10. BÖLÜM:"ŞEYTAN"

131 30 3
                                    

Alnımdan akan bir ter damlacığını daha elimin tersiyle silerek devam ettim. Dakikalar birbirini kovalarken son olarak pizzayıda fırına koydum. Kollarımın feri kalmamıştı. Derin bir nefes vererek arkamdaki sandalyeye oturup yavaşça belimi yasladım. Bayadır temizlik yapıyordum. Bacaklarım bana lanet yağdırıyordu. Ama aldırmadım. Boğazımın kuruduğunu fark ettiğimden masadaki surahiden kendime bir bardak su doldurarak kafaya diktim. Uykum iyice bastırmıştı. Alt tarafı bir ev temizlemiştim. Kelimelerde kolaydı. Alışkın değildim işte. Belkide o yüzden bu kadar nazlanmıştım.

Fırından gelen bir sesle irkildim. Mis gibi her yer pizza kokuyordu. Bizim paşamızsa hâlâ uyuyordu. Saatlerdir sesi çıkmıyordu. Aslında biraz özlemiş olabilirim. Tamam biraz öküz. Yok canım bayağı öküz ama bilmiyorum farklı işte.

Masayıda hazırladım. Tek eksik kış uykusuna yatmış ayımız. Kaldırsam mı acaba? Çokta acıktım. En iyisi bi bakayım.

Zar zor merdivenlerden üst kata çıktım. Odasının önüne vardığımda hafif kapıya vurdum ama ses yoktu. İçimdeki şeytan içeriye girmem gerektiğini söylüyordu.

Kanatlı meleğim ise izinsiz girmemem konusunda beni uyarıyordu. Kanatlıyı elimin tersiyle iterek şeytana kulak verdim. Kapıyı yavaşça açarak parmak uçlarıyla adımımı attım.

"Ha!?"

Demir'in önünde tonlarca dosya vardı ve uyuya kalmışa benziyordu. Bu kadar kağıdı hiç bir arada görmemiştim. Acaba içinde ne yazıyordu. Şeytan beni arkamdan iterek dosyalara yönlendirdi. Masaya doğru ilerlerken Demir'i uyandırmamaya özen gösterdim. Bir kaç adımın ardından başımı iyice öne doğru götürerek okumaya çalıştım. Tam önümde Demir vardı ve uyuyan bedeni yüzünden düzgünce okuyamıyordum.

Demir bir an hareketlendi. Uykulu gözlerini bir müddet kırpıştırdı. Bedeninide sağ taraftan sola çevirdi. Gözlerini açtığı anda beni görecekti. Nefesim kesilmişti. Kocaman gözlerimi açmış adeta Demir'in beni görmesini bekliyordum. Azra kızım ne bekliyorsun. Hadi tabana kuvvet. Hızla kapıya yöneldim. Işık hızıyla odadan çıkıp kapıyı kapattım. Koşarak mutfağa ilerledim. Neyse ki yakalanmamıştım.

Ben az önce ne yaptım? Eğer beni görseydi neler olurdu? Şu merakım yüzünden başıma bir iş gelmese iyi olur. Elimi temposunu kaybetmiş kalbimin üzerine koydum. Gözlerimide kapatıp sakinleşmeye çalıştım. O sırada yukarıdan sesler geliyordu. Mutfaktan çıkarak sesin geldiği yöne bakmaya başladım.

Demir uykulu gözlerle ilerlerken çok yorgun görünüyordu. Bir elini saçlarının arasından geçirdikten sonra bana baktı.

Gene o his.

Nefesimi geri verince söze girdim.
"Dediğin gibi her şey hazır."
Basamakları bitirip önümde dikildi. Etrafı gözleriyle süzdükten sonra bu sefer söze o girdi.

"Aferin."

Harika duymak istediğim tek kelime buydu 'Aferin'
Peki ya gördüklerim, duyduklarım, bu hisler? Bunların cevabı kimdeydi?

Kafamı iki yana hafifçe salladıktan sonra arkamı dönerek ilerledim.
Adımımı atmaya kalmadan güçlü parmaklar kolumu kavradı. Hızla gövdesine yapıştım.

"Nereye?"

Diye çıkıştı.Nefes alış verişini hissediyordum. Yeni çıkan kirli sakalına gözlerim kaydı. Tek kelimeyle kusursuzdu. Bir kızın bile kıskanabileceği derecede mükemmeldi. Hatları belli bir yüz yapısı vardı. Elmacık kemikleri olabildiğince belirgindi.

"Yeterince incelediysen artık yemek yiyelim. Çok açım."

Söyledikleri sebebiyle gözlerimi kocaman açtım. Onu incelemiyordum bikere. Yani ben sadece bakıyordum. Gözüm kaydı. Yoksa canım niye bakıyım elin katiline. Dimi ama?

Beni yana çekerek mutfağa girdi. Peşinden bende ilerledim. Sonuçta tek aç olan tek o değildi.
Eline bir teneke cola alıp yerine oturdu. Bende pek sevmesemde onun yaptığı yapıp dolaptan bir tane daha cola alıp karşısına oturdum.
Uzun süreli bir sessizlik ortama ayak uyduruyordu. Tek kelime etmeden önümüzdekileri yedik. Yarın çok önemliydi. Tüm gücümlede çalışmıştım. Ev önceki haline göre yeni gibi duruyordu. Aklıma yeni sorularda eklenmişti tabi. O dosyalarda ne yazıyordu?

Olduğum yerde sıçradım. Düşüncelerime dalmışken Demir'in telefonu çalmaya başlamıştı. Gözlerim istemeden o yöne dönmüştü. Yan cebinden çıkardığı telefonu açarak konuşmaya başladı.

"Bir sorunmu var?"

Diğer tarafta konuşanın sesini duyamıyordum. Hiç bir duygu örneği sergilemediğinden kötü veya iyi bir haber olduğunu anlayamıyordum.

"Hemen geliyorum."

Hızla telefonu kapattı. Yanımdan geçerek merdivenlere ilerledi. Arkasından kalkarak onu izledim. Odasından saatini ve cüzdanını alarak geri indi. Cüzdanı arka cebine koydu. Hızlı adımlarla inerken saatini takmaya çalışıyordu. Anlam verememişcesine ona bakıyordum. Kolumdan tutarak çekmeye başladı. Adımlarına ayak uydurmaya çalıştım. Kapıyı açarak evden çıktık. Anahtarın düğmesine basarak arabayı açtı.
Siyah BMW'sine yaklaştığımızda kolumu bırakarak oturmamı işaret etti. O şöför koltuğuna otururken bende yanına oturdum. Acelesi var gibi duruyordu. Anahtarı çevirerek gaza bastı.

"Nereye gidiyoruz?"

"Selin ve Eray hemen gelmem gerektiğini söylediler."

Sorduğum soruya cevap verdi. İlk defa böbürlenmeden. Demir bana cevap verdi.

"Bir kaç soru sorsam? Olmazmı?"

"Sor bakalım."

Şaka değil dimi? Hala bana bağırmadı kızmadı. Aklımdaki sorular bütün günümüzü alırdı. O yüzden en önemlilerini sormalıydım. Tabi bu şaşkınlıkla.

"Hakkımda onca şeyi neden öğrendin?"

"Hm basit soru. Kendini fazla önemseme. Evimde kalıyorsun. Ve yabancılara alışkın olduğum söylenemez. Senin hakkında bir kaç bilgi zararlı olmadığını kanıtlayabilir. O yüzden işim bitene kadar benimlesin."

Demek sadece evinde kaldığım içinmiş. Başka neden olucaktı ki? Demir haklı kendimi fazla değerli görmemem gerek. Abartmışım tek sorun bu.

"Peki ya Derin'le aranızdaki bu olanlar. Düşman olmadığınıza göre bunun sebebi ne olabilir?"

"Uzun bir hikaye şuan o kadar vaktimiz yok."

En merak ettiğim sorulardan biride buydu. Bunu öğrenmem gerekiyordu.

"Başka zaman anlatırsın o zamana kadar ben beklerim."

"Bakarız."

Net cevap değil. Anlatmaya bilirde olmaz bunu kabul etmemeliyim.

"Söz ver lütfen."

Bıkmış gibiydi. Bana döndü ve sıkılmış bir halde "Söz" dedi. Bu sevinmeme sebep olmuştu nede olsa ilk defa onunla böyle konuşmuştum. Sırıtarak camdan bakarken havanın karardığını fark ettim. Etrafta tek tük insanlar vardı. Demir arabayı sertçe park etti. Bu sarsılmama sebep oldu. Onu izleyerek arabadan indim. Kapıyı kapatırken başımı kaldırıp geldiğimiz yere baktım.

"Burasıda neresi böyle?"

♧♣♧♣

Uzun zaman oldu sonunda bitirdim.
Umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı belirtin lütfen.

İyi Halt EttinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin