4.Bölüm "Doğum günü"

1.2K 50 7
                                    

Telefonu karşımdaki adama uzattım ve mesajı gösterdim. 

"Nick Jonas inandıysa tehlike geçmiştir." dedi ciddi ses tonuyla. Telefonu elinden alıp sinirle ellerimi saçlarıma daldırdım. Önümdeki sandalyeyi alıp duvara fırlattım. Kapıyı çekip çıktım sinirden ağlıyordum, bana bir şeyler emir etmeleri sinir bozmanın ötesine gitmişti. Sevdiğimden ayırmakta neydi? 

Arabaya binip telefonu tutacağına koydum. 

Baş belam Nick arıyor...

"Sen gerçekten delirdin, seni tanıyamıyorum. Orospuluğun ötesinde bir şey yapıyorsun!" 

"Nick..."

"Efendim?"

"Sahile gelir misin?" 

"10 dakikaya oradayım."

*

  "Demi, sen ne saçmaladığının farkında mısın?" diye bağırdı. Kafamı salladım."Magda'yı kullandım. Duymak istediğin bu değil mi? Doğruyu söylüyorum." 

"Sen zavallısın, seni artık tanıyamıyorum." Dediğinde gözlerimi kapattım. Ayağa kalkıp bir kayaya tekme attı. "Ve Demi Lovato olarak sen, sen olmuyorsun, kendini birazcık tanımaya çalış. Demetria Devonne Lovato." 

 "Gitme, lütfen." 

 "Arkadaşlığımızı devam ettirmeyeceğim, sen düzelene kadar."  Gözlerimi kapatıp gitmesini bekledim. 

"Hayır, hayır, hayır!" Kayaya tekme atıp ayağa kalktım. Arabama binip hızlıca sürdüm. Bu oyuna daha fazla devam edemeyecektim.

*

2 gündür ne Demi ile ne Magda ile konuşuyordum, Magda'nın mesajlarıma cevap vermediğini fark edince yola koyuldum. Arabayı sürerken bir yandan Magda'yı aradım Eve varana kadar kriz geçirecek kadar deliye dönmüştüm. Arabanın kapısını hızla kapatıp kapıya ilerledim. Zili çaldığımda gelen olmamıştı. 

"Magda?" Bağırıp kapıya vurdum. Sigortaların bulunduğu kutudan yedek anahtarı alıp içeri girmeyi başardım. Seslenirken yukarı çıkıyordum, yatak odasının kapısında sızmıştı. Dağılmış bedeninin yanındaki 5'den fazla içki şişesine baktım.

"Ne yaptın, kızım sen?" diye söylenip bedenini kucakladım. "Neden içtin bu kadar?" dedim bağırarak. Gözleri yavaş yavaş açıldı.

"Unutmak için," dedi sırıtıp. Delilerden farksız görünüyordu. 

"Neyi unutmak için?"

"Unuttum." dedikten sonra kahkaha atmaya başladı. Yatağa yatırırken kollarını boynuma sardığı için yanına düşmüştüm. "Yalnız uyumaktan korkuyorum." Sayıklıyordu. "Beni yalnız bırakmayabilir misin?" İyi görünmüyordu, tereddütle yanına uzandım, saat gecenin ikisiydi ve ben yorgundum, fazla yorgundum.

*

Poğaçalar elimdeydi ve Magda'nın kapısının önündeydim. Çantamdan anahtarımı çıkarıp anahtarlığıma baktım.

'I can keep a secret could you?'

__

"Sır tutabilir misin?"

"Ben mi? Evet, ben sır tutabilirim, sen?"

"Evet, ortak bir sırrımız olsun mu?" 

"Ne gibi, Demi?" 

"Sen ve ben gibi."

"Ne?"

"Şimdi ben senin çıplak bedenini gördüğüm her anı sır olarak saklayacağım ve sende inlemelerimi."

Photograph. || d.l. || gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin