25. İşler Değişecek

10.7K 723 83
                                    


Diğer hikayelerde buluşalım 🙌🏻

🌙 Düzenbaz (Tarihi Kurgu)
🌙Uyanış (Fantastik)
🌙Karalama Günler

Eleştiri ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.


Heaven



Ortak salondaki 'ufak kazamızdan' sonra biricik kuzenim kelimenin tam anlamıyla sırra kadem basmıştı. Varlığı aleyhine başlatılmış bir çatışmadan yeni çıkan Batair evine dönünce kendini yeni bir arayışın içinde bulmuştu. Timsah gözyaşlarımla sabaha karşı kapısına gitmiştim ama o odasına hiç gitmemişti. Gün ışıkları Kara Kale'deki sis arasından kendini gösterdiğinde bile onu aramaya devam etmişti. Dinlenmeden arazisinin her santimini aradı.

Beni dinlememişti. Bir kere bile hem de!

Ne gözyaşlarım ne de etrafında pervana misali dönmem etkili olmamıştı. Tüm bu süre zarfında Archibald bir an olsun yanımdan ayrılmamış kale içerisinde Victoria'nın kayboluşunda beni suçlayan densiz dedikodulara karşı daima savunmasından ödün vermemişti. Her ne kadar takdire şayan bir davranış olsa da Archibald'a olan hissizliğimde bir değişim olmamıştı.

Gelinliğini yırtmamdaki asıl amaç Victoria'yı üzmek değildi. Bunun nasıl göründüğünü biliyordum ama dayanamamıştım. İstediğim her şeye altın tepside sahip olmuştu yalnızca bir Blackwood olduğu için her zaman gözde olmuştu. Asıl amacım düğünümü ertelemekti. Son çırpınışlarımdı ama denemekten başka elimden bir şey gelmezdi. Archibald'ın ne kadar iyi bir insan olduğunun bir önemi yoktu.

Çünkü ben iki yıl önce Lourdes'da verilen bir davette Batair'i gördüğüm ilk an ona vurulmuştum.

Çelik mavisiyle bir tuzak olan o gözleriyle, tüm o güzel kadınlara karşı umursamaz tavrıyla ve acımasızlığıyla fethetmişti beni. Her kim ne yaptıysa adamdan bir tebessüm bile koparamamıştı. Tüm gece merdivenlerde oturup beni dansa kaldırmasını beklemiştim. Dans ettiği kadınları ölümüne kıskanmıştım, sanki benimmiş gibi yakmıştı beni bu duygu dalga dalga. Gecenin sonunda daha fazla beklemenin anlamı kalmadığında odama çekilmek için merdivenleri ağır ağır çıkmaya başlamıştım. Ama bileğimi tutarak beni durdurmuştu. Taş kestiğini düşündüğüm kalbimin atışı kulaklarımı sağır edecek gibiydi, aldığım her nefeste içim daha çok yanmıştı. Hiç konuşmadan dans ettik sonra ardı ardına çalınan tüm şarkılarda bize atılan kıskançlık dolu bakışların odak noktası olmamızın hazzıyla içim içime sığmadı.

Çocukluğumun kabusu olan bu adam şuan benim rüyam olmuştu. Dansın bir önemi yoktu aslında, kalelerde bu tarz flörtleşmeler bu tarz ilişkiler her zaman yaşanırdı, olağandı. Ama bu adam her şeyiyle olağan dışıydı.

Daha sonra üst kata yönelen koridorun merdivenlerine sürüklemişti beni, çekimine karşı koymamın imkanı yoktu. Hala tek kelime etmemişti. Bu rahatsız ediciydi, kim olduğumu bilmeden bu kadar saat dans ettiğin kızla tek kelime dahi konuşmamak. Sonra dilimi tutamamıştım tabi ki.

"Dudaklarınızdan dökülecek kelimeleri esirgemeyin benden lordum." Demiştim çekinerek. Gözlerinde kendi yansımamı görünce hemen bakışlarımı kaçırmıştım. Aynalarla dolu bir labirentte kaybolmaktan farksızdı. Artan sessizlikle kalbim göğüs kafesimdeki yerine dar geldi.

Pencereden dışarı baktı ve yüzüne çapkın bir gülüş yayıldığında bakışlarımız yeniden birleştiğinde, "Dudaklarımdan dökülen bir öpücük ilginizi çeker mi peki leydim?" Demişti arsızca.

Asi ve KurtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin