8 . BÖLÜM

962 147 7
                                    

Benim mirama ne olmuştu böyle kim nasıl hangi cürretle böyle bir işe kalkışabilir ki. Hemen koşar adımlarla miranın yanına gidip yere diz çöktüm. Giydiği beyaz elbisenin yarısı kırmızı renge bürünmüştü. Yerde sanki cansız bir şekilde yatıyordu.

Selim : hayır mira hayır beni bırakmayı sakın düşünme deyip etrafıma toplanan adamlarıma ölümcül bakışlarımı atıp

Selim : bakmayın lan öyle aval aval suratıma çabuk arabayı hazırlayın hastaneye gidiyoruz deyip hızla mirayı kucağıma alıp konaktan dışarı çıkardım ve bizim için hazırlanan aracın arka koltuğuna bindirdim.

Miranın başı dizlerimdeydi  hiçbir tepki vermeden öylece uyuyordu sanki gözlerini sonsuzluğa kapatmış gibi. Arabayı kullanan sağ kolum kadire dönerek

Selim : çabuk sür şu siktiğimin arabasını bunu dememle kadirin gazı köklemesi bir oldu. Bakışlarım tekrar mirayı bulduğunda dudaklarımı miranın alnına koyup konuşmaya başladım bu sırada da gözyaşlarım benden izinsiz akmaya başlamıştı bile.

Selim : dayan mira az kaldı hem de çok az sakın ama sakın beni bırakmayı düşünme seninle daha çok güzel günlerimiz olacak çocuklarımız avlunun ortasında koşacak sende arkalarından çocuklar koşmayın bir yerlerinize bir şey olacak diye bağıracaksın biliyorum ben hayvanın tekiyim ama bu hayvanın sana çok ihtiyacı var o yüzden mira sakın ama sakın bu hayvanı bırakma çünkü bu hayvan sana çok değer veriyor. Arabanın bir anda durmasıyla hastaneye geldiğimizi anlamıştım. Kadir arabadan acelece inip etrafa sedye getirin diye bağırmaya başladı. Bende arabada fazla oyalanmadan hızla mirayı kucaklayıp sedyeye yatırdım. Doktorlar ve hemşireler mirayı alel acele ameliyathaneye götürürken bende arkalarından onları uyarmayı unutmadım.

Selim : eğer mira o ameliyattan sağ salim çıkmazsa o ameliyata giren  herkesin cesedi çıkar onlar zaten çoktan içeri girmişlerdi.

[...]

Tam 1 saattir bu lanet olasıca hastanedeyiz ama sanki bu 1 saat bana 1 yıl gibi gelmişti. Ne bir doktor ne bir hemşire çıkıp miranın durumu hakkında bilgi vermişti. En son hemşirelerden biri miraya kan lazım olduğu için çıkmıştı. Çok şükür ki  miranın kan grubu çabuk bulunabilecek bir kan gurubu olduğu için çabucak kan bulunmuştu. Ameliyathanenin kapısının açılmasıyla hemen ayağa kalkıp iki adımım da doktorun yanında oldum.

Selim : ne oldu mira iyi mi konuşsana aptal doktor

Doktor : bakın beğefendi sakin olun eşinizin durumu gayet iyi şimdi hemşireler tarafından normal odaya alındı fakat bıçak biraz daha derine girseydi

Selim : lafı ağzında geveleyip durma doktor

Doktor : mira hanım kısır kalabilirdi doktorun son cümlesini kurmasıyla yakasına yapışmam bir oldu.

Selim : ne demek lan kısır kalabilir 

Doktor : yok siz yanlış anladınız mira hanımın hala çocuğu olabilir bunu demesiyle de hemen yakasından ellerimi çektim.

Selim : karımı görmek istiyorum

Doktor : buyurun demesiyle birlikte miranın odasına doğru yol aldık. Miranın odasın girdiğimde onun o solmuş yüzüyle karşılaşmam bir oldu. Güzel dudaklarının yerine kurumuş dudaklar yer almıştı. Kurumuş bir dal gibi öylece dünyadan habersiz bir şekilde uyuyordu. Miranın yanına doğru yaklaşıp saçlarının kokusunu içime çekmeye başladım.

Selim : sana bunu yapan her kimse bedelini en ağır bir şekilde ödeyecek sen cümlemin yarıda kalmasının sebebi kapının tıklatılma sesi oldu. İçeriye 2 tane polisin girmesiyle tedirginliğime engel olamamıştım Polisin sorduğu soruyla bakışlarım onlara kaydı.

Polis : öncelikle geçmiş olsun olay nasıl oldu. Bıçak annemin elindeydi eğer onlara gerçeği anlatırsam annemi hapse atarlardı en iyisi yalan söylemekle bu işten sıyrılmak.

Selim : mira mutfakta yemek yaparken çalışanlardan birinin sorduğu soruyla arkasını dönecekmiş ki bıçak kazayla miraya saplanmış.

Polis : anladım eşiniz uyandığında ifadesini almaya geleceğiz tekrardan geçmiş olsun deyip odadan dışarı çıktılar. Onların çıkmasıyla da benim derin bir oh çekmem bir oldu. Hemen mirayı alnından öpüp odadan hızla çıktım. Bu olayın aslını astarını öğrenmem gerekiyordu. Odadan dışarı çıkmamla karşımda iki adamımı görmem bir oldu. Benim geldiğimi anlayınca hemen ayağa kalkıp ellerini önlerinde birleştirip başlarını da önlerine eğdiler. Yanlarına doğru gidip soğukkanlılığımı koruyarak konuşmaya başladım.

Selim : bu kapıdan ayrılmayacaksınız eğer bu kapıdan ayrıldığınızı duyarsam olacakları ben bile tahmin  edemem  anlaşıldı mı

Adamlar : anlaşıldı ağam

Selim : aferin deyip yanlarında ayrıldım. Hastanenin önünde benim için hazırlanan araca binip konağa doğru yol aldım.

[ ... ]

Konağa geldiğim de ortalıklarda kimse görünmüyordu. Avlunun ortasında durup

Selim : herkes avluya gelsin diye bağırmaya başladım. Çok geçmeden de anam nujin ana berivan ve zelal teyzem apar topar aşağıya indi. Bir hışımla anamın kollarına yapışıp

Selim : neden ana neden ne yaptı da mira sana onu bıçaklayacak raddeye geldin

Behiye : bu evde yediği kaba ihanet edenin yeri yoktur

Selim : o ne demek lan

Behiye : ne yaptı biliyor musun nujin ananın bana evlendiğim gün hediye ettiği kolyeyi çalmış duyduğum şeyle şok olmuştum bunu başkasından beklerdim de asla mira dan beklemezdim. Annem avlunun ortasında ki masadan bir zarf alıp bana doğru uzattı. Bende hızla elinden çektim. Zarfın üzerinde mira yörükoğlu yazıyordu. Zarfı açtığım da içerisinde yüklü bir miktar da para vardı.

Behiye : bu paralar nereden çıktı o zaman kendi çalışıp kazanmadı ya 

Selim : mira . öyle . şey . yapmaz 

Behiye : sen hala inanma benim saf oğlum 

Berivan : annen haklı selim kendisinin çalışıpta kazanacak hali yok demek ki çalıpta satmış berivanın söylediği sözlerden sonra sinir kat sayım artmıştı.

Selim : sana söz düşmez herkes bunu böyle bilsin o kolyeyi bulacağım ve miranın suçsuz olduğunu kanıtlayacağım deyip zarfı da yanım da götürüp konağı terk ettim.

[ ... ]

Miranın odasının kapısını önüne geldiğim de adamlarımı görmemle hızlı adımlarla yanlarına gittim.

Selim : gelen giden

Adam : ağam polisler gelip cümlesini kurmasına izin vermeden odaya daldım. Mira yatakta oturur pozisyonuna geçmiş sanki benim gelmemi beklermiş gibi öylece kapıya doğru bakıyordu.

Mira : korktun değil mi ama merak etme polislere verdiğin ifadenin aynısını verdim yok mira mutfakta yemek yapıyormuşta çalışanın sorduğu soruyla arkasını dönmüşte

Selim : yeter sus 

Mira : niye yalan söylemeyi biliyorsun ama 

Selim : annemin hapse girmesini göze alamazdım

Mira : neden o zaman annen haksız yere beni hastanelik etti çalmadığım bir şey yüzünden beni suçladı

Selim : her şeyi öğrendim 

Mira : demek her şeyi öğrendin peki bana inanıyor musun 

YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ BEKLİYORUM...

MULTİMEDYA DA ÇALINAN KOLYE VAR...

BERDEL ( ASKIYA ALINDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin