Medya : Madison
Şu an çok karmaşık duygular yaşıyordum. Bu söylediğini reddetmekle, etmemek arasında gidip geliyordum. Ondan hoşlanıyor muydum ? Şey, belki biraz. Bu yüzden şimdilik hiçbir şey dememeye karar verdim.
" Madison ? "
" Efendim ? "
" Kalacaksın değil mi ? Bak eğer sorun abimse o birkaç günlüğüne şehir dışında olacak. "
" Evdekilere ne diyeceğim ? "
"Sevgilimde kalıyorum de. " dedi. Bu kadar basitti onun için. Ama ikinci defa sevgili lafını kullanınca içim bir hoş olmadı değil.
" Peki. " dedim ve Taylor'un uzattığı telefonu alıp Brandy 'nin numarasını yazdım. Neden mi Brandy ? Çünkü ben Jessica' ya sevgili olduğumuzu söylersem ağzından kaçırabilirdi. Onların bir sevgilim olduğunu öğrenmesini istemiyordum.
" Alo ? Brandy benim Mad."
" Nerelerdesin sen meraktan öldük. "
" Jessica orada mı ? "
"Evet. Noldu ki ? "
" Jessica' ya benim olduğumu söylemeden boş bir odaya geçer misin ? " dedim Brandy' e.
" Bu imkansız. Çünkü seni baştan beri dinliyordu. " dedi kıkırdayarak. Arkadan Jessica' nın bana şikayet eden sesleri geliyordu.
" Ah, tamam. Ama Jessica' yı uyar kimseye söylemesin. Ben bi arkadaşımın evindeyim."
" O korkunç bakışlı çocuk mu ? " diye sordu. Aslında Taylor' un biraz ürpertici bakışları olduğunu söylemek doğru olurdu.
" Neyse ne işte. Ben onda kalacağım. Ayrıca Jessica' ya söyle, dediği çıktı. " dedim.
Brand dediklerimi ona anlatınca Jessica küçük bir çığlık attı. Attığı çığlığı ben de dahil Taylor bil duymuştu.
" Brandy sakın diğerlerine söylemeyin. Sadece ikiniz biliyorsunuz tamam mı? Bak sakın. Jessica'yı tembihle bizimkilerin haberi olmasın. Özellikle de Walter' ın. "
"Tamam tamam, sen merak etme. Hadi size iyi eğlenceler. "
Telefonu kapattı. Brandy iyi eğlenceler mi demişti ? Olamaz. Yanlış anlamıştı. Ama kim olsa yanlış anlardı. Daha Taylorla tanışalı 3-4 hafta olmuştu. Sevgili olup, onun evinde kalıyordum. Garip, hem de çok garipti.
Telefonu verdim. Uykum gelmeye başlamıştı. Taylor esneyince onun da uykusunun geldiğini anlamıştım.
" Artık yatsak iyi olacak. " dedim.
" Tamam, yatalım. Merdivenleri çıkınca soldaki oda senin, bende onun yanındaki odada yatıyor olacağım. Bir şey lazım olursa çekinme, odama gelebilirsin. Hadi yatalım. " dedi ve ayağa kalktı.
Merdivenleri yavaşça çıktık. Birbirimize " iyi geceler " dedikten sonra odalarımıza girdik.
--
" Uzak dur ! Uzak dur ! "
" Anlamıyorum, kimden uzak duracağım ? " dedim karanlıktan gelen seslere.
" Ona sığın ! Ona sığın ! Buradan uzak dur ! "
" O kim ? " diyerek ağlamaya başladım.
" Senin olan ! Senin olana sığın ! "
Çığlık atarak kabusumdan uyandım. Nefes nefese ve ter içinde kalmıştım. Bu bana uyarıcı bir rüya olabilirdi. Ama hiçbir şey anlamamıştım. Kimden uzak durup, kime sığınmalıydım ? Tek bunları hatırlıyordum şimdilik. Gün doğmak üzereydi. Aşağıya su içmek için indim. Bir dikişte içtiğim suyla biraz da olsa kendime gelebildim.
Odama girecekken Taylor' un aralı olan kapısı dikkatimi çekti. Ona bakmak istiyordum. Kafamı aralı kapıdan içeri uzattığımda, Taylor' un bana sırtı dönük bir şekilde pencereden dışarıyı izlediğini gördüm. Yerde ve yatakta bir sürü tüy vardı. Sanki burada iki köpek kavga etmiş gibiydi. Ne olduğunu anlamak için iki kere usulca kapıyı tıklattım ve odaya girdim.
" Taylor ? Neyin var ? " diyerek yanına ilerledim. Benim yüzüme bakmıyor, hala dışarıyı izliyordu.
" Bir şeyim yok. " dedi. Sesi yorgun ve huysuz geliyordu.
" Sorun ne ?"
" Madison lütfen odana gider misin ? Rica ediyorum. Şu an çok sinirliyim, kalbini kırarım. " diyerek bana döndü. Mavi gözleri kan içinde kalmıştı.
Bir şey demeden odadan çıktım ve yatağa girdim.
--
Sabah olmuştu. Taylor kahvaltıyı hazırlıyordu. Çok mutluydu, birkaç saat önceki halinden eser kalmamıştı.. Beni görünce neşeli bir sesle "günaydın" dedi. Ben de "günaydın" dedim ve merdivenlerden inmeye başladım. Elinde çaydanlık vardı. Çay dolduruyordu. Gözleriyle bir kapıyı işaret etti.
" Bak orası lavabo. Yüzünü yıka da gel hadi. " dedi. Gösterdiği yere doğru gittim ve yüzümü yıkadım.
Kahvaltı çok güzel görünüyordu. Çok acıkmıştım. Taylor nazikçe sandalyemi çekti. Oturdum ve sonunda kahvaltı etmeye başladık. Dün gece hakkında konuşup onun moralini bozmak istemiyordum. Oldukça mutluydu, söylersem neşesi kaçardı. Bu yüzden şimdilik susmayı tercih ettim.
Kahvaltıdan sonra ben de kahve yapmıştım. Birlikte kahvelerimizi yudumluyorduk.
" Ee, bugün nereye gitmek istersin ? "
" Eve gitsem iyi olacak. " dedim.
" Bugün de kalsaydın. " diyerek ısrar etti.
" Taylor ben artık gitmeliyim. Başka bir gün tekrar buluşuruz. " diyerek yerimden kalktım.
" Sen bilirsin. O zaman ben seni eve bırakayım. "
--
Eve varmıştık. Arabayı durdurdu. Birbirimize bakmaya başladık. Bana doğru yüzünü yaklaştırdı. Ne yapmaya çalıştığını az çok tahmin edebiliyordum. Hemen yanağına bir buse kondurup arabadan indim. Camı açtı.
" Bir dahaki sefere affetmem ona göre." dedi ve göz kırpıp arabayı hareket ettirdi. Arkasından bakakalmıştım. Resmen şoka girdim. Ama sadece bir kaç saniye sürmüştü. Eve doğru yönelmemle ikinci şokumu yaşadım. Evin kapısı açıktı. Hızla içeri girdim. Eşyalar yerli yerindeydi. Jessica ve Sara'nın telefonları masada duruyordu. Ama içim hiç rahat değildi. Kesin bi sorun vardı.
İyi de bu kadar telaşla evden çıktıysalar sorun ne olabilirdi ?
Önerileriniz için yorum bırakmayı unutmayın. Dikkate alacağım. Ayrıca emeğim için lütfen oy vermeyi unutmayın.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Hoşçakalın. Sizleri kocaman öpüyorum. :**
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEÇİLMİŞLER #Wattys2019
FantasyDaha çok küçükken yetimhane' de tanıştılar. Hepsinin de gördüğü gizemli bir rüya onları avcılığa(ruh, iblis, cadı, vampir, yaratık) başlattı. Bu rüya ise aralarında bir sır olarak kaldı. Onlar bu iş için ' SEÇİLMİŞLER 'di. (01.08.2015)