Uzun saçlarını parmaklarım arasından geçiriyordum. Kaşları hafif çatılmış şekilde uyuyordu ve nefesi yavaştı.
Sesimi duymayacağı şekilde mırıldandım. "Çok güzelsin."
Teninin rengi bile değişmişti, yorulmuş diyemiyordum, birkaç gün içinde yıpranmıştı. Parmaklarım saçlarının arasında yorulmuyordu, onu uyurken çok izlemezdim yada saçlarıyla oynamazdım.
Gerçekten bunu neden daha önce yapmadığımı düşünüyordum. Rahatlatıcıydı, sevgi dolu hissettiriyordu.
Bebek gibiydi, bir bebeğe ihtiyacımız olmadığını fark etmiştim, öylesine masum duruyordu ki. Parmaklarımı yavaşça saçlarından çektim. Elleri boynuna gitti ve ovuşturdu. Hafif çatılmış kaşları daha da çatılmıştı.
Uyanma ve birazcık daha izleyeyim, lütfen.
Gözlerini açar gibi oldu ve kısık bir şekilde bana baktı.
"Gerçekten beni sevmemiş olmak ister miydin?"
"Daha sonra konuşalım, uyu lütfen." Gerçekten o an ona neden böyle bir şey söylemiştim, kendimi yumruklamak istiyordum.
"Konuyu kapatmak istemen gerçekten beni sevmemiş olmak istemeni doğruluyor, değil mi?"
"Magda, sabah konuşalım." Üzerindeki örtüyü kaldırdı ve ayaklandı. Eliyle alnını ovuşturdu, ayağa kalktım ve elimi uzattım.
"Uyumuyordum."
"Ne?"
"Saçlarımla oynadın, güzel olduğumu söyledin. Uyumuyordum." Dudaklarımı araladım ve konuşamadım. "Seni seviyorum demeni bekledim."
Dememiştim, demek istemiştim ama şuan böyle söylemem ne fark ettirirdi ki?
Saçlarını geriye atıp odadan çıktı.
"Seni seviyorum." Fısıldadım ve yatağa oturdum. Ellerimi yüzüme bastırıp aniden ayaklandım ve Magda'nın yanına aşağıya indim. Nick'in evindeydik ve merdiven daha kısaydı, hızlıca inip koltuğa oturdum. Kollarımı ona sarıp kafasını göğsüme yasladım.
"Demi," Kollarını bana doladı.
"Seni seviyorum, bana inan. Gerçekten seni seviyorum."
*
Dün gerçekten çok yorucu bir gündü. Fiziksel anlamda değil ama ruhsal açıdan gerçekten yorucuydu. Ben bu kadar yorgun ve bitkin düşmüşken, Magda ve Demi ne haldeydi acaba? Özellikle Magda. Demi'yi seviyorum yani tabii ki seveceğim, o benim en yakın arkadaşım ama Magda için onu sevmek onunla birlikte olmak bir nevi bir işkence ve o bütün acılara rağmen hala onunla.
Böyle bir şey mümkün olabilir miydi? Birisi gerçekten birine, bu denli aşık olabilir miydi? Bir gün bende birisine böyle aşık olacak mıydım? Yada biri bana bu şekilde aşık olacak mıydı? Bu iyi miydi kötü mü onu bile bilmiyordum. Epeydir bu duygulardan yoksundum. Uzun uzun düşündükten sonra saatte baktım ve 11.00 olduğunu gördüm.
Normalde çoktan uyanmış olmaları gerekirdi ama dün normal bir gün değildi. O yüzden onlara hak veriyorum. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra dişlerimi fırçaladım. Saçlarımı düzelttikten sonra tuvaletten çıkmak için yöneldim kapıyı açmamla karşımda uykusuz Alex'i görmem bir oldu. Evet, odama ait bir banyom yoktu.
"Affedersin seni uyandırdım mı?"
"Hayır..hayır seninle alakası yok. Telefonumu sessize almayı unutmuşum ve aptal arkadaşlarım sabahın köründe gereksiz mesajlar atmışlar."Onaylarcasına kafamı salladıktan sonra geçmesi için yana çekildim ama oda benimle aynı yere çekildi. Daha sonra diğer yöne geçtim yine benimle aynı yöne geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Photograph. || d.l. || gxg
Fanfic"Bir şeyleri gizlemek normal gelir fakat gizlenen şeyin üzerine yalan bir şey koymak dayanılmazdır." x