-11-

67 6 0
                                    

Heeyy!! 100 okunmayı geçmişiz dkjdjd Biliyorum, biraz ezikçe ama olsun! O yüzdenn... Yeni bölüm!!

Ve multimedia, Michael'ın hikayedeki hali.

Michael'la iyi gidiyorduk. Şu herşeyin şeker pembesi olduğu flörtleşme dönemindeydik. 'Sadece arkadaşız' diyerek işin içinden sıyrılabilirdim ama, bunu istemiyordum. Onunla sevgili olmak ve o tüm iğrenç sevgi dolu kelimeleri kullanmak istiyordum.
Akşam yemeğini tekrar etmemizin üzerinden birkaç hafta ancak geçmişti. Artık onu tanıyor sayılırdım. En sevdiği yemek, müzik zevki ve onun gibi şeyleri biliyordum. Ne kadar gereksiz olsa da, tüm bu küçük ayrıntılara sahip olmak beni mutlu ediyordu.

Televizyonun karşısındaki rahat koltuğa, Michael'ın hemen yanına kendimi attım. Ani bir düşüş olması gülmeme yetmişti. Televizyonda her zamanki çizgifilmlerden biri gösteriliyordu. Ama asıl komik olan, Michael'ın başrolleri mavi bir kedi ve turuncu japon balığı olan Gumball'ı, gereğinden daha dikkatli izlemesiydi. Tamam, Gumball'ı bende severdim ama bu kadar ciddiyet fazlaydı.

Tam Michael'a neden böyle davrandığını soracaktım ki, gülmeye başladı. Onun gülüşüyle beraber, bende güldüm. Biz beraber çizgifilm izleyip kahkahalarla gülerken, arkadan Josh bağırdı. "Lanet olasılar biraz sessiz olun! Uyumaya çalışıyoruz burada!" Josh; biraz ilginç bir insandı. Tamam, buradayken normal olması beklenemezdi ama, neredeyse herşeyi tersine yapardı. Uyku yeri yemekhane ve ortak salonlardı, ayrıca olmayan televizyonunu odasındaki duvarda izliyordu.

Josh'ı umursamayarak Michael'a dönüp sordum. "Neden o kadar ciddi izliyordun televizyonu?" Yine hafif bir kahkaha atarak cevapladı. "Gülmemeye çalışıyordum. Küçükken oynadığım oyun gibi. Ama, buraya kadar dayanabildim." Yaptığı açıklamayla, bu sefer ikimiz birden güldük. Ona bakan gözlerimi tekrardan televizyona kilitleyerek mırıldandım. "Bence senden uzun dayanabilirim."

Bütün sabah gülüp, beraber çizgifilm izlemiştik. En son bu kadar eğlendiğimde, hastaneden kaçıp çocuk parkına gitmiştim. Ve yıllar öncesiydi. Bu sefer yanlız başıma öğle yemeğine inerken, gülümsüyordum. Mutluydum. Michael Clifford; beni mutlu ediyordu. Yemeğimi yerken, ve odama çıkarken, hala gülümsüyordum.

Yapacak pek birşeyimiz olmamasına rağmen, 7/24 Michael'le olamazdık. En azından ben, bunu istesemde, bazı engeller  vardı. Saat 11, yatma saatimizdi ve kapılar kilitleniyordu. Birde hastalıklarımız vardı. Bir önceki olaydan sonra bana birşey olmasada, Michael tam olarak emin olamıyordu. Hastalığını anlatmıştı ama, bu onu yenmesine yetmiyordu. Bazı günler, kendisini odasına kapatıyordu. Biliyordum, hiçbir zaman benim varlığıma tam anlamıyla inanamayacaktı. Yinede, biz böyle de mutluyduk.

Regina ile paylaştığım odama varıp kendimi yatağa attığımda, aklımdaki tek düşünce uykuydu. Gece birçok kez uykum bölünmüştü, yinede sabah erken kalkmıştım. Ve geriye ittiğim uyku duygusu, öğle yemeğini yedikten sonra bastırmıştı. Michael'ı, ve daha çok kalmayan sigaralarımı düşünerek, fazla direnemeyip uykuya daldım.

Acayip saçma bi bölüm oldu skjs Birkaç hafta ileriye atlattım hikayeyi, çünkü birbirlerini tanımları gerekiyordu. Bu ikisinin ilişkisini birazcık daha ileriye taşımak için buna ihtiyacım vardı. Herneyse, ben kaçar

Mental Home | m.cHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin