15- Kesik
JEREMIH
Birbirine tekme atan damarlarımın gerilmesiyle kafamın içini titreten zonklamaya karşı gözlerimi sıkıca yummaya devam ediyordum.
Kolumun altındaki yastığı iyice sıkılaştırarak, kafamın altına çektim. Ama kafamdaki zonklama inatçı çıkmıştı. Artık zonklamayı çenemde hissediyordum. Yenilgiyle gözlerimi açarak bir süre ışığa alışmayı bekledim. Işık daha da arttırmıştı. Parmak uçlarımı şakaklarıma bastırarak öylece durdum.
Ne kadar süre öyle kalmıştım bilmiyordum ama yataktan ani bir hareketle kalkıp banyoya girdikten sonra kapıyı kilitledim.
Saat tahminimce altı civarıydı. Ellerimi lavabonun kenarlarına bastırarak aynadaki aksime baktım bir süre. Sakallarım kendini göstermeye başlamıştı. Elimle çenemin kenarlarını ovaladım. Genelde sakal bırakmazdım. Bir süre daha uzamalarını bekleyecektim bu sefer. 'Babam gibi..' diye geçirdim içimden bir anda. Sakallarını hep kısa bir boyda bırakırdı. Tamamiyle kesmezdi. Hayır, ben ona benzemiyordum. Sakallarımı keserdim. Tamam, dış görünüş olarak fazlasıyla benzetilirdik ama... Ben onun gibi değildim, olmamıştım.
Terden saçlarım alnıma yapışmıştı. Elimi çenemden alnıma çıkarıp, saçlarımı geriye attım. Musluğu suyu en soğuk seviye gelecek şekilde çevirdikten sonra, avuçlarıma büyük miktarda su doldurdum. Suyu yüzüme olabilecek en sert şekilde çarptım. Kendime gelmem gerekiyordu. Aynı işlemi iyice ayılana kadar tekrar ettikten sonra, havluda kurulandım.
Ses çıkarmamaya özen göstererek banyodan çıktım. Bugün evdeki son günümüzdü. Şimdilik kimse uyanmamıştı.
Yavaş adımlarla odama geçtim. Dolabımdan koyu renk tişörtümü ve koyu renk pantolonumu alıp yatağa bırakırken yatağın hemen kenarındaki ufak kağıt dikkatimi çekti.
Kağıdı alıp çevirdiğimde onu gördüm.. Doğru ya, resmine bakıyordum dün gece, masumluğunda kayboluyordum..
Resimdeki hali, en fazla on yaşında olmalıydı. Koyu kızıl saçlarını omuzlarından geriye atmış, kocaman gülümsemesiyle bakıyordu. Üzerinde, onun o zamanlar en sevdiğim elbisesi vardı. Beyaz, kurdeleli .. Eteğinde danteller, sırtında işlemeler olan..
Bu kadar ayrıntı hatırlamam beni ürkütse de ona ait hiç bir şeyi unutmuyordum, unutamıyordum.
Üzerimdeki terli tişörtü çıkartıp bir köşeye fırlattım. Biraz hava almaya ihtiyacım vardı.Yatağımın üstündekileri bir kenara atıp dolabımdan kapşonlu bir polar çıkarıp üzerime geçirdim. Altıma da bir basket şortu. Telefonumu alıp düğmesine bir süre basılı tuttum ve kapanmasını bekledim. Kapandıktan sonra onu da yatağa fırlattım. Kapının yanında duran ayakkabılarımı da ayağıma geçirdikten sonra, odamda bulunan bahçe kapısından ormana doğru yöneldim.
Yol tarafına gitmeyecektim.Sahile doğru koşmaya başladım. Zaten bu aralar koşuyu fazlasıyla boşlamıştım. Yaklaşık 4 yıldır koşuyla ilgileniyordum. Vücudumun bu hale gelmesinin belki de ilk sebeplerinden biriydi, tabii birde spor salonundaki çalışmalarım..
İlk önce ciğerlerimi alıştırmak için yavaş koşmaya başlasam da bir süre sonra derin nefesler alarak hızımı arttırdım.
Koşarken tüm anılarımı kısa süreliğine unutuyordum. Belki de bir süredir koşmadığımdan kafamda düşünceler dolanıyordu, kim bilir..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZGUNஇ
Roman pour Adolescents"Gözlerini kaybettiğim zaman,dünyam karardı.. Seni her kim alıp götürdüyse seninle birlikte hayatımı ve kalbimi de beraberinde götürdü,ki ben; senin gülümsemeni izlemek ve mutluluğunu paylaşmak için yaşıyordum.." dediğinde sessizce içimdeki fırtınal...