Benim mirama ne olmuştu böyle kim nasıl hangi cürretle böyle bir işe kalkışabilir ki. Hemen koşar adımlarla miranın yanına gidip yere diz çöktüm. Giydiği beyaz elbisenin yarısı kırmızı renge bürünmüştü. Yerde sanki cansız bir şekilde yatıyordu.
Selim : hayır mira hayır beni bırakmayı sakın düşünme deyip etrafıma toplanan adamlarıma ölümcül bakışlarımı atıp
Selim : bakmayın lan öyle aval aval suratıma çabuk arabayı hazırlayın hastaneye gidiyoruz deyip hızla mirayı kucağıma alıp konaktan dışarı çıkardım ve bizim için hazırlanan aracın arka koltuğuna bindirdim.
Miranın başı dizlerimdeydi hiçbir tepki vermeden öylece uyuyordu sanki gözlerini sonsuzluğa kapatmış gibi. Arabayı kullanan sağ kolum kadire dönerek
Selim : çabuk sür şu siktiğimin arabasını bunu dememle kadirin gazı köklemesi bir oldu. Bakışlarım tekrar mirayı bulduğunda dudaklarımı miranın alnına koyup konuşmaya başladım bu sırada da gözyaşlarım benden izinsiz akmaya başlamıştı bile.
Selim : dayan mira az kaldı hem de çok az sakın ama sakın beni bırakmayı düşünme seninle daha çok güzel günlerimiz olacak çocuklarımız avlunun ortasında koşacak sende arkalarından çocuklar koşmayın bir yerlerinize bir şey olacak diye bağıracaksın biliyorum ben hayvanın tekiyim ama bu hayvanın sana çok ihtiyacı var o yüzden mira sakın ama sakın bu hayvanı bırakma çünkü bu hayvan sana çok değer veriyor. Arabanın bir anda durmasıyla hastaneye geldiğimizi anlamıştım. Kadir arabadan acelece inip etrafa sedye getirin diye bağırmaya başladı. Bende arabada fazla oyalanmadan hızla mirayı kucaklayıp sedyeye yatırdım. Doktorlar ve hemşireler mirayı alel acele ameliyathaneye götürürken bende arkalarından onları uyarmayı unutmadım.
Selim : eğer mira o ameliyattan sağ salim çıkmazsa o ameliyata giren herkesin cesedi çıkar onlar zaten çoktan içeri girmişlerdi.
[...]
Tam 1 saattir bu lanet olasıca hastanedeyiz ama sanki bu 1 saat bana 1 yıl gibi gelmişti. Ne bir doktor ne bir hemşire çıkıp miranın durumu hakkında bilgi vermişti. En son hemşirelerden biri miraya kan lazım olduğu için çıkmıştı. Çok şükür ki miranın kan grubu çabuk bulunabilecek bir kan gurubu olduğu için çabucak kan bulunmuştu. Ameliyathanenin kapısının açılmasıyla hemen ayağa kalkıp iki adımım da doktorun yanında oldum.
Selim : ne oldu mira iyi mi konuşsana aptal doktor
Doktor : bakın beğefendi sakin olun eşinizin durumu gayet iyi şimdi hemşireler tarafından normal odaya alındı fakat bıçak biraz daha derine girseydi
Selim : lafı ağzında geveleyip durma doktor
Doktor : mira hanım kısır kalabilirdi doktorun son cümlesini kurmasıyla yakasına yapışmam bir oldu.
Selim : ne demek lan kısır kalabilir
Doktor : yok siz yanlış anladınız mira hanımın hala çocuğu olabilir bunu demesiyle de hemen yakasından ellerimi çektim.
Selim : karımı görmek istiyorum
Doktor : buyurun demesiyle birlikte miranın odasına doğru yol aldık. Miranın odasın girdiğimde onun o solmuş yüzüyle karşılaşmam bir oldu. Güzel dudaklarının yerine kurumuş dudaklar yer almıştı. Kurumuş bir dal gibi öylece dünyadan habersiz bir şekilde uyuyordu. Miranın yanına doğru yaklaşıp saçlarının kokusunu içime çekmeye başladım.
Selim : sana bunu yapan her kimse bedelini en ağır bir şekilde ödeyecek sen cümlemin yarıda kalmasının sebebi kapının tıklatılma sesi oldu. İçeriye 2 tane polisin girmesiyle tedirginliğime engel olamamıştım Polisin sorduğu soruyla bakışlarım onlara kaydı.
Polis : öncelikle geçmiş olsun olay nasıl oldu. Bıçak annemin elindeydi eğer onlara gerçeği anlatırsam annemi hapse atarlardı en iyisi yalan söylemekle bu işten sıyrılmak.
Selim : mira mutfakta yemek yaparken çalışanlardan birinin sorduğu soruyla arkasını dönecekmiş ki bıçak kazayla miraya saplanmış.
Polis : anladım eşiniz uyandığında ifadesini almaya geleceğiz tekrardan geçmiş olsun deyip odadan dışarı çıktılar. Onların çıkmasıyla da benim derin bir oh çekmem bir oldu. Hemen mirayı alnından öpüp odadan hızla çıktım. Bu olayın aslını astarını öğrenmem gerekiyordu. Odadan dışarı çıkmamla karşımda iki adamımı görmem bir oldu. Benim geldiğimi anlayınca hemen ayağa kalkıp ellerini önlerinde birleştirip başlarını da önlerine eğdiler. Yanlarına doğru gidip soğukkanlılığımı koruyarak konuşmaya başladım.
Selim : bu kapıdan ayrılmayacaksınız eğer bu kapıdan ayrıldığınızı duyarsam olacakları ben bile tahmin edemem anlaşıldı mı
Adamlar : anlaşıldı ağam
Selim : aferin deyip yanlarında ayrıldım. Hastanenin önünde benim için hazırlanan araca binip konağa doğru yol aldım.
[ ... ]
Konağa geldiğim de ortalıklarda kimse görünmüyordu. Avlunun ortasında durup
Selim : herkes avluya gelsin diye bağırmaya başladım. Çok geçmeden de anam nujin ana berivan ve zelal teyzem apar topar aşağıya indi. Bir hışımla anamın kollarına yapışıp
Selim : neden ana neden ne yaptı da mira sana onu bıçaklayacak raddeye geldin
Behiye : bu evde yediği kaba ihanet edenin yeri yoktur
Selim : o ne demek lan
Behiye : ne yaptı biliyor musun nujin ananın bana evlendiğim gün hediye ettiği kolyeyi çalmış duyduğum şeyle şok olmuştum bunu başkasından beklerdim de asla mira dan beklemezdim. Annem avlunun ortasında ki masadan bir zarf alıp bana doğru uzattı. Bende hızla elinden çektim. Zarfın üzerinde mira yörükoğlu yazıyordu. Zarfı açtığım da içerisinde yüklü bir miktar da para vardı.
Behiye : bu paralar nereden çıktı o zaman kendi çalışıp kazanmadı ya
Selim : mira . öyle . şey . yapmaz
Behiye : sen hala inanma benim saf oğlum
Berivan : annen haklı selim kendisinin çalışıpta kazanacak hali yok demek ki çalıpta satmış berivanın söylediği sözlerden sonra sinir kat sayım artmıştı.
Selim : sana söz düşmez herkes bunu böyle bilsin o kolyeyi bulacağım ve miranın suçsuz olduğunu kanıtlayacağım deyip zarfı da yanım da götürüp konağı terk ettim.
[ ... ]
Miranın odasının kapısını önüne geldiğim de adamlarımı görmemle hızlı adımlarla yanlarına gittim.
Selim : gelen giden
Adam : ağam polisler gelip cümlesini kurmasına izin vermeden odaya daldım. Mira yatakta oturur pozisyonuna geçmiş sanki benim gelmemi beklermiş gibi öylece kapıya doğru bakıyordu.
Mira : korktun değil mi ama merak etme polislere verdiğin ifadenin aynısını verdim yok mira mutfakta yemek yapıyormuşta çalışanın sorduğu soruyla arkasını dönmüşte
Selim : yeter sus
Mira : niye yalan söylemeyi biliyorsun ama
Selim : annemin hapse girmesini göze alamazdım
Mira : neden o zaman annen haksız yere beni hastanelik etti çalmadığım bir şey yüzünden beni suçladı
Selim : her şeyi öğrendim
Mira : demek her şeyi öğrendin peki bana inanıyor musun
YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ BEKLİYORUM...
MULTİMEDYA DA ÇALINAN KOLYE VAR...