~8.Bölüm

170 12 5
                                    




"Arya, ben-" annemin sözünü kestim.

"Tamam anladım. Anne, bak gerçekten yaptığın domatesli sandviç güzel. Ama midem almıyor. Yoksa onları dolabımın arkasına saklar mıydım hiç? Nolur affet beni anne." Dedim telaşla.

Annem bana değişik bir şekilde baktı."Sen benim sana kahvaltıda yaptığım sandviçleri dolabının arkasına mı saklıyorsun?" Dedi.

Ne? Konu bu değil miydi? Kendi kendini yaktın kızım Arya.

"Şaka yaptım." Dedim sevimlice.

"Şaka olduğunu hiç sanmıyorum. Ama bu artık beni ilgilendirmez."

"Anne?" Dedim. Neden böyle dedi ki?

"Arya kızım bak, biz babanla geçinemiyoruz aynı evde. Ben bir süre, kendi evimde kalacağım. İstersen yanıma seni de alırım.Ne dersin?"

"Ama anne, senin kendi evin yok ki?"

"Anaannen izmire yerleştiği için evini bana verdi. Orada kalacağım. Yani, sen de istersen kalacağız."  Dedi.

Annannemin evi çok güzeldi. Villaydı. 2 katlı,bahçeli geniş, rahat ve kesinlikle lüks bir evdi.

Babamıda sevmiyordum zaten. Sürekli azar işitmekten bıkmıştım. Bu yüzden annemin teklifini kabul ettim.

"O zaman, öncelikle dolabının arkasındaki benim sana yaptığım sandviçleri topluyosun küçük hanım."

"Ama anne, o sandviçleri sen yaptın, sen topla. Ne demişler, sandviçi kuran kaldırsın." Diyip sırıttım. O pek öyle değildi ama olsun. Annem bu numarayı yemedi ve 16 sandviçi bana toplattı. Onları bana yedirmeyi bile düşündü! O sandviçler tam bir faciaydı.

---@-@-@----

Babam benim gitmeme izin vermedi.Başta büyük bir kavga çıktı. Ve Annem wins!

Şuanda arabayla yeni evimize gidiyorduk. Okuluma da yakındı. Ve işte geldik. Cennet mübarek cennet! Babam yok,kavga yok, huzur var.

Tam yanımızda bir villa daha vardı. Umarım yakışıklı oğulları vardır. Yakışıklı oğul demişken, ben Cemi unuttum! Neyse yarın okulda görürüm nasıl olsa. Ölmemiştir değil mi? Yok canım. Birşey olmaz ona.

İçimi rahatlatma çabalarım bitince annemle valizleri alıp içeri taşıdık. Odam üst kattaydı. Anannem önceden hazırlatmıştı bu odayı. Canım anaannem benim. Zevkli kadın Maşallah. Çok yorgundum. Akşam olmuştu. Yemek bile yemeden yatıp uyudum. Yarın okulda yerim artık. Uyuyorum sessizlik..

--@-@-@----

"Arya, kuzucum hadi kalk civcicim. Hadi annecim kalk tavşanım benim. Arya kalk minik balığım. Hadi tavuğum benim."

Annemin hayvanat bahçesindeki hayvanları saymasıyla güne başladım. Kavgayla değil. Daha iyi yani.

"Anne,"

"Efendim Aryacım."

"Orangutan."

"Anlamadım canım?"

"Tüm hayvanları saydın mübarek. Bir orangutanımız eksik." Dememle annem güldü.

"Kalk kız eşşek. İyiliklede uyanmıyorsun."

"Ay iyi be tamam kalktım." Dedim ve annemi gönderdim.

Ayağa kalkıp hazırlanmaya başladım. Elimi yüzümü yıkayıp dişimi fırçalayıp Şortlu tulumunu giyindim.(Uzun Tulumların altının şort olanı işte :D )Saçım zaten düzdü, o yüzden şekil verip açıp bıraktım. Parfümümü sıktım. Tulumuma uygun çantayı seçtim. İçine kitaplarımı, telefonumu, kulaklığımı vb. Şeyleri koydum. Birkaç şey atıştırdım. Sonra da arabama binip yola çıktım.

---@-@-@---

"Günaydıın."

"Günaydın Burçin. Cemi gördün mü?" Dedim etrafıma bakarak.

"Oo, hayırdır kanka? Gelir gelmez Cemi aramalar falan." Diyip sırıttı.

"Duymak istiyor musun gerçekten?" Dedim. Evet anlamında kafasını sallayınca,"Onu 2.kattan aşağı fırlattım." Dedim. Dememle pişman olmam bir oldu.

"NE? NASIL YA! ANLAT ÇABUK! KİME DİYORUM KIZIM ANLATSANA!"

"Burçin bi sakin ol. Bize geldi. Annemle tanıştı. Sonra babam geldi. Bizde perdenin arkasına saklandık. Babam gitti. Balkona geçtik. Bende bunu balkondan aşağı ittim."

"Psikopat! Kapı diye birşey var canım." Dedi.

"Biliyoruz onu canım. Ama o kapının arkasında cehennem vardı." Dedim.

Anlamayan gözlerle bakınca,"Yani babam yakalardı onu." Dedim.

"Niye size geldi ki?"

"Orası uzun hikaye. Ben Cemi bulayım bari." Dedim.

"Merte sor. O bilir."

Onayladım ve Merti aramaya başladım. Bir yandan da Cemi arıyordum. Merti bulunca yanına gittim.

"Mert bi gelsene."

"Kankalar siz durun ben geliyorum." Dedi arkadaşlarına. Sonra köşeye çekildik.

"Mert! Cem nerede?" Dedim telaşla.

"Bugün gelmeyecek o. Ayağı kırılmış. Bana da tam anlatmadı. Ne oldu ki?" Demesiyle başımdan aşağı kaynar sular dökülmeye başladı.

"Hiç. Sen Cemin evinin adresini bana versene." Dedim.

Sırıttı,"Ne o, bu gece Cemlere-" sözünü kesip cimcik attım.

"Ah! Tamam tamam. Numaranı ver konum olarak atayım."

Numaramı verdim. Konumu telefonuma mesaj attı.

"A şey Mert, bir de Cemin telefon numarasını versene." Dedim. Cemin de telefon numarasını verdi.

Evet düşündüğünüz şeyi yapıcam. Cemin evine gidicem!

Merte teşekkür edip gittim. Okuldan çıkmak üzereydim ki Emo amca beni durdurdu.

"Nereye gidiyon Ayça?"

"Emrullah abi, kaç kere dicem. Benim adım Ayça değil Arya!"

"Ayça olsun. Daha güzel."

Bu adam insanı deli eder.

"Tamam abi, öyle olsun. Ama benim hemen gitmem lazım." Dedim.

"Babanın ahırı mı burası? Bir arkadaşa bakıp çıkıcam hesabı. Gidemezsin git sınıfına haydi."

"Ya Emo abi, Selin Hoca izin verdi gitmeme. Hatta dedi ki 'Emcoş beye selam söyle, izin vermezse derhal bana gel' dedi."

"Haa, Selin Hanım söylediyse gidebilirsin tabi.Aleyküm selamlarımı söylersin gelince." Diyip sırıttı.

Evet arkadaşlar. Emrullah abi Selin hocayı seviyo. Selin hocada Emrullah abiye 'Emcoş' diyo. Bu da Emrullah abinin hoşuna gidiyo. Yine yırttım. Aferin bana. Ne zekiyim ben ya.

Otoparka geçip arabama bindim. Telefonumu elime alıp Cemin evinin konumunu açtım. İphone olduğu için çok da zorluk çekmedim. Telefondaki hatun direk güzel sesiyle anlattı bana nereden gideceğimi. (telefon marka;İphone5s)

---@-@-@----

"İleriden sağa dön."

Az kalmıştı. Ve ben henüz ölmek için hazır değildim. Sağa döndüm ve, yok artık! Burası değil dimi?

Karanlığın Işığı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin