Günlük..Okul çok güzel geçmişti. Ege ve Beren bizimle geldi. Bizim biraz ilerideki sokakta oturuyorlarmış. Bizde sohbet ede ede geldik. Eve gelir gelmez Kaan'la oturup hangi şarkıyı söyleyeceğimizi tartıştık. Birbirimize fikir söyleyip durduk.
''Şu aralar çok sık dinlediğim bir şarkı var. Onu söyleyelim.'' dedim. Bahsettiğim şarkı Model'in Yalnızlık Senfonisi şarkısıydı.
''Hangi şarkıymış o?'' dedi Kaan.
''Model'in Yalnızlık Senfonisi şarkısı.''
''Cidden mi? Ben o şarkıyı çok çalışıyordum. Ve çok severim o şarkıyı. Çok anlamlı.'' dedi. Gözlerinin içine baktım. Normal değildi. Bir hüzün,bir keder vardı kahve gözlerinde. Yoksa bu şarkı ona da mı kendini anlatıyordu? Yalnızlık..
''Tamam. Hadi provaa!'' dedim ona acısını unutturmaya çalışarak.
''Dur bir dakika. Sen bu şarkıyı çalabiliyor musun?'' dedim duraksayarak.
''Evet. Bu şarkıyı çok seviyorum ve çalmayı denemiştim. Sonra çabaladım ve çaldım. Sıkıntı yok.'' dedi gitarını kılıfından çıkartırken. Ben bunu söylemiş miydim? Kaan gitarıyla gelmişti evet. Ve ne olursa çalardı. Bizim evde piyano vardı ve küçükken hep o piyanonun başına geçer çalmaya çalışırdı. Sanırım Amerika'ya gittiği zaman bateri kursuna da gidip onu da öğrenmişti. Bu çocuktan yetenek akıyordu. Ben? Ben sadece söylüyordum. Ve piyano çalıyordum. O tuşlara basarken içimi huzur doldurduğu için çalmayı çok seviyordum. En mutsuz anımda bile çalardım çünkü beni mutlu hissettirirdi.
''Hadi o zaman.'' dedim ve derin bir nefes aldım. Bu şarkıyı sayamayacağım kadar çok dinlediğim için ezbere biliyordum. Kaan gitarını hazırladı ve başlamam için işaret verdi. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapadım. Bu şarkıyı nedense her dinlediğimde veya söylediğimde kendimi hatırlatıyordu. Tamam yalnız değildim ama sürekli sevdiklerimi kaybetmiştim. Babam,Kaan ve Can.. Kendimi hazır hissettiğimde bir kez daha nefes aldım ve şarkıyı söylemeye başladım.
Anladım, sonu yok yalnızlığın.
Her gün çoğalacak.
Her zaman böyle miydi? Bilmiyorum...
Sanki dokunulmazdı çocukken ağlamak.Alışır her insan alışır zamanla,
Kırılıp incinmeye.
Çünkü olağan yıkılıp yıkılıp,
Yeniden ayağa kalkmak.Yalnızlığım yollarıma pusu kurmuş beklemekte.
Acılar gözlerini dikmiş üstüme nöbette.
Bekliyorum, bekliyorum, bekliyorum...
Hadi gelin üstüme korkmuyorum!Bulutlar yüklü.
Ha yağdı ha yağacak üstümüze.
Hasret...
Yokluğunla ben baş başayız.
Nihayet...Şarkı bitmişti. Gözlerimi açtım ve gözyaşlarım özgürlüğüne kovuştu. Ne zamandır ağlıyordum ben? Kaan elindeki gitarı bıraktı ve elinin tersiyle gözünü sildi. Yanıma gelip oturdu. Bir dakika,geri alıyorum. Kaan? Kaan da mı ağlıyordu?
''Ağlama.'' dedi hüzünlü bir şekilde. Sesi titrek çıkmıştı. Elini yanağıma koyup baş parmağıyla gözümün yaşını sildi.
''Peki sen?'' dedim. Hep bana destek çıkarak kendini kaybetmemeliydi.
''İyiyim.'' dedi soğuk bir sesle ve ellerini hızla yüzümden çekip göz yaşlarını sildi. Kıyamam. Kaan karşımda ağlarken dayanamıyordum.
''Bu arada. Sesinin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum Defne.'' dedi konuyu değiştirmeye çalışarak.
''Abartma istersen.'' dedim utanarak. Sanırım yanaklarım kızarıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Bir Kızın Günlüğü~
Teen FictionBir kızın günlüğü nasıl olabilir? Veya bir günlük sizin dostunuz olabilir mi? Yoksa sıradan bir defter mi olmalı? Defne,günlüğünü en büyük sırdaşı olarak görüyor.. Küçük yaşta babasını kaybetmek ona her ne kadar zor gelse de eski mutluluğunu kazanma...