12- Bıçakஇ

133 14 0
                                    

Evet uzun bir aradan sonra yeni bölüm! Tatil dolayısıyla yazamadığım bu bölümü sonunda paylaştım. Umarım keyifle okursunuz. Yorum ve Vote'larınız beni çok mutlu eder.

-sihirbakanligi




12- Bıçak



Sabahtan beri ardı arkası kesilmeyen blok derslere girmekten tüm nörönlarımı tüketmiştim. Savaşçan yeni çıkmışçasına bitkin bedenimin başıma gösterdiği dirençle birlikte beynim; kafatasımdan çıkmak istercesine zonkluyordu.

Bay Flyinn tekrar konunun üzerinden geçecekken, tanrıya şükürler olsun ki son dersin bittiğini müjdeleyen zil kulaklarımı çınlattı.

Bedenimdeki enerjiyi son zerresine kadar kullanarak 'Büyü 401' kitabımı çantamdaki dağa ekledim ve Bay Flyinn'in arkasından sınıfı terk ettim.

İlk günden bu kadar yorulmam normal miydi? Tartışılırdı. Peki, ilk güne bu kadar yoğun dersleri yüklemeleri normal miydi? Hayır, kesinlikle değildi!

Koridorun sonundaki merdivene doğru ilerlerken, devasa panonun önünde oluşmuş kalabalık dikkatimi çekti. Umusamayıp önüme döndüm. Kalabalık sevmezdim, oraya gitmeyecektim. Belki boşaldığında gidip bakabilirdim.

Birkaç adım atmıştım ki kalabalığın içinden adımın seslenmesiyle dikkatimi tekrar oraya verdim. Bana el sallayan Paul'u fark etmem çok sürmemişti. Zaten uzun boyuyla kalabalığın arasından sıyrılıyordu. Eliyle gelmemi işaret edince, o görmeden gözlerimi devirdim.

Adımlarımı sıklaştırıp yanına vardığımda eliyle kalabalığın önlerine geçmemi sağladı ve panodaki parlak afişi gösterdi.

Anlamayan gözlerle afişe baktım. Okulun düzenlediği gruplar arası şarkı yarışmasından bahsediyordu. Ben ne yapacaktım ki? Omuz silktim. Afişi okuduktan sonra ifadesiz gözlerle ona baktım.


"Bu ikinci bir şans.."


Benden çok kendisiyle konuşuyor gibiydi. Ne için ikinci bir şans? Neden bu kadar mutlu gözüküyor?

Az sonra yanında olduğumu fark etmiş olacak ki, yüzünde kocaman bir gülümsemeyle yanımdan ayrılırken hızlı yürümekten kesilen nefesiyle seslendi;


"Jeremih'i bulmalıyım!"


Paul'den sonra direkt yemek salonuna inmiştim. Bizimkileri birlikte görünce derin bir nefes aldım ve yanlarına doğru yürümeye başladım. Paul, Jeremih'e iştahla bir şey anlatırken Jeremih arada kafasını iki yanına sallamaktan başka bir tepki vermiyordu.

Yanlarına ulaştığımda, Gwen'ın yanındaki boş yere oturdum ve soran gözlerle onlara baktım.

"Hangi insan aklı, onca ağır dersi bir araya koyar ki?"

July, omuzları çökmüş bir şekilde yemeğiyle oynuyordu.

"Al benden de o kadar kardeşim, bu ne böyle? Sanki yarışa beygir yetiştiriyorlar!"

Sarah'ın sitemle söyledikleri komik gelmişti. Hafifçe tebessüm ettim. Ya da etmeye çalıştım. Yorgunluktan, yüzümdeki kaslar gerilmişti ve gülmeye bile takatim yoktu.

KUZGUNஇ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin