9. Bölüm- İkinci Şans ve Hatalar

202 11 0
                                    


Bu kızı sevmiştim.

Tanıştığımız andan itibaren konuşma tarzı ve düşüncelerini ifade etme kabiliyeti beni şaşırtmaya devam ediyordu.

-"Aşk acısı filan çektiğim yok." dedi Derin, Barkın'ın beni aradığını anlattığımda. "Sadece, hoşlandığım bir çocuk vardı ve artık yok." dedi. "Okuldan ayrıldı. Ağlama sebebim başka bir şey."
-"Nedir diye sorarsam, çok mu özeline girmiş olurum?"
-"Hayır, bunu sana anlatabilirim. Başıma çok saçma bir şey geldi ve tüm okulun önünde rezil oldum."
-"Ne gibi?" Kızıl kahve saçından bir tutamı parmağına dolayıp iç çekti.
-"Ben şarkı söylemeye bayılıyorum. Ve okulda düzenlenen bir konserde, ön grubun solisti hasta olduğu için benim söylememi önerdiler. Ben de sahneye çıktım ve şarkıyı söylemeye başladım."
-"Ve..." dedim devam etmesi için.
-"Yanlışlıkla ayağım mikrofonun kablosuna takıldı ve hoparlör sistemi bum! Pelt oldu. Tabi ben de bu sırada düştüm ve beni apar topar sahneden çıkardılar."

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
-"Gülebilirsin. Ben olsam kahkahalar atardım." dedi Derin bana bakarak. "Uf. Okul müdürü de tüm ses sisteminin faturasını bizim eve gönderdi. Ama asıl sinir bozucu olan, grubun aşırı tatlı bateristinin önünde rezil oldum."
-"Ha, şimdi anlaşıldı." dedim. "Tanıdığım biri mi?"
-"Olabilir. Seninle yaşıt. Adı Çağrı. Sarışın, böyle uzun boylu, ipe sapa gelmez serseri saçları var..."
-"Dur, dur, dur. Çağrı'yı tanıyorum. Yan sınıfta." dedim. "İyi bir çocuktur ama şey..."
-"Ne?"
-"Biraz salak bir tip. Ama arkasından konuşmak istemem."
-"Ay saçmalama! Anlat çabuk."
-"Madem ısrar ediyorsun..." dedim sırıtarak ve bağdaş kurdum. "Geçen sene bizim sınıftaydı ve biraz dalgın. Bilmiyorum. Çok... Sığ." Evet, doğru kelime buydu. Çağrı hoş çocuktu -inkar edemem- ama sadece hoştu işte, sorun da bu. Akıl yerine bronz ten kurtaramıyordu durumu.

-"Eh, zaten çok tipim değildi." dedi Derin omuz silkerek. "Ben koyu renk saç- koyu renk göz kombinasyonunu tercih ederim." Gülmeye başladım. Cidden, pizzanın üzerine malzeme seçimi yaparmış gibi söylemişti.

-"Ee... Siz Barkın'la?"
-"Çıkıyoruz." dedim.
-"Aman Tanrı'm! Onun seninle çıkması inanılmaz. Önceki sevgilileri berbattı."
-"Bu bana bir iltifat mı?"
-"Sanırım öyle." dedi Derin gülümseyerek.
-"Berbattı derken?" dedim, Barkın'ın eski sevgilileri fikri hoşuma gitmemişti.
-"Biraz... Gariplerdi. Zaten çok kız arkadaşı da olmadı. Kızlar genelde Sarp'ı tercih eder."
-"Barkın ile Sarp'ın arasında bir rekabet olduğunu mu düşünüyorsun?"
-"Sarp ne düşünüyor bilmiyorum ama Barkın bence onu rakip olarak görüyor. Ama seninle onun hakkında dedikodu yapmam ne kadar doğru, onu bilmiyorum."
-"Biz dedikodu yapmıyoruz ki. Gerçekleri söylüyoruz." dedim sırıtarak. "Seni en yakın arkadaşımla tanıştırmam lazım. Kuzey sana bayılırdı."
-"Kuzey Cengiz mi?"
-"Evet, sen onu tanıyor musun?"
-"Hı hı. Bizim matematikçinin favori öğrencisi. Sürekli ondan bahsediyor." Güldüm. Kuzey matematikçiye çok iyi davranırdı, eşyalarını taşımayı filan önererek sene sonuna yatırım yapardı. Ders notları pek parlak olmadığı için.

-"Kendisi harika bir öğrencidir." dedim, özellikle vurgulayarak. O sırada kapı tıklatıldı.
-"Hey, kızlar gelebilir miyim?"
-"Tabi." dedi Derin Barkın'a ve Barkın kapıyı elinde iki kahve kupasıyla açarak içeri girdi.
-"Size kahve yaptım. Ela, bu seninki. Sütlü ve iki şekerli, kremasız." dedi ve ben bunu hatırlamasına şaşırırken yüzüne çok tatlı bir gülümseme yerleştirdi.

İşte şimdi, dört yıldır hoşlandığım Barkın Maran gibi gözüküyordu.

-"Bu da seninki, ufaklık. Kremasız, şekersiz, sütlü, karamel şuruplu."
Ufaklık dediğini duyan Derin yüzünü buruşturdu.
-"Teşekkürler." dedim kahvenin kokusu içime dolarken.
-"Önemli değil, asıl ben sana geldiğin için teşekkür ederim." Duraksadı ve pencereye baktı. "Yağmur yağıyor hala. Bugün hiç dinmedi." dedi Barkın yanıma otururken.

Pencereye vuran yağmur damlalarını görünce aklıma Sarp ve arabada konuştuklarımız geldi.

Acaba şimdi ne yapıyordu?

Gözlerimi hemen pencereden kaçırdım. Ne düşünüyordum ben?

-"Ee, Ela? Ne zaman çıkmaya başladınız?"
-"İki gün önce." dedim. "Maskeli baloda."
-"İki gün mü?" Barkın'a döndü. "Bana nasıl söylemezsin?"
Ağabeyi omuz silkti.
-"Daha yeni çıkmaya başladık. Ve gördüğün gibi, söyledim."

O sırada kapı zili duyuldu.

-"Bu da kim? Kimseyi beklemiyorduk." dedi Derin ve yataktan atlayıp aşağı kata yöneldi. Odadan çıktığında Barkın bana dönerek gülümsedi.
-"Nasılsın? Bugün görüşemedik. Özlemişim." Ben de gülümsemeye çalıştım ama sabahki telefon konuşmalarını unutmuş değildim.
-"İyi." dedim kısaca.
-"Şu erkek arkadaşından ayrılan kız nasıl?"
-"Hangi kız?" Aniden ona söylediğim yalanı hatırladım. "Ha, sabah yanında olduğum mu? İyi. Daha iyi."

Barkın oturduğu yerde biraz daha bana yaklaştı. Henüz kuruyan ıslak saçlarımda ellerini gezdirirken gergince bekledim. Bir kişiyle ilgili düşünceleriniz bu kadar çabuk değişebilir miydi? Onun hayal ettiğiniz kişi olmadığını anlayabilir miydiniz?

Belki de abartıyordum. Bir telefon konuşması ve korku filmi muhabbeti yüzünden dört yıldır hoşlandığım çocuğu silmemeliydim.

Sarp'a aşık olduğumu biliyordum. Ama biz... olamazdık. Birbirimize taban tabana zıt olduğumuzu biliyordum -tamam, bazı zevklerimiz ortaktı, ama o kadar-.  Sarp'la çıkmamız imkansızdı. Bu yüzden belki de, dikkatimi yasak olana vermek yerine sevgilime vermem gerekirdi.

-"Yarın bir şeyler yapmaya ne dersin? Bugünü telafi etmek için."
-"Ne gibi?" dedim ama pek de istekli değildim.
-"Sinema?" Ciddi olamazsın.
-"Korku filmi olmadığı sürece sorun yok."
-"Peki." dedi ama yüzünden anlık bir hayal kırıklığı geçtiğine yemin edebilirdim.

İkinci şans, Ela. Daha iki gündür çıkıyorsunuz.

Bana biraz daha yaklaşınca artık neredeyse aramızda hiç boşluk kalmamıştı. Kafasını hafifçe eğip dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdığında, beni öpmek istediğini anladım ve parfümünün kokusu burnuma dolarken gözlerimi kapadım.

Bunu yapmalıydım. Sarp'ı unutmak zorundaydım çünkü.

Dudaklarını dudaklarıma bastırınca içime dolan hisler, başımın dönmesine neden oldu. Ama bunlar mutluluk gibi olumlu hisler değildi. Yaptığımın yanlış olduğunu hissetmemi sağlayan iç sesimdi. Ellerini başımın arkasında kavuşturduğu için geri çekilebilmem zor gibi gözüküyordu. Ve o beni öperken bunları düşünmem... Sanki neon ışıklı ok işaretlerini görüp de yanlış yöne sapan bir sürücü gibi hissetmeme neden oluyordu. Gerçeği biliyordum ama ondan kaçıyordum. Aşık olduğum kişiyle çıkmıyordum ama yine de hissedebileceklerimden korkuyordum.

O sırada kapının gıcırtısı duyuldu ve içeri giren kişinin tok ayak sesleri, Derin olmadığını anlamamı sağladı. Ama Barkın hemen geri çekilmedi. Bu yüzden o kişinin bizi öpüşürken gördüğüne emindim.

-"Umarım bölmüyorumdur. Hoş, bölüyormuşum gibi de durmuyor zaten." dedi çok iyi tanıdığım ses ve Barkın hafifçe dudaklarını dudaklarımdan uzaklaştırırken, hızla geri çekildim.

Yüzümün koyu kırmızı olduğuna emindim ve o yanlış hissinin içinde boğulduğumu hissettim. Gözlerimi yerden kaldırmaya bile korkarken tek düşünebildiğim, her şeyi mahvettiğimdi.

ÇapkınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin