Sabah 5 te kalkmıştık.erken gitmemiz gerekiyordu oraya.ben uykumu alamamıştım, uyanmak istemiyordum. Zelal ' ın zoruyla uyanmıştım.herkesten önce kalkmıştı.anlamıyorum nasıl oluyo da herkesten sonra yatıp herkesten önce kalkabiliyordu.uyandığım gibi lavaboya koştum.elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmem gerekiyordu.elimi yüzümü de yıkadıktan sonra hazırlanıp beraberce çıktık odadan.neredeyse hepsi aşağıdaydı. Şirketin servisiyle gidecektik.kahvaltıda orada olacaktı.hemen servise bindik.serviste bi kaç turist de vardı.boş olan yerlere oturduk. Yaklaşık 30dk sonra gideceğimiz yere varmıştık.Kafeterya gibi bi yere girdik.kahvaltımızı orada yapacaktık. Kapıdan içeri girdiğimizde herkesin turist olduğunu gördük.bi türk yoktu aralarında. Tek biz vardık orda türk olarak.hazır bi menü vardı.herkes ne istiyorsa onu alıyordu.biz poğaça ve böreklerden aldık.turistlerin aldıkları da çok farklıydı.ilk defa öyle değişik bi yemek görüyordum.heralde onlara özel yapılmış bi yemek.biz asla yiyemezdik o yemekten.midemiz almazdı o yemeği.kahvaltılarımızı yaptık. Ve çıktık ordan. yine servislere geçtik.balona binmek için fazla uzak değildi mesafe 10 15 dakikalık bi yoldu.servis durunca bizde durup etrafı izledik. Her tarafta balonlar vardı.zaten Ürgüp balonlarıyla bilinirdi.oradaki görevliler bizi bineceğimiz balona doğru götürdüler.balon baya büyüktü.neredeyse 40 kişi rahatlıkla gidebiliyordu. Bi tarafta çinli ve japon turistler bi tarafta da biz vardık.balon içinde 4 e bölünmüştü.bizim bi kısmımız bi tarafta diğer kısmımızda diğer taraftaydı.yanımıza da iki turist yollamışlardı.balon yavaş yavaş havalanmaya başladı.tabi biraz sallanmaya da başladı.biz olduğumuz yere tutunuyorduk.balon yavaş yavaş kalkınca dengeyi biraz daha sağlayabildik.ve içimizde korku denen bi şey de kalmadı.öylece etrafı izledik. Kimimiz fotoğraf çekiyo kimimiz o muhteşem manzarayı izliyordu.etrafa bakıyordum ne kadar çok balon vardı havada. Gökyüzü rengarenk balonlorla doluydu.biz de bol bol fotoğraf çektik.Bi arkadaşımız yükseklik korkusu olduğu için binmedi.gerçi korkulcak bi şey de yoktu.balon ağır ağır yükseliyordu.bi arada Haydar abi korkup korkmadığımı sordu. bende korkmadığını söyledim.halbuki onun yükseklik korkusu varmış bana sorarak korkusunu yenmeye çalışıyormuş.güldüm o haline. Korkulcak ne vardı ki? Zelal'in de yükseklik korkusu vardı.başta biraz tedirgindi ama sonra o da alıştı korkulcak bi şey olmadığına.balonu kullanan adam ara ara bize bilgiler veriyordu.bulunduğumuz yerlere ait.bi ara bize "burası aşk vadisi" dedi.yukarıdan aşağıyı göstererek.bizde bakabildiğimiz kadar baktık oraya.arkadaşlar oradan çok bahsetmişlerdi. Bende merak etmiştim,acaba nasıl bi yer diye.uzaktan baktık oraya, güzeldi. Keşke daha yakından görebilsem dedim kendimce.ama ne yazık ki daha yakından göremedik o merak ettiğimiz aşk vadisini.balonumuz 45 dakikadır havadaydı.ve inişe hazırlanıyordu balonu kullanan adam. Elinde bi telsiz vardı ve telsizle nereye iniş yapabileceğini soruyordu.iniş için herkesin çömelip bulunduğu yeri tutmasını söyledi.bizde dediklerini yaptık.ve balon yavaş yavaş inmeye başladı.direkt yere inmeyecekti.üstü açık transit gibi bi aracın üzerine indi.iniş başarıyla tamamlanmıştı.birilerinin yardımıyla balondan inebilmiştik.artık balonu sepetinden ayırmaya başlamışlardı.çıkardıkları balonun geniş bi alanda havasını indiriyorlardı.geniş uzun çadır bezi gibiydi balon.benle Zelal yanyanaydık.balonun havasını söndüren adam bizi çağırdı yardım edin diye, tek başına yapamıyordu.bizde yardıma gittik.balonun üzerine basıp havasını indirecektik.balon çok büyüktü ve biz basmakta zorlanıyorduk.Balona basarken sanki deniz dalgalarıyla boğuşuyormuşuz gibi geliyordu bana:).çok komik bi haldeydik.hatta arkadaşlarımız bile bize gülmüştü bunlar ne yapıyo diye,tabi biz onları umursamadık.bi de fotoğraflarda çektik o halimizle.balonun havası tamamiyle inince arkadaşlarımızın yanına gittik.bi şampanya patlatmışlardı.iniş için diyorlardı ama bence turistlerin gözünü boyamak içindi bunlar.bizlere de uzattılar bi kadeh,tabi biz içmedik.her ne kadar içinde alkol yok deseler bile benle Zelal içmedik.yanımızda bir sürü turist vardı.hepsi çin ya da Japonya' dan gelmişlerdi. Çok cana yakın insanlardı.hep fotoğraf çekiyorlardı.bizimle de çekmek istediler.bizde onlarla bol bol fotoğraf çektik.uzun bi müddet orda kaldık.bize balona bindiğinde dair bi belge verdiler. Gerçi bana saçma geldi ama aldım yinede.bi de biz balona binmeden ve binerken çekilen resimler vardı.onları da bi tablo gibi bi yere asmışlardı. Herkes kendi resmini alıyordu.bende kendi resimlerimi aldım. Tabi bi fiyat karşılığında...
ordan çıkınca at çiftliğine gidecektik.asmalı konak filmindeki Ali ağanın at çiftliğine.orayı tam olarak bilmiyordu Haydar abi, sora sora bulacaktı artık. Bi yandan arabayı kullanıyo bi yandan da durup gördüğü ilk insana at çiftliğinin yerini soruyordu.kimisi bilmiyordu orayı kimisi de bildiği kadar anlatıyordu orayı.en sonunda bulmuştuk o at çiftliğini.hemen arabadan oraya gitmiştik.bi yanı çay bahçesi bi yanıysa at çiftliği olarak kullanılıyordu. Herkes ailesiyle gelmişti oraya bizse patronumuzla. Öncelikle çay bahçesine geçip oturduk.yemek için bi şeyler sipariş ettik.istediklerimiz gelince hep beraber yedik.daha sonra arkadaşlar ata binicez dediler.bende istiyordum binmeyi ama kıyafetlerimden dolayı binememiştim.onun yerine binen arkadaşlarımı izlemeyi tercih ettim.zaten daha önceden ata bindiğim için o kadar da üzülmedim o duruma.Zelal de binmemişti.onun yerine kalıp Haydar abinin eşiyle sohbet ediyordu.bense arada onlara bakıyordum göz ucuyla.ne kadar da iyi anlaşıyorlardı öyle.gerçi Nesrin hanım Haydar abinin tam tersi ılımlı ve sevecen biriydi.herkese eşit davranırdı.çok efendi biriydi.nasıl olurda böyle iyi bi bayan Haydar abiyle evli durabilirdi.ve nasıl anlaşıyorlardı hiç anlamıyorum.Nesrin hanım gerçekten taktir edilecek biriydi. Dikkatimizi ata binen Haydar abi çekmişti.birden kafamızı çevirip ona bakmıştık.bi görevli eşliğinde ata biniyordu. Gülmemek için kendimi zor tuttm.sonra diğer arkadaşlara baktım onlarda öyleydi.ne kadar da korkuyorlardı ata binmekten.onlar inene kadar gözlerimi onlardan ayırmadım.hepsi birbirinden komikti kimi atın üstünde duramıyordu kimisi at gidince korkuyordu.bense onları görünce gülme krizine giriyordum.sonunda onlar attan inince biz de biraz olsun kendimize gelebildik.onlar inince bize ne oluyo neden gülüyorsunuz der gibi baktılar.bizde attaki o hallerini anlattk onlara.sonra durup onlarda kendi hallerine güldüler.arabamıza binene kadar gülüşlerimiz devam ediyordu. Epey bi yorulmuştuk otele gidip dinlenmenin zamanı gelmişti.ne de olsa yarın geri dönüş yolculuğumuz vardı.....