeviren adam mı yoksa canından olan parçayı geride bırakmak mı?

Yanında minik horultularla uyuyan bebeğinin alnına düşmüş olan saçlarını uyandırmaktan korkarcasına geriye itti. 

Kyungsoo'nun oyuncak ayısıyla kavga ettiği an geldi aklına... Babam beni seviyor demişti. Babası onu çok seviyordu. Anlayacaktı değil mi? Onu neden bırakmak zorunda olduğunu anlayacak ve ondan nefret etmeyecekti?

Minik oğlunun kendisinden nefret etmesine dayanabilecek miydi?

Ya da o gelmeden ağlamayı bırakmayan oğlunu kim avutacaktı?

Aklında binlerce soru vardı. Ne yapacaktı? Eğer hayatta kalabilirse bir gün onlara geri dönebilirdi belki de? 

Belkiler ve keşkeler hiç bitmiyordu.

Kyungsoo'yu götüremezdi. Bebeğine hayatı cehennem edemezdi. 

Kyungsoo'nun minik gözleri açıldığın da ağlamaklı bir hali vardı.

-Baya buydasın.

Miniğin ağzından çıkan kelime Luhan'ın yüreğini dağlamıştı. Buradaydı ama sadece bir süreliğine sonra bebeğini tamamen terk edecekti.

-Buradayım bebeğim. Korktun mu?

-Giyiceksin saydım.

-Hayır bebeğim ben hiç bir yere gitmiyorum.

Luhan küçüğü kucağına alıp tombul yanaklarına bir kaç öpücük bıraktı. Beyaz yalanlardı bunlar... Miniği üzülmesin diye söylenen küçük yalanlar...

Halletmesi gereken iki mesele vardı.

Minseok ve Kai'nin neden bu durumda olduğunu öğrenmeliydi.

Bir diğeri ise, Sehun'u doya doya izlemekti sanırım.

Sevdiği adamın canı yanmasın diye gidiyordu.

Minik bebeği mutlu bir şekilde yaşayabilsin diye, arkadaşları huzurla uyusun diye gidiyordu. 

İnsanın en zayıf noktası her zaman sevdikleri değil miydi zaten?

Kafasındaki düşünceleri bir kenara bıraktı Luhan. Yapması gereken şeyler varken bu dünya'nın acımasızlığını düşünemezdi.

-Parka gitmek ister misin Soo?

-Eyet!

Kyungsoo minik elleriyle babasının boynuna sarılmaya çalıştı. O kadar minikti ki Luhan onu nasıl koruyabileceğini bilmiyordu.

-Ama önce ne yapıyoruz?

-Göbişleyi doyuyoyuz!

Luhan kahkaha atıp bebeğinin suratını öpücüklere boğdu. 

Mutfağa indiklerinde kahvaltı hazırlamaya çalışan Baekhyun ve Chanyeol oldukça sevimli gözüküyordu.

-Chayyol!

Chanyeol miniğin şirin sesini duyunca onu babasının kollarından alıp havaya zıplattı.

-Minik bey uyanmış bakıyorum.

Kyungsoo kafasını sallarken Baekhyun gözlerinde hayranlıkla onları izliyordu.

-Diğerleri nerede?

-Imm Sehun hyung'un dersi varmış. Birazdan burada olur herhalde, Kai ve Minseok sabah kavga ettiler. Kai dışarıya çıktı ve Minseok da odaya kapandı.

-Ben ona bir bakıyım.

Luhan düşünceli bir şekilde Minseok'un odasının önüne geldi. Arkadaşının ağladığından emindi.

-Minnie gelebilir miyim?

Kısık bir gel sesi duyulmuştu. Luhan kapıyı yavaşça açıp içeriye geçti. Arkadaşı yatağın içinde iyice küçülmüş hıçkırarak ağlıyordu.

-Ağlama.

Luhan miniği kollarının arasına alıp sırtını sıvazladı. Aşk kimseye iyi davranmıyordu.

-Neden kavga ettiniz?

-B-ben sadece kahvaltı hazırlamak istemiştim ve o bana kirli ellerimle bu mutfakta yemek yapamayacağımı söyledi. Ona neden böyle söylediğini sordum ve o s-sadece bağırıp çağırdı.

Luhan anlam veremiyordu. Neden küçüğe bu şekilde davranıyordu Kai? Minseok ve kirli olmak... Kai Luhan'ı bile onca kirin arasında kabul etmişken Minseok ne yapmıştı da bu şekilde davranıyordu?

-Hadi ağlama artık. Aşağı inip göbeklerimizi doyuralım.

Luhan göbeğini şişirip mızmızlandığın da Minseok istemsizce gülmüştü. Luhan hala çocuk gibiydi, bir oğlu olmasına rağmen...

-Ağlamıyorum.

Minseok göz yaşlarını silip gülümsemeye çalıştı. Bunun zor olacağını biliyordu. Kai'nin ondan hala nefret ettiğini biliyordu. Her şeyi bile bile gelmişti zaten buraya...

Kai masanın en uç köşesine oturmuş Baekhyun'un yaptığı pankeklerden yiyordu. Luhan'ın bakışlarını hissedince kafasını kaldırıp ona baktı. Minik kaşlarını çatmış ona kötü kötü bakıyordu. Kai omuz silkip yemeğine geri döndü. Kyungsoo ise Sehun'un kucağında elindeki pankek'e eziyet ediyordu.

-Soo yemeğinle oynama tatlım.

-Ama baya oylayı yiyemiyoyum o yüsden küyültüyoyum.

Luhan Sehun'un gülümseyen suratına bakıp oğluna başını salladı. Küçüğü üzmek istemiyordu, en azından onu iyi hatırlayabilirdi.

-Sana yedirmemi ister misin?

Luhan kaşlarını kaldırıp sorduğunda Kyungsoo hemen ellerini babasına uzatmıştı. Oğlunu kucağına alıp minik parçalara ayırdığı pankekleri ona yedirmeye başladı.

Sessiz geçen kahvaltı sadece Kyungsoo'nun yaptığı sevimli hareketlerle canlanmıştı. Oğlunun böyle olmasını seviyordu Luhan. İnsanları güldürebiliyordu, miniği onun yapamadığı şeyleri yapabiliyordu. 

Luhan oğlunun kendisi gibi olmayacağını bildiği için mutluydu.

Onu koruyacak , o ağladığın da yanın da olacak insanlara sahipti.

-Kai konuşmamız gerek.

Luhan yemeğini didikleyen esmere seslenip Kyungsoo'yu Baekhyun'a verdi. Odaya çıktıklarında Luhan yatağa oturup yanını pat patlamıştı.

-Neden böyle davranıyorsun?

Yanına oturmak yerine dizlerine kafasını koyan arkadaşının yumuşak saçlarını okşadı Luhan. Kai kolay kolay kimseye kötü davranmazdı.

-Bizi bırakıp giden birine karşı iyi bile davranıyorum.

Kai gözlerini kapatıp mırıldanmıştı ve Luhan onun yalan söylediğini biliyordu.

-O gitmeden önce de böyle davranıyordun Kai. Lütfen söyle bana.

Luhan esmerin saçlarıyla oynarken titrek çıkan sesiyle sordu. Onları bırakmadan önce yapması gerekenler vardı. Onları iyileştirmek zorundaydı. 

-B-ben ondan nefret ediyorum.

-Ama neden? Kai sen böyle bir insan değilsin. 

Luhan esmerin saçlarıyla oynamayı bırakıp gözlerini açmasını bekledi.

-B-ben onu duydum Luhan. Benden nefret ettiğini benden iğrendiğini söylediğini her bir kelimesini duydum.

Luhan şaşkınlıkla arkadaşına bakakaldı. 

Ne demek istiyordu?

Minseok onu bu kadar çok severken nasıl olur da ondan nefret ettiğini söyleyebilirdi?



Hımmm ne yazdım be... Sevgili saygıdeğer okuyucularım lütfen hikayede beğenmediğiniz yerleri bana bildirin eğer sevilmiyorsa iki bölüme final veririm. Saygılar *atarlıyazarmodon*

Alone baby(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin