4. BÖLÜM:"OKUL"

296 57 2
                                    

***

Büyükbabamı?

Bana mı öyle geliyo yoksa bu cocuk gerçekten dengesizmi?
Insan büyükbabası geldi diye sinirlenebilirmiydi?

Bir anda bana dönen iki çift göz beni rahatsız etti. Bu ailede böyle bakmak genetikti sanırım.

"Peki beni bu güzel kızla tanıştırmayacakmısın Demir ?"

Bir anda bir kol belimi doladı ve evet Demir beni kendine çekerek bedenlerimizin birbirine değmesini sağladı. Bana dönerek sırıttı:

"Sevgilim büyükbaba."

Bu kulaklarımın bana oynadığı bir oyunmuydu? yoksa Demir benimle dalgamı geçiyordu.

Bir katilin sevgilisi rolünde oynayamazdım.

Sanırım buda o saçma planının bir parçasıydı. Bu sebepten sesimi çıkarmadım.

"Beni çok şaşırttın Demir. Peki bu sevgilinin adını öğrenebilir miyim?"

Biran duraksadı. Arkadan bir el bana çimcik attı. Ne kadar bağırmak istesemde adımı bilmediğinden ortaya atıldım:

"Ben Azra Ünal efendim."
Bana baktı ve gülümsedi.
Demir' de rahatlamışcasına koltuğa oturdu. Benide çekerek yanına otutturdu.

Bir sey fark ettim. Karnım gurulduyordu. Gerçekten çok acıktımıştım. O kadar koşmamım sebebi olsa gerek.

"Yemek hazır efendim."

Bu tonton teyzeye iyice kanım ısındı. Sanki aklımı okuyordu.
Yemeğe oturduğumuzda ilk gördüğüm seylerden yemeğe başladım. Şuan görgü kuralları umrumda değildi. Servise başladıklarında kendimi kaybettim.
İki şaşkın kafa bana dönüp baktıklarında yerin dibine girdim. Yavaşça kafamı yemekten kaldırdım.
Tamam tamam insanlaşıyorum.

***

İyice doyduğumu hissettiğimde güzelce arkama yaslandim.
Masadaki iki adam ciddiliğini koruyordu. Ne kadar sıkıcı bir aile bende kendi hayatımı renksiz sanırdım.

"Yemekler çok güzel olmuştu. Ellerine sağlık teyzeciğim."

"Sağol kızım. Afiyet olsun."

Son iki saatte kurduğum tek cümle ve güzel bir cevap veren insan. Bu beni sevindirmişti.

"Ee Azra nerede okuyorsun?"

"Be..."

Cevap vermeye kalmadan Demir büyükbabasıyla olan konuşmamızın içine atıldı;

"Bizim okulda okuyor büyükbaba"

"Bende bunu duymayı umuyordum."

Son beş saatte hayatım anca bu kadar değişebilirdi.

Yanımdaki sandalyeyin geriye çekildiğini hissettiğim de Demir'in ayağı kalktığını fark ettim.

"İzninle büyükbaba biz odama çıkalım."

"Tamam oğlum."

Demir kalkmamı işaret etti. Ne olduğunu anlamasamda dediklerini yapmak zorundaydım. Ben Demiri takip ederken bir ses durmamıza sebep oldu:

"Demir! Bu kadar çabuk değişebileceğine açıkçası pek inanmamıştım. Beni her zaman gurulandırıyorsun oğlum."

" Sağol büyükbaba."

Arkamızı dönüp ilerlediğimizde Demirin suratı iyice düştü. Merak damarlarım kabarmış durumda.

Yukarı kata çıktık ve bir kapının önünde durduk. Demir kapının kolunu çevirdiğin içerdeki manzara korkmama sebep oldu.

Odanın tamamı siyahtı. Ama güzel dekor edilmişti. Perdeler kapalı olduğundan oda karanlık ve havasızdı.

Bir an aklımdan çıkan şey dank edince "Ceren!" Diye mırıldandım.Demir anlamsızca bana baktı.

"Şey ben telefonumu soyunma odasında unuttum. Arkadaşım beni çok merak etmiştir. Telefonunu kullanabilirmiyim?"

Sanırım hayatımda sorduğum en saçma soruydu. Bir katilin elindeyken sana telefonmu vericek Azra ne komiksin..

Bir anda bana bir sey fırlattı bende tuttum. Baktığımda bana telefonunu vermisti. Bu sefer anlamsızca bakma sırası bendeydi.

"Nasıl yani? Sen şimdi bana telefonunu mu verdin? Polisi aramamdan korkmuyomusun? Sonuçta bir katilsin?"

Aklımımı kaybettim ben ne diyorum. Bir yere bir ara ağzımı dikmem gerektiğini not almam lazım.

"Polisten korksaydık katil olmazdık."

Duyduğum ergen cümlesinden sonra yüzümü buruşturdum.

Daha fazla uzatmadan telefonun tuş bölümüne girdim. Demir ise yatakta uzanmış kafasının altına ellerini koymuş dinleniyordu. Nihayet telefon açildi

"Efendim."

"Alo Ceren ben Azra. "

"Ne Azra senmisin? Azra nerdesin? İyimisin? Hemen seni almaya gelelim. Azra konuşsana bir sey mi oldu?"

"Sakin ol tamam! Ben iyiyim. Doğrusunu istersen bende nerde olduğumu bilmiyorum. Ama Beni merak etmeyin. Gelince sana her seyi anlatırım. Babama sizde kaldığımı söylersin. "

"Azra azra sen ne diyo..."

Cerenin asla susmayacağını bildiğimden telefonu suratına kapatmaktan başka çarem yoktu. Oldukçada yorgundum.

" Şey ben uyuyabilirmiyim? Bide giyebileceğim bir şeyler falan varmı?"

" Takıl kafana göre. Kızlardan kalan bir şeyler olucaktı."

"Ayy çok misafirperversin hatırlatta bir daha sana kalmaya geliyim."

Gelen kızlardan kalan kıyafetlermiş..

hah..

Ama şuan o kadar uykum var ki üzerimdeki kıyafetlerle bile yatabilirim.

" Peki nerede uyuyacağım?"

"Koltuk orada"

Pis egoist. Yüzde yüz katkısız odun.

Koltukta yatıcaktım. Her zaman ki gibi başka çarem yoktu.Bulduğum pikeyide alıp koltuğa doğru uzandım.
Hayatım boyunca böyle bir gün geçireceğimi asla hayal edemezdim. Ama bu belanın içindeydim artık. Güzel ve tatlı ilerleyen bir videonun içinden çıkan canavar gibi buda hayatın bir süprizi oldu bana.

Ama şuan tek yapmak istediğim uyumaktı ve göz kapaklarıma yenik düşerek kendimi bıraktım.

***

Yüzümde hissettiğim şeyin rahatsızlığıyla gözlerimi araladım. Aniden yerimden fırladım.

"Se- sen ne yapıyorsun!"

"Ayı gibi uyuyordun. Seslendim ama kalkmadın.Hadi şimdi kalk okula gidiyoruz."

Üstüm ıpıslak bir halde donarak yerimden kalktım. Bir insan su dökülürek uyandırılırmı?

" Kıyafetlerin orda. Sakın beni bekletme!"

Ya bir katilin elindeykendemi okula gitmek zorundayım ? Adalett!

Demir odadan çıktı. Bende kıyafetleri giymek için banyoya girdim. Bir okul kıyafetine göre oldukça güzeldi. Saçımıda yukarıdan bağladım. Demirin uyarısı aklıma geldiğinde aceleyle aşağıya indim.
Kahvaltı masasında iki adamda her zamanki gibi ciddiliğini ortaya koymuştu.

Hadi Bakalım Başlıyoruz.

***

Geç oldu ama bu bölümü çok severek yazdım. Aldığım yorumlardan dolayı çok mutlu oldum. Hepinize çok teşekkür ederim :)

İyi Halt EttinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin