BÖLÜM 13

168 27 9
                                    

Rüzgar

"Senin salak saçma işlerini ben yapmak zorunda mıyım?!"

"Doğru konuş benimle! Alt tarafı bara gidip mal elimizde yok birkaç gün içinde gelecek diyip parayı alacaksın, onlar tanıyor beni güvenirler."

"Yeter be yeter!" diye atar yapıp odadan çıktım. Her zamanki gibi iğrenç işleri yapıyordum. Söylene söylene çıkış kapısına geldiğimde babamın özel şoförü beni bekliyordu. Arabaya bindim ve bara doğru yol aldık. 5-10 dakika sonra barın önünde indim. İçeri girip barmene elimle 'selam' işareti yapıp özel kata çıktım. Adamlar beni bekliyordu. Şunlara bak tiplerinde meymenet yok.
"Siz babamın dediği kişiler misiniz?" işi garantiye almada fayda var.
"Evet beğenemedin mi(!)" İstemsizce sinirlenmiştim ama kendimi sıkıp bir şey demedim.
"Şuan elimizde mal yok 1-2 güne gelecek babam ilk olarak parayı tahsil etmemi söyledi"

"Babana güvenirim ama umarım bi bokluk çıkmaz"

"Çıkmaz çıkmaz hadi işim var veriyorsan ver şu çantayı" dedim ve çantayı bana uzattı.
"1-2 sonra görüşürüz" diyip tam gidecektim ki biri bağırdı:
"Eğer oynuyorsanız çok kötü şeyler olur" Bir şey demeden çıktım. Gereksiz gereksiz ötüp duruyorlardı. Yani bende insanım bıktım artık şu salak işleri yapmaktan gel git gel git yıldım. Söylene söylene babamın ofisine gelmiştik. -ofiste ne ofis devlet sırrı gibi ormanlık yerde saklanıyor ama bu işleride merkezde yapamazdı yani- Babama çantayı teslim ettikten sonra sinirli bir bakış atıp çıktım.

Bahar

Bahar"Anne 5 dakika daha yaa" diye sayıklayarak uyandım. Uyandığımda gözlerim dolmuştu. Rüyanın etkisindeydim. Meleğimi çok özlemiştim. Ama daha fazla düşünürsem benim için iyi olmayacaktı o yüzden direk banyoya gittim. Aynaya bakar bakmaz ne gördüm?! Lanet olası sivilceler. Neyseki kremim ve fondötenim daha bitmemişti. İşlerimi hallettikten sonra aşağıya indim. Evde tek olduğum günlerden biriydi. Mükemmel bir kahvaltı yapamayacaktın ama dolaptan süt ve gevrek çıkarıp hazırladım. Daha sonra televizyonun başına oturup kaşıklamaya başladım. Magazin izliyordum. Ve gördüğüm ilk şey tüm mağazalarda %50 indirim olduğuydu. İçimde hemen alışverişe çıkma isteği uyandı. Telefonumu alıp Yağmuru aradım.
"Naber aşkito"

"İyidir bebek senden"

"Bende iyiyim hatta çok iyiyim, tüm mağazalarda %50 indirim varmış bi çılgınlık yapmaya ne dersin???"

"Ohaa ciddi misin?! Of ama Onur'a sözüm var gelemem ki"

"Yaa kızım sen olmadan alışveriş mi olur bee ama neyse siz takılın sevgilinle"

"Rüzgarı arasana"

"Rüzgar mı? Ciddi misin sen?"

"Ee sevgilin değil mi gelsin işte Allah Allah"

"Haklısın birazda benim tarzımla gezelim dimi" dedim ve Yağmur'la vedalaşıp telefonu kapadım. Ardından Rüzgarı aradım:

"Günaydın prenses" dedi ayy hiç alışık değilim bunlara.
"Günaydın işin var mı bugün"

"Yok canım ne oldu"

"O zaman hazırlan beni almaya gel"

"Ne yapacağız?"

"Alışveriş" dedim ve sinsi gülüşümü yaptım.
"N-ne alış veriş mi?"

"Evet beğenemedin mi, sevgilim değil misin hadi gel bekliyorum"

"Tamam 15 dakikaya ordayım" dedi ve telefonu kapadım. Yukarıya çıkıp dolabımı açtım ve elime gelen rastgele bir şort ve tişörtü giydim. Daha sonra sıcaktan bunalmamak için saçlarımı düzleştirip bağladım. Hafif bir makyajın ardından hazırdım. Rüzgarın zamanlaması süperdi ki tam hazırlandığımda gelmişti. Aşağıya inip kapıyı açtım ve ilk olarak Rüzgara sarıldım.
"Çok güzel olmuşsun" dedi ve yanaklarım kızardı hissedebiliyordum.' Abi yapmayın şöyle şeyler alışık değilim diyorum.' "Teşekkür ederim, sende çok tatlısın" diyip ayakkabı dolabından konverslerimi alıp ayağıma geçirdim. Telefonumu ve çantamı alıp evden çıktım.
"Nereye gidiyoruz?"

Bir Bahar AkşamıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin