5. BÖLÜM:"YARDIM"

285 54 3
                                    

Yanımdaki sandalye geriye doğru çekildi.
Demir ayaktaydı. Bana bakmasıyla beraber bende kalktım. Daha sonra büyükbabasına döndü:

"Biz kalkalım büyükbaba. Okula geç kalmak istemeyiz dimi? sevgilim?"

Tekrar bana bakınca ne kadar içimden ben isterim demek istesemde kafamı salladım.

"Tamam oğlum. Ama şunu unutma çok çalışman lazım!"

"Biliyorum."

Kapıdan çıktık arabaya doğru ilerlerken Demir'in suratı gene asıktı daha fazla dayanamadan:

"Ya sen hep böylemisin yüzü sert kaşları çatılı elinden şekeri alınmış bebek gibi yani eminim annen babandan senin bu huyundan şikayetçi oluyorlardır."

Bi anda hızlıca bana döndü. Çok korkutucu gözüküyodu. Nefesini hızlıca alıp veriyordu. Ve elini yumruk yapmış olabildiğince sıkıyordu. Bir iki adım geri attım. Üzerime doğru yürümeye başladı. Kalbim çok hızlı atıyordu. Çünkü şuan beni öldürücekti. Hak etmiştim. Gene saçmalamıştım.

"Özür dilerim. Ben sadece biraz seni güldürmek istemiştim."

"Sence gülüyormuyum!"

Hayır gülmüyordu. Aksine beni korkutuyordu. Sertçe arkasını döndü ve şöför koltuğuna oturdu. Bende tırsarak yanına oturdum. Az önce yaşadığım şeylerin korkusunu hala atlatamamıştım. Sakince ilerlerken arkadan gelen hafif müzik beni rahatlatıyordu.-Demi Lovato
Neon lights- Müzik dinlemek beni düşüncelerimden arındırıp kendimi ritme kaptırmama sebep oluyordu bu yüzden müzik benim bir parçamdı. Odamda kulaklığımı takıp bağırarak şarkı söyleyip deli dans etmek işte bu bendim.

Demir arabayı durdurduğunda geldiğimiz yere kafamı kaldırarak baktım. Burası bir okulmuydu? yoksa cennetten bir köşkmü?

Waw gerçekten harikaydı. Arabadan indim ve Demirin arkasından onu takip etmeye başladım. İleride Eray ve bayan mükemmel vardı. Şuan fark ettimde onların hiç birinin üzerinde okul kıyafeti yoktu. Sadece ben giyinmiştim.

" Demir! Bu o kız değilmi?"

"Sorma Eray! Sana dediklerimi iyice araştırdınmı?"

"Evet."

"Tamam beyler hadi gidelim."

Bayan mükemmelin ortaya atılmasıyla ilerlemeye başladık. Okuldan içeri girdiğimizde herkes bize bakıyordu. Kızlar bana bakıp gülüyordu. Bu beni oldukça utandırdı. Başımı öne doğru eydim. Tüm herkes geri çekilerek bize yer veriyordu.Demire hayranlıkla ağızları açık kızlar bakıyordu. Bayan mükemmelede erkekler. Bir ara arkadan bir ses:

"Eray seni seviyorum."

Diye bağırdı. Böyle demesiyle tüm herkes cesaret almalı ki:

"Demir bende seni."

"Selin benimle çıkarmısın? Sana aşığım"

Buda neydi böyle nasıl bir yer burası. Tüm herkes çılgınca bağıp birbirlerini alkışlıyordu. Gözüm Demire kaydı oda benim gibi düşünüyordu ki sinirlenmişe benziyordu.

"Kesin Sesinizi!"

Demir'in bağırmasıyla ortalık sessizliğe büründü. Tüm o gürültünün kesilmesiyle beraber ilerlemeye devam ettik.

Büyük bir odaya vardık. Burası hiçte sınıfa benzemiyordu. Odanın içinde uzunlamasına bir kütübhane her biri için ayrı deri koltuk bütün bir duvar boyunda cam ve özel sıralar evet burası kesinlikle bir sınıf değildi.

Burası onlara özeldi. Hepsi yerlerine oturdu. Bense bir tane boş olan koltuğa oturdum. Oldukça gergindim. Ne olacağı hakkında hiç bir fikrim yoktu. Demir'e baktım. Elini çenesinin altına koymuş ve gözleri kısık bir halde düşünüyordu. Kafasının içinde neler dönüyor anlamak mümkün değildi. Daha sonra içeriye bir bayan girdi. Topuk sesleri kulağımda çınlıyordu. Kırmızı kısa bir elbise giyinmişti.

"Günaydın gençler.Derse hazırmıyız?"

Gerçekten bunu soruyormuydu?
Yada cevabını bilmiyormuydu?
Ben kendi fikrimi söyleyeyim;
-Hayırr!

Ben ders dinleyen bir tip değilimdir. Sadece babamın takıntıları sebebiyle evde bolca test çözer konuları öyle anlardım. Şanslıyımki çok çalışkan bir öğrenci olarak gösterilirdim. Bunun sebebi notlarımdı. Ama ben ders dinlemezdim.

Kendi okulumda olsam şimdi sırama sarılmış uyuyor olurdum. Ama şuan bu mümkün değildi çünkü hoca pür dikkat bizi izliyordu.

Kendini öğretmen sanan bayan manken bana doğru gelmeye başladı:

"Sen yenimisin?"

"Evet kısa bir süreliğine."

"Hm ben özel öğretmeniniz Rocky. Neyse konuyu dağıtnadan derse başlayalım."

***

Neyseki ders bitmişti. Demir, bayan mükemmel ve Eray bir şeyler tartışıyorlardı. Ne kadar merak etsemde çok sıkıldığımdan bahçeye çıkmak istiyordum. Onlara fark edilmeden sınıftan çıkmayı başardım. Bu okulda kaybolmama şansım %93 olmasına rağmen çıkışı bulmaya çalıştım. En sonunda pes edip birine sormaya karar verdim.

"Şey çıkış ne tarafta acaba?"

Çocuk bana bakıp güldü.

"İki kat aşağıda sağda."

"Tamam çok sağ ol."

Aşağıya doğru ilerledim. Ayaklarım kopmuştu ama sonunda kendimi dışarı atabilmiştim. Yüzüme değen rüzgarın yumuşaklığı tüm yorgunluğumu almıştı.
Nereye gittiğimi bilmeden yürümeye başladım. İleride çiçeklerle süslenmiş bir bahçe vardı. Oraya doğru ilerledim hava iyice soğumaya başlamıştı. Burası çok büyüktü. Ağacların içinden geçerek harika bir yere rastladım küçük bir köprü ve altından akan hafif bir dere.

Bir saniye bir bank. Ve o bankın özerinde çok yakışıklı bir çocuk.

Ellerini kafasının altına koymuş gözleri kapalı ve ayaklarınıda yere doğru uzatmış doğanın verdiği huzura kendini kaptırmıştı. Usulca yanına gittim ve oturdum beni fark etmiş olmalı ki hemen bana döndü ve anlamsızca baktı:

"Sende kimsin ve burda ne işin var?"

"Ben burda yeniyim. Ve bende doğayı severim. Burada ne yapıyordun?"

"Bu seni ilgilendirmez."

"Niye bu kadar kabasın!!Aynı Demir gibi!" Diyerek homurdandım.

"Bir dakika sen Demir'mi dedin? Onu nerden tanıyorsun?"

"Şuan onun elindeyim. Ve bir oyun oynuyoruz. Yani bir planı var ve ben onun istediklerini yapmak zorundayım. Yoksa beni öldürür. Çünkü o bir Katil."

Sinirlenerek bankın kenarına bir yumruk attı. Ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yok ama belki bu çocuk bana yardım edebilirdi. Kaçmam için.
Daha sonra ona baktıp adını ve kim olduğunu bilmiyordum.

"Bana yardım edermisin??"

***

Evett değerli okuyucularım yeni biri daha aramıza katıldı bu bölüm hakkında neler düşünüyorsunuzz açıkçası çok merak ettimm:) Azra gibi bende meraklıyımdır:)
Neyse ben çok fazla uzatmıyım.
Öpüldünuz :*

İyi Halt EttinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin