18.Deli Cesareti

13.4K 812 75
                                    

Herkese merhaba! 

Geçen bölümü o şekilde bıraktığım için aldığım sitemlere dayanamadım ve yeni bölümü yazmak için hemen kolları sıvadım. Yorumların biraz daha artmasını istemek beni aç gözlü bir yazar yapmaz umarım...

Diğer hikayelerde buluşalım 🙌🏻

🌙 Düzenbaz (Tarihi Kurgu)
🌙Uyanış (Fantastik)
🌙Karalama Günler

Eleştiri ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.

İyi okumalar...

 İnsanlar birbirine yasaktır. Canım çekiyor diye öpemem seni çocuk.

Sait Faik


Victoria


Öpüşüne karşılık vermesem bile geri çekilmemiştim. Onu durduracak tek şeyin ben olduğumu söylemişti.

Peki ya beni kim durduracaktı?

Gözlerimi kapattım ve devam eden öpüşü karşısında düşüncelerimle boğuştum, zihnime aniden düşen görüntülerle savaşmam gerekti yeniden. Andret ile konuşurken bitirdiğimiz şişe zaten başımı döndürmüştü ama bu, öpücüğün etkisiyle kıyaslanamazdı bile. Kalbim göğsümden fırlamak için inat ediyordu.

Kurt'un dudakları ısırgan bir soğuk, nefesime karışan nefesi ise içimi yakan bir sıcaktı.

Rhyse...

Zihnimin çığlık çığlığa bağırdığı isim bana onu durduracak gücü verdi. Birden geri çekildim. Tüm bedenim titrerken ondan uzak durmamı sağlarmış gibi ellerimi göğsüne koydum. Sessizliği kesen tek şey birbirine karışan soluklarımız oldu, nefes nefeseydik. Başımı yere eğdim, ona bakamazdım.

Konuşamadım. Her şeyi hissettim, her anımızı, sıcak nefesini, gülen gözlerini. Hatta bir an bile olsa benim için atan kalbini...

Her ne kadar kulağa şairane bir güzelliğe sahipmiş gibi gelse de öyle değildi. Bu bilakis trajikti benim gibi biri için.

"Ben gitsem iyi olacak." Sesim bir fısıltıdan fazlası değildi. Mavi gözlerinin beni takip ettiğini vücudumdaki karıncalanmadan anlayabiliyordum.

"Kaçıyorsun."

"Kim? Ben mi?" Dedim heyecanlanan kalbimi yatıştıramadım bir türlü.

Çekilmelisin hala aklımı karıştıracak kadar yakınsın bana.

Güldü. Gülüşü o kadar zalimdi ki. "Elbette siz."

Boğazınıza oturan yumru ile konuşmak zordu ama şimdi susmanın da sırası değildi. İyice yaslandım soğukluğunu kaybeden pencereye ve gergin bir şekilde güldüm. "Lordum bu naif sürpriziniz karşısında hala şaşkınım. Hem ben art- "Dedim. Ama öfkeyle birkaç adım geri gitti ve cam vazolardan birini alıp duvara fırlattı. Vazonun parçaları her yana dağılırken gözlerimi kapattım.

"Bu durumundan faydalandığımı mı iddia ediyorsun?" Diye kükredi. Seranın camlarının titrediğine yemin edebilirdim.

Arkasını dönmüş olsa bile mumların ışığı sayesinde yüzünün penceredeki yansımasını görebiliyordum. Tamamen öfkeden gerilmiş durumdaki yakışıklı yüzünde aniden beliren mavi mor damarlar bana işin ne kadar ciddi olduğunu belirtmek ister gibiydi. Bu her zaman ki atışmalarımızdan değildi. Bu sefer beni kolayca bırakması ise söz konusu bile değildi.

Asi ve KurtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin