Multimedya :Kitap Karakterleri.
Okuduğunuz bölümlere sizden ricam düşüncelerinizi yazmanız. Ne kadar yorum olursa o kadar şevke gelip hızlı yazarım.
İyi okumalar :)******
Bizim için önemli olan kalp miydi yoksa beyin mi? Her türlü işte mantığı yürüttüğümüz beyin, insanların olmazsa olmazıydı. Bazen duygularımızı da beynimizin verdiği komutla hareket ettirirdik. Ama kalbi hiç hesaba katmazdık. Kalp, mantık olmaksızın yönlendirirdi bizi. Kör ederdi mantık denen duyguyu. Beynin verdiği onca komutu hiçe sayıp kendi dediğini yapardı. Kalp durdurulmazdı...
Kalp yenilmezdi, yenerdi.
"Ne var abi," dedim. Odamda yatağımın içinde yüz üstü yatış pozisyonunda haykırarak. Ağız tadıyla uyuyamayacak mıydım ben?
"Kalk kahvaltı hazırla." diye odasından benim gibi bağırdı.
Odalarımız karşılıklı olduğu için bağırışını ve odasındayken çıkardığı bazı sesleri net bir şekilde duyabiliyordum. Mesela horlamasını. Hiç demiyor ki evde insan yaşıyor, hadi ben kış uykusuna yatıyorum ama benim odamın tam karşısında canım, kardeşim yatıyor biraz ona saygım olsun. Nerde ben de o düşünceye sahip abi. Her gece aynı tas aynı hamam devam ediyordu. On sekiz senedir çekiyorum bünyem alıştı ama bazen cidden horlamanın da sınırını aşıyordu. Ayı gibi böğürüyor desem o da değil. Ne çeşit bir varlıktı bu abim.
"Babanın uşağı mı var git ne yemek istiyorsan dolaptan al ye," dedim. Uykumun en tatlı yerinden eden abime. Her seferinde uykumu böyle kolay bölmeyi nasıl beceriyorlar bilmiyordum. Bunun bir sırrı olmalıydı, benim gibi uykuya düşkün birini uyandıracak kadar hem de.
Uykum derin olduğu gibi gördüğüm rüyalar da çok oluyordu. Bazen o kadar saçma rüyalar görüyordum ki sabah kalktığımda rüyamı hatırlamazdım ama saçma bir rüya olduğunu hatırlardım. Tuhaf insanım işte.
Geçen akşam soğuk havada da üşütmüştüm. Hastalığın verdiği yorgunlukla birlikte bitki çayı yapamadan üstümü değiştirip yatmıştım.
Kapının gıcırtı sesiyle odama annemin girdiği düşüncesine kapıldım. Belki de annemle babam iş seyahatinden dönmüştü ve annem bu olaya bir el koymak için odama girmişti. Dün gece ki vakamdan sonra eve geç gelmemin nedenini açıklamam gerekecekti üstüne üstlük.
Şu üniversiteye başladığımdan beri başıma gelmeyen musibet kalmamıştı. Uğursuzluk mu getirdi bilmiyorum ama başıma alttan alttan içine düşeceğim bir çukur açtığı kesindi.
Duygularım karışmıştı, Atlas'la yaşadığım dün ki olaydan sonra. Önce kendini bana karşı hep soğuk ve "Ben yenilmezim" havası sergiledi, sonrasında hayalinde bile sınır koyduğum ve neredeyse iğrenç bir hale maruz kalacağım durumdan beni kurtarmıştı. Ne kadar aramızda geçen tatsız muhabbetleri öne sürüp bu durumun aynı kalacağını dile getirse de, o durumdan beni kurtarmasına minnettar olmama engel olamamıştı. Bu minnettarlık ona olan sinirimi azaltmaya da neden olmuştu o farkında olmadan.
"Ah canım kardeşim sen ne akıllısın öyle benim kahvaltı hazırlayabileceğimi düşünüyorsun," dedi abim.
Annemin odama geldiği hakkında yürüttüğüm tez çürük çıkmıştı. Sahi bu neyin iş seyahatiydi? Ayrıca babanın annemi de yanında götürmesi de bir garipti." Annem geldi zannettim. Abi bugün de mutfaktan bir şeyler atıştırarak idare etsen başım davul gibi," dedim. Yüz üstü yattığım pozisyondan ayrılıp kendimi doğrulttum kapının dibinde duran abime karşı.
"Dün telefonda bana geleceklerini söylediler ama akşam işlerinin uzadığını söyledi babam," dedi. Elindeki telefonla uğraşarak kapının eşiğinde yüzüme bile bakmadan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH ÇIKMAZI
ספרות נוערBir kız çırpınıyordu, ruhunun gölge ettiği karanlığın arasından. Kimse görmüyordu kaybını, çıkmazda olduğunu. Çırpınışları arasından feryat olarak attığı çığlıkları, kimse duymuyordu. Çırpındıkça okyanusa gömülüyordu bedeni. Kendi yaptıklarının bede...