Alistar önce bir yutkundu sonraysa gelen sese kulak verdi. Bu yanardağdan gelen lav sesiydi. Başını yavaşça yukarıya kaldırdı ve kocaman dağa dik dik baktı. Yanında duran iri demirci Alistar'ın omzuna dokunarak:
-"Bu Heruslium dağı, adayı sallamadığı takdirde korkmana gerek yok bücür soylu!" dedi. Alistar, adamın elini yavaşça kendi omzunda çekerek:
-"Ben soylu değilim iri adam, bir piçim."
-"Bir piçin burada ne işi olabilir ki?"
-"Kuzeydeki kralın piçi benim, burayı terk edersem elimdeki en büyük fırsat kaçar."
-"Burayı fırsat olarak mı görüyorsun yoksa?"
-"Hayır, burayı tatil yaptığım yer olarak görüyorum."
-"Daha önce aptal bir soylu görmedim değil, ancak senin kadar aptalını görmedim! Burayı nasıl tatil yeri olarak görürsün?"
-"Bir piç olarak sarayda tek bir gün kal da yüzümüz gülsün!" Demirci sert bir kahkaha attı, Alistar da peşinden sadece güldü. Güneş sıcaklığını arttırıyordu. Adada esen sert rüzgar bile fayda etmiyor insanı serinletmeye yetmiyordu. Fox bu sıcakta Voltelyus çeliğini dövmeye başlamıştı bile. Sert bir çekiçle hızlıca demire vuruyordu. Çıkan sesler adada yankılanıyor ortalığı inletiyordu. İşi bittikten sonra uzun ince kabın içindeki suya demiri daldırdı. Daldırdığı demir birden kızgın yağa konan et gibi sesler çıkartmaya başladı.
Su ile işi bittiğinde Fox alnından akan teri sildi. Yüzü pislik ve terden kararmıştı. Bir dakikalığına soluklandı ve demiri yeniden penseyle eline aldı. Demire o kadar sert ve hızlı vuruyordu ki sanki han kavgasında nefret ettiği birini döver gibiydi. Fox yiğit biriydi, eli sertti ancak gücünü gerektiği zamanlarda kullanmayı çok iyi bilirdi.
Demire vurması bittiğinde yeniden suya daldırdı. Su bir kez daha "cosss" sesi çıkardı. Hemen suyun içinden alıp masaya geri koydu. Kurumasını beklerken kılıcın sapıyla uğraştı. İşi bittiğinde kılıç oldukça güzel ve gösterişli olacak gibiydi. Fox ince gömleğinin tamamen ter içinde kaldığını gördü, önce gömleği çıkardı sonraysa buruşturup bir kenara fırlatıverdi.
Demir artık kurumuştu. Kavisli bir görünüme sahipti ancak hiçbir keskinliği ve inceliği yoktu. Fox demiri tuttuğu gibi yan masaya koydu. Buradaki masa özel bir masaydı alttan pedal çevirdikçe bir mekanizma hızlıca dönüyor sonraysa dönen uçtan demiri keskinleştirmeye yarıyordu.
Fox masanın yanındaki tabureye oturdu ve sağ ayağıyla pedalı kavradı. Önce yavaş sonraysa hızlıca döndürmeye başladı. Dönen aletin ucuna demiri getirip sağa sola yavaşça çevirdi. Demir keskinleşiyor ve kıvılcımlar çıkarıyordu. Artık çok daha iyi bir haldeydi. Kavisli ucu ve yan tarafları iyice sivrilmişti.
Kılıcın sapını Stosh hanesi gibi bir ucu ele eğimli şekilde yaptı. Sıra renklendirmeye ve süslemeye geldi. Gösterişi seven Fox'un aklından bin bir türlü desen ve renk geçiyordu. Kılıcın sapını altın rengine boyadı kılıcın demirine dokunmadı bile. Sıra desenler kısmındaydı. Deseni yapabilmek için sert bir şeyle üzerine vurup ince işçilikle onu kazıması gerekiyordu. Eline kocaman bir çivi ve tokmak aldı. Yavaşça çiviyi tokmakla sabit tutturduğu kılıcın üzerine doğru vurmaya başladı.
Ortaya çıkan desenler bir ağaç dalını andırıyordu. Elle tutacağı yeri deriyle kaplayıp kulpa sabitledi. İşi bitmişti artık kılıç hazırdı. Biraz ağır ve kocamandı ancak Fox gibi biri için idealdi. Kavisli bir uca ve yamuk bir sapa sahipti Fox'un kılıcı.
Fox, Alistar'ın ne yaptığını merak etti ve Voltelyus kampından çıkıp Talvazor kampına girdi. Zaten kampta tek bir kişi vardı o da Alistar'dı. Fox ufak bir gülücük attı ve kılıcını kulpuna yerleştirdi. Hızlı adımlarla Alistar'a doğru yürüdü. Alistar kendi işine odaklanmış gözü hiç bir şey görmüyordu. Vurduğu demir o kadar sertti ki; hafifliğiyle sertliği hiç mantığa oturmuyordu. Çekiçle demire ne kadar sert ve hızlı vursa da Talvazor'u dövmek aynı kocaman bir kayayı düzleştirmeye benziyordu. Aptalca bir hareket yapıp sinirine hakim olamadan demiri bir kenara fırlatmak istiyordu. Öfkesi köpürmüştü, bu öfke ona güç veriyor ve daha hızlı vurmasına yardım ediyordu. Bunlara şahit olan Fox hızlı adımlarını yavaşa düşürdü ve olduğu yerde Alistar'ı izledi. Şimdi yanına yaklaşmak pekte iyi bir fikir gibi değildi. Fox demirini sadece iki kez suya tutmuştu ancak Alistar'ın demiri suya en az on defa girip çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇELİK ŞEYTAN
FantasiaDünya bizden yıllar sonra bir pislik yuvası haline geldi, insanlar değer bilmez ve vurdumduymaz bir hale gelince Kara Cuma yaşandı. Kuzey'de sert rüzgarlar ve karlar medeniyeti yok etti sonrasında gelen fırtınaysa arkasında tek bir iz bile bırakmadı...