Günlük...
Tamam. Bu sefer rüya değildi! Gerçekti. Evet Can bana "Seni Seviyorum" dedi. Kulaklarımla duydum. Ne olduğunu anlamamıştım. Can odadan çıkmasın istemiştim ama çıktı. O bana dost olalım derken neden şimdi bunu söyledi ki?
Kafam çok karıştı. Şu aptal odadan çıkar çıkmaz,evime varır varmaz Can'ı arayacaktım. Neyse. Can odadan çıktıktan sonra yine perdenin arkasından bir gölge gördüm ve yine annem olduğunu düşündüm ki bu sefer yanılmamıştım. İçeri annem girdi,gözleri kıpkırmızıydı. Öfkeden mi üzüntüden mi anlamadım. Annem yatağımın yanındaki koltuğa oturdu ve elimin üstüne elini koydu;
-Defne.. Canım..
Annem derin bir iç geçirdikten sonra duygusal bir konuşma yaptı;
-Defnem,çiçeğim,ömrüm. Hayattaki tek varlığım. Sana bağırdığım için özür dilerim. Fazla ileri gittim. O an çok gergindim. Çok korktum,çok..çok korktum. Senide kaybedeceğim diye çok korktum. Şu aptal hayatta yalnız kalacağım için çok korktum. Lanet olsun ki korktum. Avucumdaki son pırlantayı da denizin dibine düşüreceğim için korktum.. Eve geldiğimde bir daha seni göremeyeceğim diye korktum.... İyi misin bitanem,nasıl oldu? Neden oldu?Gözlerimden akmalarına izin verdiğim göz yaşlarımı sildim,annemi yalnız bırakabilirdim,bende korkmuştum,anneme babamı kaybettikten sonra bir daha bu üzüntüyü yaşatmak istemekten korkmuştum,bende yok olsaydım,annem toparlanmakta zorlanırdı,tanıdığı yoktu,kimsesi yoktu,babamdan sonra ona ben yardım etmiştim,ama bu sefer edemeyebilirdim,derin bir iç geçirdim ve bende annemden özür dileyip olan biten herşeyi anlattım;
-Bilmiyorum anne,ne oldu bilmiyorum. Demet'lere gittiğimde garip bir his hissettim. Kalbim sıkışır gibi oldu,boğazım düğümlendi konuşamadım. Dünya 5 katı daha çok ve hızlı dönmeye başladı. Kendime gelemedim. Ayağa kalktım ve etrafım kapkaranlık oldu. Biri ışıkları kapattı. Geri açtığında bu odadaydım.. Şey bu arada bende sana bağırdığım için özür dilerim. Sanırım bende fazla ileri gittim..-Ah bir tanem,hiç önemli değil.. Şimdi iyisin dimi?
-Sanırım.Konuşmamıza içeri giren doktor noktaladı. Ve birşeyler söylemeye başladı.
-Defne'cim umarım kendini iyi hissediyorsundur. Sanırım seni bugün taburcu edebiliriz. Bir problem olmadığını düşünüyoruz. Ama birazcık daha dinlensen iyi olur. Öğleden sonra evine dönebilirsin.
Kafamı onaylarcasına salladım. Tam karşımda asılı olan saate baktım saat daha sabah 8:30'du. Ve duygulandım. Sevdiklerim beni görmek için bu saatte yanıma gelmişti. Belkide beklemişlerdi. Bütün bir geceyi burda geçirmiştim çünkü. Burada bir günüm geçmişti. Ve Can'da beni görmek için yanıma gelmişti. Ama hala kafam karmakarışıktı. Kafamın içi sorularla çorba olurken,kalbimi birinin bir iple doladığını daha sonrada sıktığını hissettim,canım yanıyordu ve yine boğazım düğümleniyordu,yutkunamıyordum. Dünya yine 5 kat daha hızlı dönmeye başlıyordu,koltuklar dolaplar lunaparklardaki salıncaklar gibi öyle bir dönüyordu ki takip edemiyordum. Ve olan oldu. Yine biri ışıkları söndürdü. Etrafım kapkaranlık oldu. Büyük bir karadeliğin içinde kayboldum. Hiçbir şey göremiyordum. Karanlık beni içine çekiyordu. Direniyordum,en dibe gitmek istemiyordum ama yoruluyordum,çok yoruluyordum. Tam kendimi bırakacakken ses duydum,biri bana sesleniyordu. Algım açılmaya başlıyordu. Birinin kolumdaki serumla uğraştığını hissedebiliyordum. Birilerinin de bana seslendiğini duyuyordum,göz kapaklarımı açmayı denedim ama başaramadım. Karanlıktaki görünen ışığa çıkmak istiyordum ama olmuyordu. Biri beni sarsıyordu,bedenim iyice gevşiyordu,kendini serbest bırakıyordu. Fakat Can'ın sesini duyana kadar. Daha sonra annemin,Demet'in... Algım artık tamamen açılmıştı fakat gözlerim açılmak istemiyor gibiydi. Ama herkesi duyabiliyordum. Annem ve Demet ağlıyordu. Can doktora lütfen onu kaybetmeyin! Diye bağırıyordu. Sesi ağlamaklıydı. Çıldırmış gibiydi. Sesi hem sinirli hemde üzüntülü geliyordu,sürekli doktora yalvararak bağırıyordu. Artık onları daha çok üzmek istemedim ve son kez gözlerimin açılması için onlara yalvardım ve zorladım. Sonra kendilerini zorladıklarını hissettim ve yavaş yavaş biri ışıkları açıyordu. Etraf bulanıktı. Gözlerim tamamen açılmıştı. Herkesi net görebiliyordum. Hepsi perişan haldeydi. Can doktora sağolun sağolun, çok şükür! Diyordu. Sevinçten yalvarıyordu bu sefer. Annem ve Demet birbirlerine sarılıp mutluluktan ağlıyordu ve teşekkür ediyorlardı. Doktor ve hemşireler derin bir iç çekiyorlardı. Herkes büyük bir yükü sırtlarından atmıştı. Ve ben,bende koca bir delikten kendimi zar zor dışarı atabilmiştim. Bedenim yorgunluktan ağlıyordu. Kendini tamamen serbest bırakmıştı. Son gücünü,elimi delikten dışarı atabilmem için harcamıştı. Beynimin,bedenimin, büyük bir dinlenmeye ihtiyacı vardı çünkü bu ilk yaşadığımdan daha ağırdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Bir Kızın Günlüğü~
Teen FictionBir kızın günlüğü nasıl olabilir? Veya bir günlük sizin dostunuz olabilir mi? Yoksa sıradan bir defter mi olmalı? Defne,günlüğünü en büyük sırdaşı olarak görüyor.. Küçük yaşta babasını kaybetmek ona her ne kadar zor gelse de eski mutluluğunu kazanma...