1. Bölüm- Sıra Arkadaşı

782 21 2
                                    

Kapıdan içeri giren kişiyi gördüğümde ağzım bir karış açık halde bakakaldım. Tamam, belki yanında dikilen ve küstah bakışlarını tahtanın önündeki kaşları çatılmış öğretmene yöneltmiş kişi kadar yakışıklı değildi, ama bana göre kesinlikle ondan -zilyon kat- daha iyiydi.

Pekala, damdan düşer gibi konuya girdiğimin farkındayım; ama iki sıra önümde sahnelenen oyuna dikkat kesildiğim için size kendimi tanıtamadım. Ela ben. Ela Katman. Gayet sıradan bir lise son öğrencisi, bir kitap kurdu ve bir kahve bağımlısı. Dört yıldır yaklaşık üç metre ötemde kapıya yaslanmış bir şekilde sınıfa göz gezdiren Barkın Maran'dan hoşlanan, monoton bir hayatı olan, gayet sıradan bir genç kız.

-"Şimdi kıyamet kopacak." diye fısıldadı en yakın arkadaşım Kuzey yan tarafımdan.
-"Sarp yırtar yine, yapmadığı şey değil." diye cevap verdim gözlerimi Barkın'dan ayırmadan.

-"Bu geç kalma işine artık daha fazla müsamaha göstermek istemiyorum, Sarp." dedi Bay Dikici. "Zaten derslerdeki tutumun da oldukça rahatsız edici. Sırf senin ve bazı arkadaşların yüzünden yeni bir sınıf düzeni yapmak zorunda kalacağım." Tüm sınıftan mızırdanmalar ve homurtular yükselirken Barkın araya girdi.
-"Bay Dikici, gerçekten çok üzgünüz. İkimiz de. Lütfen bu seferlik bizi bağışlayın. Bir daha aynı davranışı sergilemeyeceğimize dair size güvence verebilirim."
-"Hayır Barkın, bu sefer Sarp'ın yakasını kurtarmana izin vermeyeceğim."
Orta yaşlı edebiyat öğretmenimiz kırlaşmaya başlayan saçlarında ellerini gezdirerek gözlerini benim olduğum tarafa çevirdi.
-"Ela, sen Barkın'ın yanına geç. Kuzey de Sarp'la otursun." dedi sonunda tatmin olmuş bir sesle. İtiraz etmeye hazırlanıyordum ki bir farkındalık dalgası vücudumu kapladı. Barkın'ın yanında oturacaktım. Üç yıldır dikkatini çekmeye çalıştığım Barkın, yanımda oturacaktı. Heyecanla içimi çektim ve eşyalarımı toparlayıp sıradan kalkarken Kuzey'e "Görüşürüz." diye fısıldadım. Barkın'ın her zaman oturduğu sıraya yönelirken Sarp da eşyalarını toplayıp hızla Kuzey'in yanına yerleşmişti. Çantamdan defterimi ve kalemliğimi çıkardıktan sonra saçımı onuncu kez kulağımın arkasına sıkıştırdım. Öğretmen arkasını dönüp tahtaya bir şeyler yazmaya başlayınca ben de not tutmak için boş bir sayfa açtım, bir yandan da göz ucuyla Barkın'ı izliyordum. On beş dakika kadar sessiz bir şekilde yazı yazdıktan sonra saçlarımda sıra arkadaşımın ılık nefesini hissedince ürperdim ve yerimde belli belirsiz zıpladım.
-"Erken uyanmak berbat bir şey."
-"Kesinlikle." diye mırıldandım kendime sakin olmayı telkin ederken.
"En yakın arkadaşım tarafından zorla uyandırıldığım için kafeine olan ihtiyacımı karşılama fırsatını bile bulamadım." Barkın gülümsedi ve elini uzattı.
-"Ben Barkın."
-"Ela." dedim ben de elimi uzatarak. Elim elinin içine kayarken benim gereğinden fazla beyaz tenimin onun -mükemmel derecede- bronz teniyle oluşturduğu tezatlık dikkatimi çekti. Erkeksi parfümünün kokusu burnuma dolarken gergince saçlarımla oynamaya başlamıştım bile. Dört senedir farklı buluşma ve aşık olma senaryoları üretiyordum kafamda ve bu kesinlikle onlardan biri değildi. Ama tanışmış olmamız bile başlı başına bir mucize olduğu için -yeni favori hocam olan edebiyat öğretmenimiz sağ olsun- bunu çok da takmadım. Şu an hemen yanımda Barkın Maran oturuyordu ve benim için geri kalan hiçbir şey önemli değildi.

-"Aslında teneffüste kahve almak için kafeteryaya gidecektim. Gelmek ister misin? Senenin geri kalanı boyunca yan yana oturacağım kişiyi daha yakından tanımak isterim."
Evet, evet, milyonlarca kez evet!
-"Bu harika olur." dedim omuz silkerek, sanki tüm hücrelerim zıplayarak gülünç derecede neşeli bir mutluluk dansı yapmıyormuş gibi. Gülümsediğinde eriyeceğimi sandım ama neyse ki böyle bir şey olmadı. Ellerimi birbirine kenetleyip önüme dönerken, sınıfın diğer tarafından gelen gülüşmeler dikkatimi çekti. Sarp arkasını dönmüş; parlak siyah saçlarını savurarak kıkırdayan bir kızla konuşuyordu. Gözlerimi devirdim ve dikkatimi tahtaya verdim.

ÇapkınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin