5. Bölüm- Maskeli Balo

379 15 3
                                    


Ne kadar güzel olduğunun farkında bile değilsin.

Aynaya yansıyan aksime baktım. Yerlere süzülen kırmızı elbisem parlak bir kumaştan yapılmıştı. Oldukça sadeydi aslında, tek göz dolduran detay siyah dantelden yapılmış karın kısmıydı, ince dantelin altından beyaz tenim gözüküyordu. Siyah topuklu ayakkabılarım da elbisemle uyumluydu ama gözükmedikleri için dikkat çekici sayılmazdı. Genellikle gösterişli ve iddialı kombinleri tercih eden ben, bu sefer daha zarif bir giysi seçmiştim kendime. Ama bu bir maskeli baloydu, benim maskem de kahverengi gözlerimi ortaya çıkarıcı nitelikte iki göz deliği haricinde, burun kemiğime kadar yüzümü kaplıyordu. Siyah dantel desenleri elbisemin ve eldiveniminkilerle aynıydı, bu da beni yaşımdan biraz daha büyük ve olgun göstermişti.

Daha güzel ve zarif biriyle gitmek isteyebilirsin.

Kahverengi saçlarım zarif bukleler halinde sırtıma dökülüyordu. Bir tokayla tutturmaya ya da üstten toplamaya gerek görmemiştim, böylece straplez elbisemden dolayı açıkta kalan çıplak omuzlarım da dikkat çekmiyordu.

Bu iddiaya girmemin tek sebebi ego tatmini değil.

İç çektim ve evden dışarı çıktım. Kavalyem henüz yeni gelmişti, bu yüzden arabadan inmesini beklemem gerekti.

Bana doğru gelirken, gözlerimin bana oyun oynadığından emindim. Şimdi tüm kızların neden Sarp Gürler'den hoşlandığını anlıyordum. Sarp'a yakışıklı demek kesinlikle yetersiz kalırdı, aslında ona uygun bir sıfat olduğunu da sanmıyordum.

Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. Onun da bana doğru
yürürken olduğu yerde donakaldığını gördüm. Alaycı bir yorum bekledim, arabadaki o akşamdan sonraki günlerde bana sergilediği küstah davranışlarına hazırladım kendimi.

Ama hiçbiri olmadı. Orada öylece dururken onu inceleme fırsatım oldu. Takım elbise giymişti, kravatı benimkiyle uyumlu olacak şekilde kırmızıydı. Elbisemin rengini sorduğunda sebebini anlamamıştım, şimdi anlıyordum işte. Takım elbise tam vücut ölçülerine göreydi, diktirmiş olmalıydı. Ceketini çıkarmış, işaret parmağı ve orta parmağına asıp omzunun üzerine atmıştı. Ayakkabıları cilalıydı, saçlarıysa her zamankinin aksine biraz daha fazla jöle ve biraz daha az dağınıklık içeriyordu. Mavi gözleriyse... Parıldıyorlardı. Sarp nihayet bana yaklaşmaya karar verip de tam önümde durduğunda, irisinde iki farklı tonda mavi olduğunu fark ettim. Deniz mavisi ve koyu mavinin karışımıydı göz rengi. Maskesi yoktu, arabasındaydı büyük ihtimalle. Normalde kullandığı siyah Range Rover'ın yerine; spor, beyaz bir Porche ile gelmişti beni almaya.

-"Ela?" Sarp elini uzattı. Elimi elinin üzerine koyarken tenimde bir elektrik çaktı. Sanki bir kıvılcım büyüyerek bir alev dalgasına dönüşüyor; beyaz tenimde geziniyordu, onunla bu küçük temasım bile vücudumda bir elektrik akımı dolaşmasına neden olmuştu.

Barkın'la el sıkışırken böyle hissetmemiştim.

Aklıma gelen bu düşünceyi hemen kovdum. Sahi, Barkın kiminle geliyordu acaba? Bunu Sarp'a sormamın kabalık olacağının farkındaydım, bu yüzden bu konuda sessiz kalmayı tercih ettim.

-"Boşuna sana prenses demiyorum, prenses." O akşamdan beri ilk defa bana böyle sesleniyordu. Geçtiğimiz iki gün boyunca beni görmezden gelmiş, çapkınlık turlarına devam etmişti beyefendi. Hıh. Çok da umurumda.

Tamam, belki biraz umurumdadır.
Ama çok değil yani, biraz.

-"Sen benimle konuşmuyor musun? Yoksa bu kadar uzun süre konuşmaman imkan dahilinde değil."

ÇapkınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin