Değerli okuyucu, hoş geldin!
Bundan tam 11 yıl önce yazmış olduğum kitabı okumak üzeresin
Ve dilerim beğenirsin.
Sevgiler.
*
Türünün son varisi ve korkunç bir varlığın soyunu taşıyor!
19 yaşındaki Sima Arweyn, bir gece yarısı akıllara durgunluk ver...
Nasılsınız? Dilerim iyisinizdir. Ben fazlasıyla heyecanlıyım!
Aykuşağı serisinin 10 yıllık bir kitap olduğunu ve 2015 yılında wattpad'ten yayımladığımı benimle bu yolda yürüyen eski okuyucularım bilir, yeni okuyucularıma da söylemek isterim. Evet oldukça eski bir kurgu :)
Önceden belirtmiştim; defalarca düzenledim defalarca yeniden yazdım ama şimdi Aykuşağı'nı gerek senaryosu ile gerek karakterleri ile tekrardan ele alıp çok daha sağlam bir şekilde sunacağım size.
Bölümleri belirli tarih aralıklarıyla yayımlayacağım. Bazı karakterler olmayacak ve geri planda kalanlar ise kendini daha çok ön plana çıkaracak.
Şimdi giriş bölümü ile sizleri baş başa bırakıyorum. Başlamadan önce oy vermeyi unutmayalım lütfen. ❤
AYKUŞAĞI SERİSİ BİRİNCİ KİTAP:
*YANGIN VE YAKUT*
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Zamanın kalbi yanarak attı. Işıklı bir dildi. Ateşe karşılık ateş.
Gökyüzün acımasızca yanmaya çalışıyor ve zamanın kara kalbine ateşten bir mızrak saplanıyordu.
Asırlar boyu var olan büyük yapı, dolunayın altında aydınlanırken, yaşlı adamın zihni korkunun pençeleriyle doluydu ve gözleri, bu karanlık imparatorluğun derin ve yüksek kubbesine çevrildi.
"Efendim," dedi koyu saçlı siyahlar içindeki muhafız. "Kızı bulduk."
Duydukları karşısında tepeden tırnağa ürperdi. Yıllardır aradığı tehlike artık nefes kadar yakınındaydı. "Nerede?" Diye sordu sesinin titremesine engel olarak.
"Tam olarak adresi yok..." Kendisine nazaran çokça genç görünen muhafızın önünde birleştirdiği elleri kaskatı kesildi. Dişlerini sıktı ve eğik başını kaldırarak karşısındaki soluk yüze baktı. Efendisinin gözlerindeki duyguları açıkça görebiliyordu, düşmanın yapabilecekleri onu müthiş bir şekilde korkutuyordu.
Muhafız, "Arthur'un ordusu," dedi, "Binbaşı Ma-"
"Öldürdü mü?"diye sözünü kesti hevesle. Yaşlı adam arkasında birleştirdiği ellerini serbest bırakıp, muhafaza doğru büyük adımlarla yaklaştı. Sözü geçen bilinmezlikle yüz yüze gelmek isteyeceği son şeydi.
