~4.bölüm: "Duygusal Bağ"~

196 58 3
                                    

Medya : Lamia

Lamia' yı onlara anlattım, en ince ayrıntısına kadar.

" Peki vampirse neden senin kanını içmedi ? " diye sordu Marcus.

Evet bu gerçekten de ilginçti. Hele bir de saçımı okşayıp, beni öpmesini hepimiz de çok ilginç bulmuştuk.

" Aranızda duygusal bir bağ oluşmuş. Bu yüzden sana zarar vermemiş olabilir. "dedi Walter. Haklı olabilirdi. Elimizdeki tek sonuç buydu çünkü.

--

Olayın sonraki günü, plan yapıyorlardı. Akşama doğru sinemaya gidecektik. Erkekler korku filmi, Sara macera filmi, Jessica da aşk filmine girmek istiyordu.

" Tabii ki de korkuya gireceğiz. Sizin saçma sapan çiçekli böcekli aşk filmlerinize değil ! " dedi Marcus Sara' ya dönüp. Sara biraz kızmıştı.

" Hey !  Bir kere ben aşk filmi demedim. Macera filmi dedim. İkisinin de ortası işte. İçinde aşk da var, heyecan da. " deyip omuz silkti.

 " Durun o zaman şöyle yapalım. Madison karar versin. Sonuçta o film türü falan seçmedi. Madison hadi seç bakalım. " diye tekrar konuştu Sara bana dönerek.

Hepsi bana bakmaya başladılar. Bense ilgilenmiyordum. Lamia'yı düşünüyordum. Jessica derin bir iç çekti.

" Ne düşünüyorsun Mad ? " diye sordu.

" Lamia' yı düşünüyorum. O kadar nazikçe okşadı ki saçlarımı, bir ara annem sandım. Hele o öpüşü. " dedim elimi öptüğü yere koyarak.

" Unutmaya çalış." dedi Brandy, nazikçe omzuma dokunarak.

Öyle kolay unutamazdım. Çünkü yetimhanede müdire ve diğer anneler -ki ben onlara sahte anne diyorum- bir kere bile saçımı okşamamışlardı. 

Hiç unutmam ; saçımı ilk okşayan Sara, ilk öpen de Jessica olmuştu.  Ama yetmiyordu. Bir annem olmasını çok isterdim, ya da bir baba. Ama artık çok geçti. Çünkü dünyaya bir kere geliniliyordu. Bu bir kerelik hayatımda ise annem ve babam yoktu. Bu zamana kadar aile özlemi pek duymuyordum ama dün olanlar yüzünden bir aile hasreti çekmiştim.

Konuyu kapatmak için kısa bir cevap verdim. 

" Çabalıyorum. " dedim samimi bir tavırla.

 Sonra tekrardan sinema muhabbetine dönmüşlerdi. Ben ve Walter konuşmuyorduk. Diğerleri ise konuşurlarken muhabbeti, atışmaya döndürmüşlerdi.

O sırada aklıma Taylor geldi. Belki de aramanın tam sırasıydı. Hem bu ortamdan uzaklaşmış olurdum. Boş bir odaya geçtim ve Taylor' u aradım.

" Alo ? Taylor, ben Madison. "

" Ah, Madison. Sözünü tuttuğuna sevindim. " dedi alayla ve ikimiz de gülmeye başladık. Ses tonunu gerçekten de çok komik yapmıştı.

" Telefonda konu bulabilirim demiştin, hadi bul bakalım bir konu. " dedim.

" Hm. Bakalım, bakalım. Ah, evet buldum. Birbirimize hobilerimizi, sevdiğimiz şeyleri falan sorarız olur mu? " diye sordu.

" Olur. İlk sen sor o zaman. " diye cevapladım.

" En sevdiğin renk ne ? "

" Gece mavisi rengini severim. Sen ? "

" Bende siyahı severim. " dedi.

" Sıra bende ben soruyorum. Kaç yaşındasın ? " diye sordum.

" 20 yaşındayım. Sen? "

" Ben de 20 yaşındayım. " dedim.

" Soruyorum, kardeşin var mı ? "

SEÇİLMİŞLER #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin