1| Beklenmedik Karşılaşmalar

19.2K 531 141
                                    

Meraba arkadaşlar öncelikle bu ilk hikayem bu yüzden nasıl bir sonuç olacağını hiç bilmiyorum umarım beğenersiniz :)


Hadi buraya okumaya başladığınız tarih ve saati bırakalım!🖤⭐️

°°°°°°°°°°

"Hadi be kızım! İnsan okulun ilk günü bile geç mi kalır?"

"İki tane ayağım var gördüğün gibi, iniyorum işte."

Okul formamı son kez aynada düzelttikten sonra çantamı sağ omzuma takıp Ebru'nun yanına indim.

Ayakkabılarını giymiş, kapıda sinirli bir yüzle beni bekliyordu.

"Hele şükür be! Bizimkiler sokağın başında heykel oldular." dedi kızgınca. Bizimkilerden kastı Samet, Ege ve Buraktı. Lise birden beri ayrılmaz beşli olmuştuk. Ayrılacağımızı da sanmıyordum.

Ebru ve ben lise iki de aynı eve çıktık, iki senedir de ev arkadaşıyız. Samet, Ege ve Burakta lise üçte beraber eve çıktılar. Evlerimizin arasında sadece bir sokak olduğu için her sabah okula beraber gideriz. Ama eminim ki evlerimiz uzak olsa da  yine beraber giderdik.

İşte yine bir Eylül ayı ve okulun ilk günü. Lise son sınıfa geçmiştik ve içimi adlandıramadığım duygular esir almıştı. Gereksiz heyecanlar..

Evdeki son kontrolleri yapıp kendimi dışarıya attım. Kapıyı da kitledikten sonra sokağın başına doğru yürümeye başladık.

Bizimkiler tam takım ordaydı. Egeyi görmemle koşarak üstüne atlamam bir oldu. Ama bu hareketimi beklemediğinden olsa gerek üstüne atlamamla beraber yere yapıştık.

"Lan Es! Kilo mu aldın kız?" dedi kahkahalarının arasında.

Egenin üstünde oturur vaziyete geldim. Söylediği cümleye karşılık omzuna bir kaç yumruğumu çoktan geçirmiştim.

"Ne kilosu be! Sen kaslarını kaybetmişsin olum, taşıyamıyorsun beni." dedim hemen savunmaya geçerek.

Bu dediğim onu sinirlendirmiş olacak ki yattığı yerden biranda doğrularak beni kucağına aldı. Onun bu hareketine gözlerim fal taşı gibi açıldığına yemin edebilirim.

"Lan kızım gözlerin kucağıma düşecek diye korkuyorum yeminle, sok şunları içeriye." dedi muzipçe.

Ben tam ona karşılık verecektim ki arkamdan birinin yalandan öksürdüğünü duydum. Kafamı çevirdiğimde bir çift yeşil gözlerle karşılaştım. Ah benim kıskanç Burak'ım.

Hemen Ege'nin kucağından inip sıkı sıkı Burak'a sarıldım. Oda her zamanki gibi saçlarımla oynamaya başlamıştı. Ne zaman sarılsak Burak benim saçlarımla oynardı, tabi buda benim hoşuma gitmiyor değil.

Buraktan da ayrıldığımda sıra Samet'e gelmişti. Kollarını bana doğru açıp gelmem için işaret etti. Hiç zaman kaybetmeden Samet'in kollarında yerimi aldım. Ebru da aynısını yaptıktan sonra okulun yolunu tuttuk.

°°°°°°°°°°°°°°

Kırık beş dakikanın sonunda okula gelebilmiştik.

Herkesin okulun ortasında sıra olduğunu gördüğümde gözlerimi devirmeden edemedim. Bizde kendi sıralarımıza geçtik. Müdür yine o bitmek bilmeyen konuşmasını yapıyordu.

Asırlar geçen bir sürenin ardından nihayet bizim yürüyen göbek müdürümüz konuşmasını bitirmişti. Bu okulda okuyan herkes müdüre "Yürüyen Göbek Halil" derdi neredeyse. E adamı göbeği ondan önde gidiyor.

Sonunda sınıfa girdiğimizde her zamanki yerlerimize geçmiştik.  

Pencere kenarındaki son 3 sıra...En arkada Ege ve Samet otururken, bir önlerinde Ebru ve ben, bizim önümüzde de Burak oturuyordu.

Hepimiz yerimizi alırken Yeşim hoca sınıfa girdi. İngilizce hocamızdı, yurt dışından geliyodu ve kuşkusuz okulumuzun en güzel hocalarından biriydi.

Tabiki Burak ona aşık değil, saçmalamayın.

"Lan olum şu karıya bakın be sütun sanki. Ah, analar neler doğuruyor böyle. "

Ah, evet bunu diyen Buraktı. Ve lise iki den beri Yeşim hocaya takıktır kendisi. Bir keresinde ayağıma kıramp girdi bahanesiyle yere yatıp hocanın altına bakmaya çalıştığı bile olmuştu..

Sonra ne mi oldu? Hoca fark etmeden Samet onu döve döve yerden kaldırdı.

Her grubun bir salağı olur ve bizim grubumuzun salağıda kesinlikle Burak. Samet daha aklı başında olanımızken, Ege de tam anlamıyla Burak ve Samet'in karışımıydı. Ne çok salak, ne çok aklı başında.


Hiç bir hoca ilk günden ders işletmemişti. Çıkış zili çalar çalmaz okuldan dışarıya attık kendimizi. Bahçeye çıkar çıkmaz ilk konuşan Ege oldu.

"Ee, bu gün ne yapıyoruz söyleyin bakalım?"

"Benim kırtasiyeye gitmem lazım siz eve geçin planıda bana mesaj atarsınız." dedim Ebruyla vedalaşırken.

"Ben de geleyim mi Es? Şimdi biri falan rahatsız eder kurtarırım seni spiderman gibi." dedi Burak sonrada bileklerinden ağ atıyomuş gibi yaptı. Bu çocuk hiç büyümeyecek..

Biz tanıştığmazdan beri bana 'Es' diyorlar. Bizimkiler haricinde kimse ismimi kısaltmıyor, bu da onlara özel bir kelime gibi hissetmemi sağlıyor.

Birine gerek olmadığını, işimi hemen halledip eve gideceğime onları ikna ettikten sonra okula on dakika uzaklıktaki kırtasiyeye doğru yürümeye başladım. Yerdeki küçük kare betonlar dikkatimi çekerken küçüklüğümden beri en sevdiğim şeyi yaptım. O karelerin içinden kırmızı olanlara basarak hoplaya zıplaya ilerledim.

On dört yaşında çocukluğu bitmiş bir kızdım. Hayatın gerçeklerini ve gerçeklerin de ne kadar acı olduğunu daha orta sonda anlamıştım. On dört yaşında büyümek zorunda kalmıştım. Kendi başımın çaresine bakıp, iyi bir liseye kendi başıma başladım. Ama ne Ebru ne de Ege, Burak ve Samet bana bu yalnızlığımı hissettirmemişti.

Derslerinde pek te başarısız bir kız değilim. Sayısalcıyım ve derslerimde de gayet iyiyim. Ne kadar tarih dersinden nefret ediyorsam biyolojiyide o kadar çok seviyorum.

Kırtasiyenin önüne gelmemle düşüncelerime bir çizgi çekip, içeriye girdim. Küt saçlı şirin bayana istediklerimi söyleyip, beklemeye başladım. Bir kaç kalem ve defteri önüme bırakırken ben de renkli kalemlere odaklanmıştım. Onlardan da bir kaç tane aldıktan sonra ücreti ödeyerek, kırtasiyeden çıktım.

Sokaklar bu gün her zamankinden daha kalabalıktı. Etrafta öğrencilerden bol bir şey yoktu.

Karşı kaldırıma geçmek için yaya geçidinin önüne geçtim. Arabalara yeşil ışık yanmasına rağmen yolda araba falan görünmüyordu. Boşuna beklememek adına yola bir kaç adım atmıştım ki karşımdaki beden nutkumun tutulmasına neden oldu.

Öylece gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi yolun ortasında ona bakmaktan başka bir şey yapamıyordum. Dudaklarımdan, benden bağımsız çıkan isim onun da dikkatini bana vermesine neden oldu.

"Alp?"

Bir Ukala Bir Cadı☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin