17.bölüm

13 2 0
                                    

Sıradan bi hayat yaşıyordum. Evden işe işten eve.günlerim böyle geçip gidiyordu. Zamanının çoğu işte geçiyordu. Patronumuz olan Haydar  abi çok sert biriydi. İnsanlara karşı davranışlarını doğru bulmuyordum. Hep karşısındaki küçümseme havaları vardı onda.asla tahammül edemeyeceğim insanlardan biriydi.anlamıyorum bi insan nasıl olurda karşısındaki küçümser ki neden acaba patron olduğu için mi böyle davranıyordu insanlara.yine de ne olursa olsun bu onun insanları küçümsemesi gerektiğini göstermezdi.bi de kimseye söz hakkı vermezdi.hep kendi bildiğini okurdu.yargısız infazcıydı.gerçi bana karşı böyle değildi ama yinede ben rahatsız oluyordum o hallerine.sürekli mesai kalıyorduk. Öyle ki tüm hayatımız iş olmuştu.yine hafta sonu olsa da Zelal 'le bi yerlere gitsem diyordum.hiç olmazsa işin stresinden kurtulurdum.
Bu arada Baran 1yaşına girmişti.Teyzesinin bitanesi ne kadar da tatlı olmuştu.öpmeye doyamıyordum yeğenimi. Neredeyse her gün onlardaydaydım.yalnız biraz hırçınlaşmıştı.çok fazla ağlıyordu. Ben de her defasında annesine veriyordum. kerata küçükken hiç ağlamazdı.büyüdü ağlamaya başladı.bu bebekleri anlamak zor.Baran bizim evin umut kaynağıydı. Baran ın doğmasıyla bi şeylerin değişmesini ümit ettik hep.ablamla eniştemin araları düzelir zannettik.ama yanılmışız değişen hiç bi şey olmadı.hep aynıydılar tartışmasız günleri olmuyordu.ablamın haline en çok ben üzülüyordum. En sonunda durumu annemlere anlattım. Olanlara daha fazla seyirci kalamazdım.annemlerde ablama pılını pırtını topla hemen eve gel demişlerdi.ablamda Baran ı alıp bize gelmişti. Çok zor günler geçirmiştik.ablam neredeyse boşanacaktı eniştemden.boşansaydı da haklıydı.öyle biriyle ömür geçmezdi. Bir haftaya yakın bizdeydi ablam.Baran da o zamanlar çok huysuzdu.acaba annesinin yaşadığı şeyleri hissediyor muydu diye merak ediyordum hep.kim bilir belki hissediyordu her gün ağladığına göre belki o da etkilenmişti bu durumdan.
Ablam o günlerde hiç iyi değildi. Hep bi üzgünlük çaresizlik vardı üzerinde.kabullenemiyordu yaşadığı hayatı. Bu muydu mükafatı. Bunları hakedecek ne yapmıştı bilmiyordu.kim isterdi ki öyle bi hayatı olsun.asla istememişti eniştemi.ama ailemin zoruyla evlenmek zorunda kalmıştı.bu istemediği evlilikten bi çocuğu olmuştu. Şimdi de boşanacaktı o sevmediği kocasından.Eniştem sözde ablamı sevmişti aşık olmuştu bi düğünde ona.ablamın ondan haberi bile yoktu. Ta ki istemeye geldiği zaman .düşünüyorum da acaba seven insan böyle mi yapar sevdiğine.eğer böyle yapacaksa sevmesin kimse kimseyi.çünkü sevgi bu demek değil. Sevgi daha bâşka bi şey.sevmesini bilmeyene sevgi emanet edilmezmiş.
babam son derece kararlıydı. Ablamı boşamak konusunda.hatta avukatla bile görüşülmüştü.Eniştem bunları duyduğunda ne yapacağını bilememişti.kendisi gelemeyeceği için hatırı sayılan kişileri göndermişlerdi.o gelenler babamın asla kıramayacağı insanlardı.yinede son sözü Helin söylicekti.babam Helin'e sordu.o da mecbur kabul etti.sonuçta o kadar insan onun için gelmişlerdi.babam Helin i onlarla yolladı ama" kızımın yılına zarar gelirse onları mahvederim" dedi.oradakiler de "sen içini ferah tut senin kızın bizim kızımız kılına bile zarar vermelerine izin vermicez" dediler. Babam da yolladı ablamı.artık herşey düzelecekti. Tek temennimiz buydu...

Gülümse KaderineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin