-3-

55 6 2
                                    

Multimedia'daki video'yu izleyin. Aşırı derecede Cashton içeriyor knsjssk

Yemekhaneye inerken gözlerimi ovuşturdum. Hala biraz uykum vardı. Cas'le konuştuktan sonra tekrar odama inmiş, güzel bir uyku çekmiştim. Fazla büyük olmayan yemekhanenin sırasına ilerleyerek bir tepsi aldım. Bu yemek bölmeleri olan tepsilerin bir ismi vardı, biliyordum ama hatırlayamıyorum. Genelde bana böyle olur. Sürekli, yavaşça, herşeyi unutuyorum. Birde ani duygu geçişleri var ama, onun hastalıktan dolayı oluştuğunu sanmıyorum. Kişiliğim böyle. Hızlı konuşur, çabuk unuturum.

Bezelye yemeğine bakarak yüzümü buruşturdum. Yemekler fena değildi, ben bezelye sevmezdim. İç geçirerek boş masalardan birine oturdum. Ne birilerinin yanına gidecek, ne de konuşacak halim yoktu. Çatalımla yemeği dürterek oyalandım. Pek aç değildim ama yinede yemek yemem lazım. Eğer bu öğünü atlarsam, gece aç kalırım ve bu isteyeceğim son şey. Yemekhanemiz genel olarak gürültülü bir yerdi. Çatal kaşık sesleri, insanların konuşmaları, çekilen sandalyeler ve daha bir çok ses.

Akşam yemeğini ve aç kalmayı boş vererek kalktım. Sandalyemi geriye doğru çekerken aklımda yeni çocuk vardı. Bir yerden adını öğrenmem gerekiyordu. Cassie'yi dinledikten sonra cesaretim kaybolmuş, yerini korkaklık almıştı. Gözlerimi yemekhanede gezdirdim. Yeni çocuğu arıyordum. Sonuçta, hiç görmediğim bir yüz, dikkatimi çekerdi. Sonra; uzaktaki masalardan birinde, yanlız başına oturan O'nu gördüm. Saçları beyaza yakındı ve kaşındaki piercing.. O çok harikaydı. Eski bir Blink-182 tişörtü giymişti, altındaysa gri bir eşortman vardı. Endişeli bakışları vardı, elleri biraz titriyordu. Gerçekten anlatıldığı kadar korkak gözüküyordu. Yinede o; bir Tanrıydı.

Mental Home | m.cHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin