8. Bölüm- Sarılmak ve Göz Devirmek

230 11 0
                                    

Sarp'ın güçlü kolları beni sarmaladığında ve parfümüyle karışan teninin kendisine has kokusu burnuma dolduğunda, içimin sızladığını hissettim. Barkın'la yaptığım her şey yanlış hissettirirken, Sarp'ın kolları ait olduğum yermiş gibi geliyordu. O burnunu saçlarıma gömerken omzuyla boynu arasındaki boşluğa yanağımı bastırdım ve bir süre öylece durduk. Sonunda kafamı omzuna koyabileceğim bir pozisyon aldık ve saçlarımı okşarken, parmaklarının omzunda çizdiği daireler beni rahatlatıyordu.
-"Artık, açık açık konuşma vaktimiz geldi sanırım." dedi Sarp yavaşça. Ses tonu ciddiydi.
-"Melis'i neden öptün?" dedim aniden. "Onunla neden el ele balodan çıktın?"
-"Çünkü öpüştüğünüzü görmek canımı yaktı ve dışarı çıkmak zorundaydım. Melis elime yapıştı, ben de sinirden gözüm döndüğü için onu itmedim; ne elimi tuttuğunda, ne de beni öptüğünde."
-"Senden hoşlanıyor, değil mi?"
-"Sanmıyorum. Amacı Buğra'yı sinir etmek. Yapı olarak birinden hoşlanabileceğini düşünmüyorum."

Neden? diye soracaktım ama cevabı zaten bildiğimi fark ettim.

-"İnsanlar onun için ne düşünüyorlarsa, benim için de onu düşünüyorlar. Bunun farkındayım."
-"Olabilir." dedim, dürüst olarak. "Ama önyargı berbat bir şey. Sana dört yıldır ben de o gözle bakıyordum." Hüzünlü bir şekilde gülümsedi.

-"Olay önyargıyla ilgili değil, onlara böyle düşünmeleri için gereken malzemeyi ben verdim. Bir gün herhangi bir duygu yaşayamayacağıma kendimi inandırdım."
Soru sormadan önce bir süre bekledim.

-"Peki böyle düşünmeni değiştiren ne?"
-"Sensin." dedi, tereddüt etmeden. "Yani, tüm kızların peşimden koşmasına alıştım. Ama sen... Farklısın."

Gülümsedim. Bu cümle hoşuma gitmişti. O sırada, telefonumun zili sessizliği böldü ve elime aldığımda, ekranda Barkın'ın adını gördüm.
-"Ela? Neredesin? Kuzey'in evinin önünde yarım saattir bekliyorum."

Az kalsın telefonu elimden düşürüyordum.
-"Senin bir işin yok muydu? O yüzden..."
-"İş mi? Yoo." diye sözümü kesti. "Buluşacağımız günü mü karıştırdın yoksa?" Tam Sarp'ın yanında olduğumu söyleyecektim ki, duraksadım. Sarp'ın kızlarından biri olmadığımı söylediği zamanı hatırladığımda belki de bunu söylememem gerekir diye düşündüm ve aklıma gelen ilk bahaneyi geveledim.
-"Çok yakın bir arkadaşım... Erkek arkadaşından ayrılmış ve beni aradı. Onunla ilgilenirken seni aramayı unutmuşum. Çok özür dilerim."
-"Sorun değil ama bir daha olmasın lütfen böyle." Ve telefonu kapadı.
Kapadı.
Telefonu.
Yüzüme.

Sarp'ın omzundan kafamı çekip yüzümü onu görecek şekilde çevirdim.
-"Hani bir işi vardı?"
-"Mm... Şey. Başka bir şey söyleseydim, benimle gelmezdin."
-"Sana inanamıyorum Sarp. Bana sürekli yalan söylüyorsun. Lütfen, beni eve götürür müsün? Zaten saat de geç oldu." dedim yarı sinirli yarı hayal kırıklığına uğramış.
-"Ama daha seni şeye götürecektim..."
-"Başka bir zaman gideriz, olur mu? Saat gerçekten de geç olmuştu ve ne kadar beni nereye götüreceğini merak etsem de, tavır aldığımı anlamasını istiyordum.
-"Peki, o zaman. Sen nasıl istersen."
dedi ve arabayı bir U dönüşüyle ters şeride geçirdi. Birkaç dakika hiç konuşmadım ve somurttum. Aklımdan şeytani -aslında oldukça masumane- planlarımı geçirirken Sarp; beklenen üzere, konuşmamaya dayanamadı.
-"Hey, üzgünüm. Ama seninle buluşmaya gerçekten ihtiyacım vardı.
Benimle konuşmuyor musun?"
-"Hayır, üç yaşında değiliz." dedim yüzümü asarak.
-"Üstelik sana sürekli yalan söylemiyorum. Bu da nereden çıktı?"
-"Barkın'a Melis'i ayarlaman mesela."
-"O olay öyle değildi." dedi savunmaya geçerek. "Yani, Melis bana sordu; ben de seninle gideceğimi söyledim. Ben senden başka kimseyi tanımıyorum ki deyip suratını asınca da, onu Barkın'la tanıştırdım."
-"Ha üzüldün ona yani? Dudağını da sarkıttı mı? Siz erkekler neden böyle numaraları yiyorsunuz ki zaten? En azından sen daha dikkatli olabilirsin, değil mi?" dedim ama neden aniden sinirlendiğimi anlayamamıştım. Dengesizlikte zirve yaptım!

-"Beni kıskandın mı sen biraz önce?" Sarp alaycı bir gülümseme takındı, gururunun okşandığı belli oluyordu.
-"Yok canım, ne kıskanması. Saçmalama yani." Düşündüm. "Ayrıca, ben seni neden kıskanayım ki?"
-"Ela, sence de bir adım ileri iki adım geri gidiyormuşuz gibi değil mi? Bu konuşmayı daha önce yaptık diye hatırlıyorum."
-"Ufff, tamam." dedim ve radyoya uzandım. Bir şarkıyı duyunca özellikle durdum. All of Me. Bu şarkıya bayılıyordum. Sözleri aşırı anlamlıydı.

My head's under water but I'm breathing fine kısmını söylemeye başladığım anda -kesinlikle şarkının en sevdiğim kısmıydı- Sarp yüzünü buruşturdu.
-"Ela, bak herkesin bir yeteneği vardır ve seninki kesinlikle şarkı söylemek değil." dedi. Tamam, sesimin kötü olduğunu biliyordum ama bu da böyle dan diye söylenmez yani, değil mi?

-"Haklısın. Senin kibarlığa yeteneğin olmadığı gibi." Şah ve mat.

-"Çok komik." dedi Sarp ve gözlerini devirdi.
-"Hey, o benim hareketim. Kendine başka bir şey bul." dedim gözlerimi devirerek. Güldü.
-"Pekala, şu nasıl?" Gözlerini kısarak bana baktı.
-"Hayır, bu da uzaktaki yazıyı göremediğimde yaptığım hareket."
-"Ciddi misin?" dedi Sarp ve kafasını direksiyona vururmuş gibi yaptı.
-"Tamamdır, bu!" dedim yaptığı hareketi kast ederek. "Senin kişiye özel hareketin de bu olsun."
-"Sen delisin." dedi ve hareketi tekrarladı. "Ama bunu sevdim."

All of Me çoktan bitmişti ve ben de dramatik yolcu koltuğunda otururken yağmuru izleyen kız klibimi Sarp yüzünden yapamamıştım. Uf.

Telefonum çalmaya başlayınca şaşkınla iç geçirdim. O kadar popüler biri değildim, bu yüzden bu biraz şaşırtıcıydı.
-"Alo?" Arayan Barkın'dı.
-"Şey, selam. Ben..."
-"Yüzüme kapatmak istememiş miydin?"
-"Yoo, onu kasıtlı yaptım. Anlarsın ya, sana tavır aldığımı göstermek için."

Ne? Şu an ya berbat bir rüyanın içerisine ışınlandım ya da beynim kulaklarımdan aldığı bilgiyi yanlış işliyor.

-"Niçin aradın peki?"
-"Bize gelebilir misin diyecektim. Kız kardeşim Derin sanırım aşk acısı çekiyor ve ben ağlamasını durdurmak için hiçbir şey yapamıyorum."
-"Bir saniye, senin kız kardeşin kaç yaşında?"
-"17."
-"Senden bir yaş mı küçük?"
-"Hı, hı."
Düşündüm. Annemleri arayıp izin alabilirdim. Açıkcası, Barkın'ın kız kardeşiyle tanışmak iyi bir fikir gibi gözüküyordu.
-"Tamam. Geliyorum."

Telefonu ikinci kez yüzüme kapadığında gözlerimi devirdim. Artık yeterdi.

Hayal ettiğim Barkın Maran neredeydi?

-"Barkın telefonu yüzüme kapatıp duruyor." dedim büyük ihtimalle bunu Sarp'a söylememin yanlış olduğunu fark ederek.
-"Şaşırmadım."
-"Siz en yakın arkadaş değil miydiniz?"
-"Evet, ama bu sene... Bilmiyorum. Garip davranıyor. Tanıdığım nazik, düşünceli Barkın'dan çok başarısız bir Sarp Gürler çakması gibi." Güldüm ama haklı olduğunu kabul etmeliydim.
-"Neden herkeste bir Sarp gibi olma hastalığı var?"
-"Çünkü her hafta kız arkadaş değiştirmemi kıskanıyorlar." dedi. "Tüm kızlar peşimde ve herkes sıradaki sevgilimi öğrenmek için yanıp tutuşuyor."
-"Ne kadar alçakgönüllüsün sen öyle." dedim gözlerimi devirerek. Artık refleks olmuştu bu bende.
-"Öyleyimdir."
-"Beni, Barkın'ların evine bırakır mısın?"
-"Ne? Daha demin yüzüme telefon kapattı Aman Tanrı'm demiyor muydun sen?"
-"Kız kardeşiyle ilgili yardım istedi. O yüzden." diye açıkladım. "Ve hey, sesimi taklit etmeyi keser misin?"

Sarp gözlerini devirince gülümsedim. Gerçekten de benim taklidimi eksiksiz yapmıştı.

ÇapkınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin