Bölüm Altı " Sarhoş Olmak Bir Katilin İşi Değildir "

8.5K 415 33
                                    

Ya siz ne güzelsiniz! 1K'yı geçmişiz. Çok teşekkürler! Bu arada bölüm; benim yerime size cevap veren, Ali'nin katil olduğuna inanmayan, Prof. Mal. Reyhan Sılaya ithaf edilmiştir!

İyi  Okumalar!

Eve gelir gelmez yattım. Şu sıra düşünme kapasitem ultra genişti ve bundan hiç memnun değildim. Yaklaşık bir ay öncesine kadar tek düşündüğüm şey işlediğim bir cinayette iz bırakmamaktı. Fakat şimdi, yaptığım hataları nasıl telafi edebilirim olmuştu.

Ne kadar düşünürsem düşüneyim yaptığım hataları telafi edemeyecektim, insanları diriltme gibi bir yeteneğim olmadığı sürece.

Bugün Selin'in ağzından annemin katili olduğumu duymak öyle bir koyduki. Gerçekten nedenini bilmiyorum, Selin'i yalnızca iki gündür tanıyorum ve söylediği her şey ilgimi çekiyor. O kızda beni çeken bir şeyler var hissediyorum. Bu yüzden uzaklaşamıyorum ondan.

Yattığım yerden kalkıp banyoya girdim, bir kaç gün kafamı dağıtacaktım. Okuldan ve Selin'den bir süre uzak duracaktım.

Üzerimi değiştirdikten sonra evden çıktım, saat altı olmasına rağmen bunaltıcı bir sıcak vardı.

Bağdat Caddesi'nin ara sokaklarında kalan barlardan birisine girdim. Yüksek müzik, sigara kokusu ve bolca içki kafa dağıtmak için yeterliydi sanırım.

Bar taburelerinden birisine oturdum. Barmen ile sohbet etmek zevkli olurdu, yalnız hissetmezdiniz.

Bir bardak viski istedim. İlk yudumu aldığımda vücudumun baştan aşağı yandığını hissediyordum. İkinci yudumun etkisi daha azdı.

Bardağı kafama dikecekken duraksadım. Sarhoş olmak bir katilin işi değildi. Geçen gece hariç tabiki!

Viskiyi masaya bırakıp etrafı seyretmeye başladım. Zil zurna sarhoş insanlar, delicesine dans edenler, Selinler, eğlen-- Selinler? Onlar ne alakaydı? Kafamı biraz sağa çevirdiğimde Selin'in yalnız başına oturduğunu gördüm.

Onun bu iğrenç ortamda ne işi vardı, bir saniye ağlıyor muydu o?

"Görmezden gel Ali, bugün sana söylediklerini unutma."

İç sesimi dinlemeye karar verdim peki nasıl yapacaktım? Mekandan çıkabilirdim veya sarhoş taklidi yapabilirdim.

İkinci seçenek biraz daha makul geldi. Bardakta kalan viskiyi kafama dikip barmene seslendim.

" Biğr tağne dağa."

Sarhoş taklidi yapmanın gereksiz olduğunu anladığımda Selin bana doğru gelmeye başlamıştı bile.

" Ya sen beni mi takip ediyorsun?!"

" Yaa derdim yok çünkü."

Ağzımı yamultarak konuşmak pek iyi bir fikir değildi. Ama gerçekten hayatımda ilk kez sarhoş taklidi yapıyordum.

" Ya bırak peşimi! Hem beni iki gündür tanıyorsun. Gözüne mi kestirdin?"

Onu öldürebileceğimi sanıyordu. Her kelimesi, her cümlesi canımı ölesiye yakıyordu. Gülerek cevap verdim.

" Merak etme. Sen güvendesin."

Önüme döndüğümde hala gitmemişti. Bana bakarken müzik değişti. 'Yalnızlık Senfonisi' bu kadar tesadüf bünyeme fazla.

Şarkı başlayınca sözlerini mırıldanmaya başladım.

" Anladım sonu yok yalnızlığın.."

Devamını Selin getirdi.

" Her gün çoğalacak.."

Gülerek ona baktım.

" Her zaman böyle miydi bilmiyorum.."

" Sanki dokunulmazdı çocukken ağlamak.."

Devamını getirecekken Selin durdu.

" Ali yeter. Bundan fazlası olmaz."

Gözleri dolmuştu. Nefret Söylemi diye bir şarkı vardı, bir kısmı çok hoşuma gidiyordu. 'Bir sarılsan bütün gücünle geçer bir günde' inandırıcı gelmesede uygulamaya karar verdim.

Selin'e sımsıkı sarıldım. Geçmesini dilemiştim, olmadı. Hızla beni ittirdi. Bu bardağı taşıran son damlaydı.

" Ya Selin yeter! Benden neden bu kadar nefret ediyorsun?! Ne yaptım ben sana?"

" Katilsin sen! Ne yapmamı bekliyordun ki, boynuna atlamamı filan mı?"

" Keşke beni tanımak için biraz çabalasaydın!"

" Kat--

" Korkak! Bundan sonra tanımasanda olur!"

" Bencede!"

Çantasını koluna takıp uzaklaştı. Kapıda duraksadı, iki erkeğin arasından geçmeye çalışıyordu. Erkeklerden siyah saçlı olan Selin'in kalçasına dokunmuştu. Selin bir şey yapmadan bardan çıkacaktı ki sıkıştırdılar.

Masanın üzerine para bırakıp koşarak yanlarına gittim.

" Ne yapıyorsun lan sen!"

Çocuğu dışarıya ittirdim.

" Ali lüt--

" Karışma Selin! Bu adi seni taciz etti resmen!"

Çocuk bana yaklaştı.

" İstediğime, istediğimi yaparım. Sana mı soracam lan!"

" Evet bana soracaksın."

Kafa attım. Geri adım atarken kanayan kaşını tutuyordu.

" Gel lan buraya!"

Tam bana hamle yapacakken kolundan yakaldım. Bileğini ters çevirip konuşmaya başladım.

" İstediğine istediğini yapabilirsin sikimde değil. Selin'e istediğini yapamazsın."

Sonra çocuğu sertçe ittirdim.

" Selin yürü gidiyoruz!"

Korkak bir şekilde yürümeye başladı. Beraber ilerlerken siyah saçlı çocuk arkamızdan bağırdı

" Kaçma lan!"

Belinden silah çıkardı. Ve umursamadan ateş etti. Selin'in üzerine kapaklandım, beraber yere çökmüştük. Çocuk ise silahı bir köşeye fırlatıp kaçmıştı.

Selin haraket etmiyordu. Konuşmuyordu, ağlamıyordu. Yalnızca gözlerini bir noktaya sabitlemişti.

" Selin bana bak! Vuruldun mu, canın acıyor mu?! Selin bak bana!"

Omuzlarından tutup sarsmaya başladım.

" Selin ağla, konuş, bir tepki ver."

Gözlerinden yaşlar boşalırken hiç beklemediğim bir tepki vermişti. Elini kalbimin biraz aşağısına götürdü.

" Al-- Ali.. Gömleğin kan olmuş.."

Psikopat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin